Nebati’nin TEM’e geçişine farklı bir bakış

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Bilindiği üzere; Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati 12 Şubat 2022 cumartesi günü ekonomi ile ilgili yeni bir paket açıkladı. Özellikle Nebati ile hız kazanan paketlerden biri daha böylece devreye sokulmuş oldu.

Bakalım bundan sonrası hangi paketleri izleyeceğiz?..

Aslında Hazine ve Maliye Bakanı’nın sunumunda iki temel mesaj vardı. Birincisi, yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması yönündeki “bütüncül” (!) ifadesiyle yeniden ısıtılarak gündeme taşınan yaklaşım idi. İkincisi de daha önceki uygulamasıyla tortular bırakan ve Hazine’ye zarar veren Kredi Garanti Fonu uygulamasının sadece yatırım, ihracat ve işletme harcamalarının finansmanı için yeniden gündeme getirilmesi idi.

Açıkçası toplantıya damgasını vuran da Cumhurbaşkanı’nın temel gıda ürünleri üzerindeki yüzde 8 KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi mesajını içeren canlı bağlantı idi.

Her üç başlığın alt yapısı ve özellikle işleyişi hakkında bilgi verilmedi. Onun için hemen bir yorum yapamıyoruz.

Bu yazımızla, çok dikkatimizi çeken Hazine ve Maliye Bakanı’nın sunumunun şekli ve usulü üzerine başka bir bakış açısını ortaya koymaya çalışacağız.

  1. Öncelikle yazının başlığındaki TEM ifadesini açıklayalım. Bu kısaltmanın açılımı “Türkiye Ekonomi Modeli”. Damat Bakan ile başlayan ve farklı adlar verilerek gündeme getirilen ekonomi paketlerinin veya reformlarının yeni adı şimdilik (!) Türkiye Ekonomi Modeli olarak değiştirilmiş.
  2. Hazır ekonomi paketinin adının değiştiğinden bahsetmişken; pakete ilişkin sloganın da değiştirildiğini söyleyelim. Slogan da şöyle olmuş: “Birlikten berekete: Kazanan Türkiye”. Bu da yenilenmiş bir ifade. Son zamanlarda AK Parti’nin siyasi içerikli çeşitli merkez, teşkilat ve kademe toplantılarında sloganların ve görsellerin sürekli değiştiğini görüyoruz. Algı ve kalıcılık yaratan bir söylemin geliştirilmediğini anlıyoruz. Ekonomi ile ilgili sloganın da bu karmaşanın bir yeni örneği olduğunu söyleyelim.
  3. Çok önemli bir tespitimiz de Bakan Nebati’nin yüz ifadesiyle ilgili. Genelde hep gülümseyen bir görüntü sergileyen ve muhtemelen yapısı da böyle olan Nebati’nin yüz ifadesi çok farklı idi. Ne demek istediğini gözlerine bakarak anlamamızı (!) isteyen Bakan Nebati’nin o görüntüsünün yerini biraz tedirginlik, biraz ürküntü almıştı. Belki de program ile ilgili hazırlıkların getirdiği yorgunluğun izleri yüzüne yansımıştı. Ne olursa olsun o güleçliğini tümüyle ortadan kaldıran bir görüntüsü vardı ki, bunun ne kadar önemli olduğunu akademik çalışmalarıyla ortaya koyan bizzat kendisi bilir.
  4. Açılışta Hazine ve Maliye Bakanı’nın söylediğine göre toplantıya iş dünyası, mesleki örgüt ve sivil toplum temsilcileri davet edilmişti. Doğal olarak akademisyenler ve basın da toplantıda yerini almıştı. Böylece yüzlerce kişi bir salona tıkış tıkış yerleştirilmişti.
  5. Bu arada şunu da söyleyelim. Yüzlerce iş adamı veya sivil toplum temsilcisi arasında bilinen ve tanınan simalar yoktu. Sanki çeşitli kuruluşların ikinci kademe yetkilileri veya ilgilileri ağırlıklı olarak toplantıda yer almıştı.
  6. Aslında bu kadar insanı günümüz iletişim ve teknoloji çağında bir araya getirmenin çok da anlamı yoktu. Çünkü kimsenin soru sorma gibi bir imkanı söz konusu değildi. O zaman niye bu kadar zaman ve maliyet kaybına katlanılıyor sorusunun cevabı bulunamıyor. Yani yüzlerce insanın zaman kaybı ve yüzlerce aracın maliyeti neden hesaba alınmıyor diye sorular akla geliyor.
  7. Mademki soru sorma imkânı yoktu, o zaman da bu toplantının İstanbul’da yapılması doğru muydu? Hükümet merkezi ve bürokrasinin yeri olarak Ankara’da yapılması daha iyi olmaz mıydı?
  8. Oysa bu toplantı Ankara’da Hazine’nin veya Maliye’nin toplantı salonlarının birinde yapılsa idi ve Bakan da tek başına koca sahnede tek başına görüntü vermek yerine, arkasına bürokrasisini alsaydı daha anlamlı ve önemli bir görüntü vermez miydi? Böyle bir programın veya paketin arkasında ortak aklın ve bürokratik birikimin olduğu anlamı çıkmaz mıydı? Ekip görüntüsü verip kendisi de ekip liderliğini üstlenseydi gerçekten de tüm çevreler için olumlu bir mesaj olurdu.
  9. Hazine ve Maliye Bakanı’nın sunumunun önemini ortadan kaldıran konu ise, nedenini çok da anlayamadığımız bir şekilde konuşmanın 43. dakikasında canlı bağlantı yapılarak Cumhurbaşkanı’nın temel gıda maddelerindeki yüzde 8 KDV oranının yüzde 1’e indirildiği yönündeki açıklamalarını içeren altın vuruşu oldu.

Sözün özü; içerik bir tarafa, şeklen bile doğru olanı yapmak mesajın sağlıklı ulaştırılması bakımından çok önemlidir. Dolayısıyla şekil, usul deyip hafife almak doğru değildir; yoksa özü de kaybetmek kaçınılmazdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar