Nihat Bey Türkiye sizi hep hatırlayacak

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK

“Tekfen Holding kurucu ortaklarından Ali Nihat Gökyiğit, 25 Ocak 2023 günü hayatını kaybetti.”

16.07’de düştü posta kutuma bu mail. Aynı göğe bakmaktan onur duyduğum; tanıma, sohbet etme imkânı bulduğum için çok şanslı olduğumu düşündüğüm insanlardan biriydi Nihat Bey. Aklıma çok özel bir yere, bir mikro klimaya, organik bir dünyaya yolculuğumuz geldi. Daha dün gibi hatırlıyorum üç gün boyunca sislerin, masalsı görüntülerin arasından tırmanarak, ip gibi yokuşlardan inerek gezmiştik o saklı bölgeyi… Artvin’de, Camili’deydik (Macahel)… Aşağıda akan derenin uğultusu, yağan yağmurun sesi, doğanın mis gibi kokuları eşlik ediyordu bize.

Macahel’in bulunduğu bu havzaya, Ali Nihat Gökyiğit (ANG) Vakfı’nın konuğu olarak gelmiştik… Nihat Bey de bizimleydi. Fotoğrafta gördüğünüz gibi daha otobüsün içindeyken anlatmaya başlamıştı bize: ANG Vakfı havzada arıcılık, meyvecilik konularında eğitim, araştırma ve denetim çalışmalarını üstlenmişti. Ayrıca doğa turlarını çeşitlendirme ve altyapı geliştirme faaliyetlerinde rol alıyordu. Tarım ilaçlarından uzak olan bu belde, 2009 yılında organik tarım ürünleri sertifikasına sahip olmuştu… Vakıf, Artvin’in çay tarımı yapılan alanlarında katma değeri yüksek olan süs bitkisi yetiştirme çalışmalarını bir kırsal kalkınma projesi olarak başlatmıştı… Artvinli kadınlara mikrofinans desteği de veriliyordu…

Hiçbir zaman unutamayacağım gezide Kafkas Arıları’yla da tanışacaktım. Macahel'de saf Kafkas Arısı'nın keşfi ve koruma altına alınmasında emeği ve desteği büyüktü. Nihat Bey gidince Kafkas Arıları da öksüz kaldı…

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne (NGBB) ziyaretlerim de en güzel hatıralarım arasında... Ataşehir-Ümraniye arasındaki bölgede, otoyollar kavşağında onca binanın, binlerce aracın arasında bitkiler, ağaçlar, hayvanlar, elbette insanlarla her mevsim güzel bir doğa cenneti NGBB… 40 hektar alanda her yıl 200 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan harika bir yer. Nihat Bey, NGBB’nin kitabını da yazmış, elime geçtiğinde dokunmaktan keyif aldığım güzel bir kâğıda basılmış, ciltli, fotoğraflarla desteklenmiş 480 sayfalık bir eser ortaya çıkmıştı. Şöyle diyordu Önsöz’ün bir bölümünde Nihat Bey:

“Bitki korumada en etkili görevin, botanik bahçeleri tarafından üstlenildiği bilinmektedir. Botanik bahçeleri, özellikle ülkemiz için büyük önem taşımaktadır. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda korunması gereken bitki türü 500’den az olduğu halde, 100’den fazla botanik bahçesi bulunuyor. Ülkemizde ise, tehdit altındaki 3 binden fazla bitkinin korunması, hepsi tam aktif olmayan 10 kadar botanik bahçesinden beklenmektedir. Son yıllarda bazı üniversitelerimizde, botanik bahçesinin önemsenmesi; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘Milli Botanik Bahçesi’ kurma gibi gelişmeleri, takdir ve heyecanla takip ediyorum.”

Ve o bahçeyi defalarca Nihat Bey’le birlikte gezmiş, onun anlatımından dinlemiştim. Ertuğrul Fırkateyni’nin anısına Japonya’dan gelen ve botanik bahçesine dikilen Sakura ağaçlarının çiçeklerini birlikte seyretmiştik.

Kapadokya seyahatimizi nasıl unutabilirim. Orada sohbet ederken “Yoksulluktan kurtulmak için üretim şart. Çünkü yoksulluk da doğa üzerinde baskı yapar. Ama üretimin doğaya dost olması çok önemli. Ekonomi değil yalnız başına, eko-ekonomi konseptine muhakkak sarılmamız lâzım. Yani ekolojiyi ihmal eden bir ekonomi değil, ekolojiyi merkeze alan ve ekonomiyi onun etrafında geliştiren bir dünyaya ihtiyacımız var. Çünkü doğaya dost olmaya mecburuz. Çatışma devam ederse, galibi mutlaka doğa olacaktır. Doğa, onu dengede tutan ekosisteme aşırı zarar vermeğe devam eden insanlık dahil her canlıyı yok olmaya mahkûm edebilir” demişti bana.

Ekonomik ilişkileri geliştirmede kültürel entegrasyona çok büyük önem veriyordu. Girişimci kişiliğiyle hayata geçirdiği Tekfen Filarmoni gibi birçok örnek söz konusu… 23 ülkenin temsil edildiği 23 bayraklı bu orkestra için "barış mesajı veriyor, bakın diyor dünyanın en problemli bölgesinden bir araya geldik” demişti…

Nihat Bey’in kurucusu olduğu TEMA’daki çalışmalarını da izlemiştim yıllarca "Benim sosyal sorumluluk alanında yaptığım en önemli işlerden bir tanesi Tema Vakfı'nın (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) iki kurucusundan biri - Hayrettin Karaca'yla - olmam. Tema Vakfı benim odamda kuruldu ve isim babası da benim” demişti yaptığımız bir söyleşide. Yaprak Dede olarak da anılıyordu Nihat Bey.

Kitap dergisinin Ocak 2022 sayısının kapağında bugüne kadarki en duayen konuğumuz olarak yer almış, kendisiyle yaptığım söyleşi için beni arayarak güzel sözcüklerle onurlandırmıştı. Bu son konuşmamız oldu doğa sevdalısı, uzlaşı ve barış yanlısı Nihat Bey’le.

Güle güle Nihat Bey Türkiye sizi hep hatırlayacak…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Muş izlenimleri… 17 Mayıs 2024
Esnaf lokantaları 05 Nisan 2024