Petrol Ofisi, Altınordu ve SAP

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Başlık aslında “Almanlar yenildi diye SAP de yenik mi sayılacak” olacaktı. Ancak bu kadar uzun bir başlığı yerleştirmenin zor olacağını bildiğim için farklı bir başlık kullanmayı tercih ettim. SAP bağlantısı iki önceki dünya kupasına uzanıyor. Altınordu ise dünden gelip yarına uzanan bir hikaye. Petrol Ofisi ise, kendi işinde yaptıklarının dışında bu hikayeye imzasını atan güç.

SAP ile başlayalım. Almanya milli takımı, iki önceki dünya kupasında Brezilya’yı 7-1 ile eleyip finale yükseldiğinde, şu andaki SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan ile teknolojinin buna katkısını konuşmuştuk. Candan’ın SAP çözümünü kullanan Almanya milli takımının maçı kazanmak için hızlı pas yapması gerektiğini keşfettiğini ve maçı kazandığını söylemişti. Analitiğe güç katan ise, SAP’nin sponsoru olduğu ve bugün iş ortağı olarak andığı TSG 1899 Hoff enheim’ı kesintisiz bir yükselişle Bundesliga’ya taşımaya destek olurken kazandığı deneyim oluyor.

TSG 1899 Hoff enheim’ın sahibi Dietmar Hopp, Alman yazılım mühendisi ve milyarder iş adamı. 1972’de diğer eski IBM çalışanları Hans Werner Hector, Klaus Tschira, Claus Wellenreuther ve Hasso Plattner ile SAP’nin beş kurucusu arasında yer alıyor. Hoff enheim-SAP ilişkisi Almanya milli takımının tarihi zaferine giden yolu açıyor. Bu başarı hikayesinin diğer yüzünü, Almanya’nın bu sene gruptan çıkamamasının ardından masaya yatırmak gerekiyor. İleri teknoloji, sportif veya ticari başarıda sonuca etki eder mi? Bu sorunun yanıtı, teknoloji satanlar ve teknoloji yazanlar tarafından abartılırken iş yapma tarzını değiştirmeye niyeti olmayanlar tarafından azımsanıyor.

İşin aslı şöyle: 2005 öncesinde Tempo dergisinde çalışırken bana akıl danışanlar ihtiyaçlarından bağımsız olarak hep “en iyi bilgisayarı” almak istiyordu. Enfl asyon kontrol altındaydı, sektördeki rekabet kampanyaları zirveye çıkarmıştı ve insanlar neye ihtiyaçları olduğunu bilmiyordu. Ben ihtiyacını anlamadığım kişiye tavsiyede bulunmamayı tercih ederken medyada “En iyi 10 PC” gibi bölümler ortaya çıkmaya başladı. Pandemi, enfl asyon ve alım gücündeki düşüş akıl fikir ihsan eyledi de insanlar ihtiyaçlarını karşılayacak cihazları bulmayı öğrendi.

Altınordu, Hoff enheim’ın yerli versiyonudur

Benzer bir biçimde Türkiye’nin spor alanında da ihtiyacını fark etmesini ve Altınordu pratiğinin bu konuda örnek alınmasını umuyorum. Türkiye’de kulüplerin transfer politikalarına baktığımda, uzun süredir bir “kurtarıcı yıldız” arayışının bu politikaya damgasını vurduğunu görüyorum. Ancak kimse, kurtarıcıya ihtiyaç duymaya neden olan bataktan bahsetmiyor.

Bu koşullar altında Petrol Ofisi’nin sponsoru olduğu Altınordu’nun 55 ilde 121 ilçede bulunan 198 Altınordu Futbol Okulu’nda 20 bin 57 çocuk sporcuyu eğitmesi çok değerli. Petrol Ofisi Eski CEO’su Selim Şiper’in Altınordu hassasiyetini birinci elden biliyorum ve gelinen noktadan mutlu olduğunu düşünüyorum.

Şiper’in CEO koltuğunu devrettiği –eski CFO- Mehmet Abbasoğlu’nu, SAP Dönüşüm Ödülleri etkinliğinde dinlerken hiçbir şeyin rastlantı sonucu olmadığını bir kez daha anladım. Abbasoğlu, “Biz bunu sadece bir dijital dönüşüm süreci olarak algılamadık, bir stratejik dönüşüm süreci olarak algıladık. Zira Petrol Ofisi deyince iştigal ettiği alanlarda tartışmasız lider olan bir akaryakıt dağıtım şirketi akla geliyor. Fakat Petrol Ofisi olarak biz, önümüzdeki beş sene artık bir akaryakıt dağıtım şirketi olarak algılanmak istemiyoruz. Bizim beş senelik stratejimizin köşe taşı, bir enerji altyapı şirketine dönüşmemiz” sözleriyle anlattı.

Müşteriye dokunan tarafl arının akaryakıt istasyonları olduğunu söyleyen Abbasoğlu, asıl katma değer yarattıkları alanı ise emtia ticareti, depolama, lojistik, terminal işi ve bu ana işlerini detekleyen muhtelif iş kolları olarak sıraladı. Emtia ticareti yapan ve sattığı mal birkaç katkı maddesi dışında rekabetten çok ayrışmayan Petrol Ofisi’nin yeni CEO’sunun beni en çok etkileyen ve bu yazıda kendisine yer vermeme neden olan sözleri ise, “Ayrışmak için, rekabette avantaj sağlamak için maalesef aynı söylemlerle reklamlara para harcıyoruz veya köşetaşı istasyonlara hava parası vererek marjlarımızı iyice jilet haline getiriyoruz. Fakat biz emtia ticareti yaparken teknolojiyi ve finansal mühendisliği kullanmak istiyoruz. Bunu yaparken teknolojik açıdan rekabetten daha akıllı olmak istiyoruz. Bunun için zaten SAP dönüşümünü başlattık” oldu. Bunu şimdiden bir kazanma ve yıldız yaratma formülü olarak kabul edebiliriz. Bir süredir bu formülün arayışı içindeyim. Türkiye çok uzun bir süredir “ağlamayana meme yok” sözü doğrultusunda ağlayan veya ağzında emzik ya da yalancı meme ile gezen iş erbabının yurdu oldu. Bunu kırmak için izlenecek yolda Petrol Ofisi’nin iyi bir örnek olmayı sürdüreceğini düşünüyorum. Altınordu’yu da bu noktada takip etmek gerekiyor.

PÜF NOKTASI

Yıldız yaratma formülü arayışım doğrultusunda TOBB ETÜ Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Ramazan Aktaş’a da nasıl yıldız çıkarabileceğimizi sordum. İlk yanıtı, “Türk gibi başla, Alman gibi devam et, İngiliz gibi bitir” şeklindeki atasözüne atıfta bulunmak oldu. Bunun işaret ettiği nokta, Türklerin hesapsız girişimcilikte, Almanların operasyonda ve İngilizlerin strateji konusunda iyi olması. Türkiye’nin katılamadığı Almanya ve İngiltere’nin elendiği Dünya Kupası, farklı bir formülü düşünmeyi gerektiriyor. Aktaş’ın Anadolu’da sık sık konuşma yaptığı dönemden bir dinleyicisinden duyduğu söz belki gerçek formül olabilir. Dinleyici, “Hocam ben sizin söylediklerinizi özetleyeyim: Fakiri kuru inadı, memuru süslü avradı, zengini de şımarık evladı batırır” diyor. Buradaki fakir mikro işletme ve kuru inat, yetkiyi kimseye devretmediği için dönüşümü yakalayamama; biraz daha büyük işletme tasarruf noktasına ve özel hayat harcamalarına dikkat etmeme; ve zengin ya da büyük işletme yönetimi profesyonellere devredip kurumsallaşma yerine ehil olmayan çocuğuna devretmeye karşılık düşüyor. Aktaş deyimdeki ifadelerin ağır gelebileceğini söylüyor; ben de rahatsız olacaklardan özür dilerim ama durum bu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yapay zekâ oyunu 15 Mayıs 2025
Medyada yapay zekâ 12 Mayıs 2025
Pilates ve yapay zekâ 28 Nisan 2025