Sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli mi?
Korona kriziyle mücadelede öncelik ölümlerin sayısını azaltmak. Salgın hastalıklar önce üssel hızla yayılıyor, bir noktadan sonra artış hızı düşüyor. Koronavirüse karşı geliştirilmiş bir ilaç olmadığı için şu an halk sağlığı açısından ana hedef üssel artış hızını düşürüp, sağlık sisteminin hastaneye düşenlere bakabilmesini sağlamak.
Salgının yayılma hızını düşürmenin iki yolu var: Birinci yol hareketleri sınırlandırarak sosyal etkileşimi azaltmak. Ancak hareketleri ne kadar sınırlandırırsanız, ekonomik resesyonu da o kadar derinleştirirsiniz. Üstelik ekonominin neredeyse üçte ikisi olan hizmetler sektöründe yaşadığımız arz kaynaklı resesyonun ertelenen taleple telafisi de mümkün değil. Yani önümüzdeki üç ay haftalık tıraşınızı olamazsanız, sonra telafi etmek için her gün berbere gitmeyeceksiniz. Bunun sonucu da işletme sermayesi iki üç aydan fazla idare etmeye yetmeyecek küçük işletmeler için iflas riski. Hastalığın yazdan sonrasına uzaması halinde sınırlamaları sürdürmek, fukaralığın artması sebebiyle çıkacak sağlık problemleri nedeniyle imkansız hale gelebilir. Japonya’da Fukuşima kazası sonrası nükleer santrallerin kapanmasıyla, elektrik fiyatları artmış ve sonuçta kazada ölenden daha çok yaşlının evini ısıtamayıp soğuktan enfeksiyona yakalanıp ölmesine sebep olmuştu.
En önemli unsur doğru bilgi ile karar vermek. Basit bir örnek verelim. İngilizcede iki farklı kavram var: lock-down ve curfew. Bunların ikisi de Türkçeye “sokağa çıkma yasağı” olarak çevriliyor. Avrupa’daki uygulama aslında “lock-down.” Bu uygulamada, örnek olarak seçtiğimiz Fransa’da eğer işiniz uzaktan yapılamıyor ise işe gitmeniz, her gün bir kez markete gitmek, koşu yapmak ve köpeğinizi gezdirmek için evden çıkmanız serbest. Restoran ve kafeler dağıtım için açık. Diğer hareketler yasak. Konuyu yanlış anlayan mesela Güney Afrika’da ise bunların hepsi yasak. İki farklı uygulamanın ekonomik krizi derinleştirici etkisinin farklılığı aşikar.
Ölümleri azaltmalarının ikinci yolu ise, fazla sayıda test yapmak, test sonucu pozitif çıkan veya hastalık belirtisi gösteren herkesi cep telefonu, yüz tanıma, kredi kartı ödemelerinin takibi vb. yollarla takip ve enterne etmek, bu sayede virüs kapmayanların güvenli şekilde hareketliliğini sağlamak. Ancak bu yola gitmek kamuda teknik kapasite gerektiriyor. Dahası liberal demokratik bir toplumda özel hayatın gizliliğini tamamen ortadan kaldıran bu politikaların, kriz bittikten sonra ne kadar normalleşeceği de soru işareti. Zaten bu tip uygulamalara alışık olan Asya ülkeleri bu ikinci yolu tercih etti. Ancak İsrail’de devlet normalde Filistin’de uyguladığı yöntemleri kendi vatandaşlarına uygulamaya kalkınca tepkiyle karşılaştı.
İktisatçılar ‘imkansız üçlü’leri sever. Korona ile savaşta da imkansız üçlü var. Ya önce İngiltere’de Boris Johnson’ın, şimdi de ABD’de Trump’ın yaptığı gibi “sürü bağışıklığı” kazanalım deyip işi kendi haline bırakacaksınız. Ya da yukarıdaki iki yoldan birini tercih edeceksiniz. Karar alıcılarımız yüksek belirsizlik altında, acil ve zor tercihler yapmak zorunda. Bu adımlar ne kadar çok bilgiye dayalı ve nüanslı olursa ölümleri durdururken gelecek için olumsuz etkileri de asgariye çekmek mümkün olur.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.