"TÜFE rakamları bize ne söylüyor?.."

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI

Merkez Bankası Başkanı yılın bitmesine 2 ay kala beklentileri revize ettikten sonra açıklanan TÜFE rakamı beni düşündürdü açıkçası. Yılbaşından beri % 55 olan enflasyonun yılsonu %65 olması için 10 puan daha TÜFE artışı gerekiyor kabaca. Bunun altında kalırsa "enflasyon beklentilerin altında yılı tamamladı" deyip tebrikleri kabul mü edecekler, bilemiyorum. 

Bildiğim tek şey Merkez Bankası'nın açıkladığı öngörülerin nokta atışı olmasa da yakın yerlere isabet etmesinin gerektiği. Bu şekilde devam ettiği sürece bir önceki TCMB yönetiminin "heterodoks" diye adlandırdığı ama benim için sadece "anti-ortodoks" olarak tarif edilebilecek süreçle pek bir farkları kalmayacak. O zaman da arka kapıdan döviz rezervleri satılıyordu, şimdi de satılıyor. O zaman da hedefler sürekli revize ediliyordu, şimdi de revize ediliyor. Merkez Bankası Başkanı "masamda milyarlarca dolarlık anlaşma bekliyor" diyerek bir önceki yönetimin tumturaklı mesajlarının aynısını veriyor. Doğru bile olsa gerçekleşmeyince güven erozyonu meydana geliyor.  

Açıkçası bir yıl içinde lokanta ve otellerin, haberleşmenin, okul ücretlerinin ve doğrudan doğruya hayatımızı etkileyen mal ve hizmetlerin TÜFE 'den daha yüksek artış göstermesi bir gerçek ama beni yukarıda bahsettiğim gerçekler daha fazla ilgilendiriyor. Yeni ekonomi yönetimi Bakan Şimşek'in dediği gibi "rasyonel ekonomi politikalarına acilen dönülmesi" işinden uzakta. Adeta hibrit bir uygulama içinde. KKM için attıkları adımların başarısından bahsediliyor ama bunun için satılan rezervler ve yükselen TL faizlerden bahsedilmiyor. "Reel Faize çok yakınız" dedikten sonra enflasyon oranları tekrar yukarı çekiliyor, reel faizden iyice uzaklaşıyoruz. "Gerçekçi yaklaşıyoruz" dendikten sonra 2024 için olmayacak bir enflasyon hedefi koyuluyor. Gelecek yıl Mayıs Ayında %70'in üzerinde TÜFE olacağını söyleyen Merkez Bankası  yılsonu hedefini %40'ın altında tutuyor. Bunun için de matematiğe sarılıyor. "Matematiksel olarak hala şampiyonluk şansımız var" diyen Kulüp Başkanları gibi. 

Ülke Ekonomisinin dinamikleri ve vatandaşın satın alma davranışları ile ilgili fazla bilgi sahibi olmadan kritik karar alıcı pozisyonlara atanınca icraaten çok söylem üretmek gibi zorunluluk çıkıyor. Güven veren görevliler etkileyici konuşanlar değil, işini doğru zamanda doğru şekilde yapanlar oluyor. Bu şartlar altında Merkez Bankası'nın yeni yönetimine verilmiş olan kredinin vadesi doluyor. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar