Tüketicinin ekonomiye güveni ne oluyor da artıyor?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Tüketici güven endeksi geçen yıl haziranda dip yaptıktan sonra yükselişe geçti ve yedi aydaki artış yüzde 25'i buldu.

✔ Bu yükselişte maaş artışlarının etkisi var. En önemli etkenlerden biri de döviz kurunun seyri. Dövizin ağustostan beri yatay seyrediyor olması tüketici güvenini olumlu etkiledi.

Tüketicinin ekonomiye duyduğu güven, iyimserlik sınırı kabul edilen 100’ün hep altında kalmaya devam ediyor etmesine ama 2021’in ilk aylarından 2022’nin ortasına kadar belirgin bir şekilde gözlenen güven kaybı şimdi yerine güven artışına bırakmış görünüyor.

2021’in mart ayında 86.7 düzeyinde oluşan tüketici güven endeksi, arada çıkışlar gösterse de genel eğilim olarak sürekli azaldı ve geçen yılın haziranında 63.4’e kadar indi. Hazirandan sonra ise tüketiciye adeta tılsımlı bir el dokundu, güven yerine geldi ve endeks yükselmeye başladı.

TÜİK ile Merkez Bankası’nın ortaklaşa hesapladıkları endeksin bu yıla ilişkin ilk sonuçları dün açıklandı ve endeksin ocak ayında 79.1’e çıktığını gördük. Neredeyse iki yıl önceki düzeye geri dönüldü.

Dört ana başlık

Tüketici güven endeksi dört ana başlıktan oluşuyor.

Her ay 4884 haneye mevcut dönemdeki maddi durumları ve gelecek 12 aydaki maddi durum beklentileri, ayrıca yine gelecek 12 aydaki genel ekonomik durum beklentileri ile dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşünceleri olup olmadığı soruluyor. Bu dört kalemin bir dizi alt kalemi var, onu da belirtelim.

Tüketici güven endeksi 2022’nin haziran ayından bu ocak ayına kadar dönemde yüzde 25’lik bir iyileşme gösterdi. Alt kalemlere bakalım:

Hanelerin maddi durumlarına ilişkin endeks geçen haziranda 44.5'e inmişti. Tüketici güven endeksini oluşturan tüm endekslerin sıfır ile 200 arasında değer aldığını, 100'ün altındaki değerlerin kötümserliğe, 100'ün üstündeki değerlerin ise iyimserliğe işaret ettiğini bir kez daha belirtelim. Yani hazirandaki 44.5, iyimserlik sınırı olan 100’ün yarısından bile az. Ama hanelerin maddi durumu hazirandan sonra birden iyileşmeye başlamış ve yedi ayda tam yüzde 38.4 artış göstererek 61.6'ya çıkmış.

Gelecek 12 aydaki maddi durum beklentisine ilişkin soruda da benzer bir eğilim var. Haziranda 59.9 olan endeks ocakta 79.9’a çıkmış ve yüzde 33’ten fazla artmış.

Gelecek 12 aydaki ekonomik durum beklentisinde de doğal olarak maddi durum beklentisine benzeyen bir tablo oluşmuş. Bu sorunun haziranda 61.6 olan endeksi yüzde 34’lük bir artışla ocakta 82.7’ye çıkmış.

Maddi durum ve genel ekonomik durumdaki iyileşme beklentisi dayanıklı tüketim malı alma eğilimine doğal olarak bire bir yansımamış. Maddi durumu iyileşen ya da iyileşeceğini bekleyen her hanenin mutlaka dayanıklı tüketim malı alması elbette söz konusu olamaz. Dolayısıyla gelecek 12 ayda dayanıklı tüketim malı alımına ilişkin sorunun haziranda 87.5 olan endeks değeri ocakta 92.2’ye çıkarken yalnızca yüzde 5.5 artmış.

İYİMSERLİĞİN BİR NEDENİ MAAŞ ARTIŞI

Hem mevcut dönemdeki maddi duruma ilişkin iyimserliğin, hem gelecek 12 aylık döneme ilişkin beklentinin iyileşmesinin altında yatan en büyük etken kuşku yok ki haziran ve bu ocakta yapılan ücret iyileştirmesi ve asgari ücret artışı.

Gerçi geçen yıl temmuzdan geçerli olmak üzere yapılan iyileştirme işçi emeklileri için yalnızca enflasyon farkının verilmesi, memur ve memur emeklileri için enflasyon farkı artı zamdı. Ancak memurlar ocak zammı düşüldüğü için daha az oranda fark almıştı.

Ama sonuçta, yapılan artışın neredeyse tümü enflasyon farkının giderilmesiydi. Ancak belli ki algı pek öyle olmuyor. Enflasyonun aylarca silip süpürdüğü geliri, erittiği gelir belli ölçüde olmak kaydıyla ve gecikmeli olarak kısmen yerine konulunca bile insanların morali yükseliyor, gelirler önemli ölçüde artmış algısı baskın çıkıyor.

Bu yıl ocakta da benzer yaşandı. Daha yüksek umulmakla birlikte beklenti olarak dile getirilen ücret artışı yüzde 20’ler dolayındayken açıklanan ilk oranın yüzde 25 olması, daha sonra bu oranın yüzde 30’a çıkarılması belli ki “İstediğimizden, beklediğimizden fazlasını aldık” şeklinde bir memnuniyet oluşturdu.

İşte ocak ayının sonuçları... Tüketici güven endeksi ocak ayında yüzde 4.6 arttı. Ama detaylar daha önemli.

Örneğin hanelerin maddi durumlarını ortaya koyan endeks yüzde 7.4 yükseldi.

Örneğin gelecek 12 aydaki döneme ilişkin maddi durum beklentisini ortaya koyan endeks yüzde 6 yükseldi.

Örneğin gelecek 12 aydaki genel ekonomik duruma dönük beklentiyi gösteren endeks yüzde 7 yükseldi.

Anket kapsamındaki 4884 hanenin elbette tümü ücret ve maaşla çalışanlardan oluşmuyor; ancak bu artışların piyasada canlılık yaratacağı ve bunun yansımaları olacağı da belli ki hesaba katılarak yanıt veriliyor.

DÜŞÜŞ VE ARTIŞTA DÖVİZ DE ETKİLİ

Tüketici güven endeksinin son iki yıldaki tepe, dip ve kısmen tepe yaptığı üç noktanın tarihlerini nelerin etkilediğini iyi irdelemek gerek. 2021’in mart ayı... Merkez Bankası faizi yüzde 19’a çıkarmış, kur gerileme eğiliminde. Vatandaşın ekonominin iyiye mi, kötüye mi gittiği konusundaki temel ölçütlerinin başında döviz kurunun geldiği bir gerçek.

2021’in ilk ayları, kur düşüyor ve bu sayede ekonominin de iyiye gideceği algısı çok güçlenmiş.

Mart 2021’de Merkez Bankası’nda başkan değiştiriliyor. Beklentiler ve algı bir anda bozuluyor. Bu durum eylüldeki faiz indirimiyle iyice belirginleşiyor, çünkü kur yükseliyor.

Tüketici güven endeksinin geçen yılın haziranından sonra artmasıyla bu dönemde yine faiz indirimine gidilmesi 2021’deki gidişatla bir çelişki oluşturuyor gibi görülebilir. Hayır bir çelişki yok.

Sokaktaki vatandaşın derdi faizin ne olduğu değil, dövizin ne olduğu. Faiz, ağustostan başlayarak geçen yıl da indirildi ama dikkat edelim döviz kuru ağustostan beri neredeyse sabit...

BİR OLASILIK DAHA VAR...

O olasılık da şu. Bu bir anket, her ankette olduğu gibi bunda da yanılgı payı çok ama çok yüksektir.

Her ay kapsanan 4884 hanenin ne ölçüde iyi seçildiği tartışılabilir. Verilen yanıtların ne kadar doğru olduğu, vatandaşın ne ölçüde doğruyu söylediği tartışılabilir.

Vatandaş bazen durumunu karşısındaki kişi ya da kuruma göre değişmek üzere olduğundan iyi göstermek isteyebilir. Ancak bu gerçeği tam söylememe, yalnızca kötüyü iyi göstermek amacıyla değil ters yönde de olabilir.

Dolayısıyla tüketici güven endeksinin son dönemdeki yükselişine biraz da bu yönden bakmak gerekir.

Ayrıca unutulmasın; gelinen düzey iyimserlik sınırı olan 100’ün hala çok altında kalındığını göstermektedir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar