Türkmenistan bir açılımın mı eşiğinde?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Geçtiğimiz hafta Azerbaycan, Türkmenistan ve Türkiye Cumhurbaşkanları arasında gerçekleştirilen üçlü toplantı ilginç bir gelişmeye işaret ediyor. Hazar Denizi’nin iki ayrı yakasında yer alan Azerbaycan ve Türkmenistan sıcak ilişkileri ile tanınmıyor. Türkmenistan Türki devletleri bir araya getiren çabalara da mesafeli yaklaşmıştır. Kuruluş döneminde Türkiye ile çok yakın ilişkileri olmuşsa da, son yıllarda ikili ilişkiler sıradanlaşmıştır. Dolayısıyla toplantıya özel önem atfetmek için erkendir. Yorumlarda ihtiyatlı olmak gerekiyor. Yine de, Türkmenistan’ın yeni Başkanı Serdar Berdimuhammedov, dünyada ve bölgede değişen siyasi ve iktisadi koşullar karşısında ülkesinin dış ilişkilerinin gözden geçirilmesi gerekebileceğine karar vermiş gibi görünüyor.

Toplantıda ele alınan konulardan iki tanesi diğer ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir. İlkin, üç ülkenin Asya-Avrupa karayolu ulaşımında önemli bir konumda bulunduklarına işaret edilmiştir. Tabii, resmin tamamlanması için bu listeye Gürcistan’ın adını da eklenmek gerekir. Günümüzde Türkiye’den yola çıkan trenlerin ve kamyonların Türkmenistan üzerinden Orta Asya’ya gitmeleri mümkündür. Trenler yapımı kısa bir süre önce tamamlanan Kars-Tiflis-Bakü demiryolunu kullanarak Bakü’ye vardıktan sonra feribotla Türkmenistan’a geçmekte ve oradan Özbekistan ve ötesine devam edebilmektedir. Bu hat, Çin’in Yol-Kuşak projesiyle uyumlu olup, onun müstakbel bağlantılarından birini oluşturmaktadır. Ters yönden bakınca, Doğu’dan yola çıkan trenler Türkiye’yi kat edip, İstanbul Boğazını tünelden geçerek muhtelif Avrupa merkezlerine ulaşabilmektedir. Kamyonlar Bakü’de Hazar’ı aşan feribota ulaşmak için Gürcistan ve Azerbaycan’ı kat eden muhtelif yolları zaten uzun süredir kullanıyorlar. Eğer Ermenistan’la bir anlaşmaya varılabilirse, Nahçıvan’ı Azerbaycan’a bağlayan koridordan da Bakü’ye ulaşmak imkan dahiline girecektir. Her ne kadar maliyeti en düşük ulaşım denizden yapılabiliyorsa da, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi ülkeler (listeye Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı da ekleyebilirsiniz) açık denizlerde sahili olmayan, dolayısıyla demiryolu bağlantılarının önem taşıdığı ülkelerdir. Azerbaycan’ın kanalları kullanarak açık denizlere ulaşma imkanı bulunmakla beraber, kanallar dardır, güvenilirlikten uzaktır ve Rusya’dan geçmektedir.

Toplantıda ele alınan ikinci konu Türkmen gazını Hazar’ı boru hattı ile aşarak Azerbaycan üzerinden TANAP (Trans-Anatolian Pipeline) ve TAP (Trans Adriatic Pipeline) boru hatları ile bağlantılandırmak, böylece gazı Türkiye ve Avrupa’ya ulaştırma projesidir. Bu hatlar halihazırda çalışır durumdadır. Türkiye Azeri gazını ithal etmekte ve bir miktar gaz da Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden Avrupa’ya sevk edilmektedir. Özellikle gerek Avrupa’nın gerek Türkiye’nin Rus gazına bağımlılıklarını azaltmayı arzuladıkları bir dönemde Türkmen doğal gazını da aynı boru hattına bağlamak fikri çok cazip olmakla birlikte, sorunlarla yüklü olduğunu da bilmek gerekir. Türkmenistan Rusya ile mesafesini korumakla birlikte, gazını dış piyasalara şimdilik Rusya üzerinden göndermektedir. Bu hassas ilişkiyi sarsacak adımlar atmaktan kaçınmak isteyebilir. Buna karşılık, bölgedeki Rus etkisinin nispeten zayıflaması, muhtemelen Türkmenleri doğalgazlarını doğrudan Avrupa piyasalarına gönderme opsiyonunu daha ciddi biçimde değerlendirmeye teşvik etmektedir.

Belki daha da güç olan konu Hazar Denizi’ni geçecek bir boru hattının inşasıdır. Bu iç deniz çekişmeli bir coğrafyadır. Sovyet döneminde Hazar Denizi’nde egemenlik İran ile paylaşılmaktaydı. Sovyetler çöktükten sonra da, bu iki ülke Hazar’daki egemen konumları değişmemiş gibi davranmaya devam ettiler. Denizde egemenlik durumu de facto olarak değişmiş olsa da, Türkmenistan’dan Azerbaycan’a uzanan bir boru hattının döşenmesi muhtemelen İran ile ihtilaf yaratacaktır. Buna ek olarak, siyasi cephede böyle önemli bir adımın Türkmenistan’ın şu ana kadar izlemeye çalıştığı tarafsızlık siyasetiyle ne ölçüde bağdaştığı da sorgulanacaktır. Türkmenistan büyük bir coğrafi alanı kapsayan, az nüfuslu, farklı kabilelerden oluşan toplumu bir arada tutmaya çalışan, otoriter rejimle yönetilen zayıf bir ülkedir; kendisinden daha büyük ve güçlü komşularıyla arasında sorun yaratmayı istemez. Yine de gazını Batı piyasalarına ihraç etmek konusunda ikna edilebilir. Böyle bir tercih iktisaden cazip olmaktan öte gazı ithal edenlerin desteğinin kazanılmasını da sağlayacaktır.  Avrupa’ya sevk edilen doğalgazın dağıtım merkezi olmayı isteyen Türkiye için Türkmen gazının Türkiye üzerinden gitmesi, en hafif ifade ile, son derecede heyecan vericidir. Türkiye Trans-Hazar Boru Hattı inşası yönünde Türkmenistan’ı ikna etmek için elinden geleni yapacaktır.

Toplantı esnasında başka konular ve potansiyel işbirliği alanları da ele alınmıştır. Bunlar arasında üç ülkenin elektrik şebekelerinin entegrasyonu ve Türkiye’nin Azerbaycan ve Türkmenistan’dan enerji ithali de bulunmaktadır. Ancak, en ilgi çekici konular yollar ve boru hattı ile ilgili olanlardır. Bu çerçevede Türkmenistan Türk soylu kardeşleriyle yakınlaşarak dünyaya onlar üzerinden açılmaya başlıyor gibi görünse de, karar vermekte çok da acele edilmemelidir. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kim, ne, neden? 01 Nisan 2024