Ücret artışını enflasyon beklentisi belirlesin ama…

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Bu “ama…” çok önemli zira beklenen enflasyon konusunda kafalar karışık... Zira herkes cebinde kendi TÜİK’ini taşıyor ve farklı enflasyon beklentileri var. Eğer “OVP var ya?” diyorsanız, sorun şu; toplumun her kesimi, önümüzdeki dönem için beklenen enflasyon rakamı konusunda aynı fikirde mi?

Değil tabii ki… Aşık Veysel; “Koyun kurt ile gezerdi / Fikir başka başk’olmasa” der. TÜİK’in geçmişe dönük rakamları bile tartışmalı iken geleceğe dair enflasyon beklentisinde toplumsal uzlaşma noktasından çok berideyiz. Beklenen enflasyon söz konusu olduğunda “güven” kavramı devreye girer.

ASGARİ ÜCRET İÇİN BEKLENEN ENFLASYON ÖNERİSİ

Öneri sahibi, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç. Söylediği şu; “yılsonunda belirlenecek olan asgari ücret OVP’de hedeflenen enflasyon oranında artırılsın. Mevcut politikalar ve hedeflenen enflasyon dikkate alınarak kurulan dengeleri bozmayacak şekilde artırılmalı.

Aslında enflasyon, geçmişe dair bir olgudur. Faiz de ücret de geleceğe yönelik kavramlardır. Bu durumda geçmişin enflasyonunu gelecek için kullanmak, antienflasyonist politikalar sürecinde işe yaramayacaktır. Fakat sorun şudur ki gelecekte enflasyonun ne olacağı beklentisine inanmıyoruz.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Bu öneri hayata geçirilebilir mi?

Elbette… Ancak öncelikle enflasyon beklentisine ücretlileri inandırmanız şart. Yıllarca eksik rakam açıkla, her şeyin fiyatının çift hane arttığı Temmuz’da tek hane enflasyon ilan et, “efendim hedef %5” teranesiyle raporlar yayınla, söylemler üret… Bunu yaparken hiçbir hedefin tutmasın hatta enflasyon rekorları kır. Sonra da çık “OVP’deki enflasyon hedefim 2024 için %36’dır” diye zikret. İyi de bunu ilan ettiğin gün, “aslında %30 ile %42 arasında olabilir” diye şerh koy. Hatta köprü otoyol ücretlerini %75 artırıp CB’nin bunu yılbaşına ertelemesini duy. Sonra da gel; %36 enflasyon beklentisine inan.

Çalışanlar ne diyor?

Konuştuğum çok sayıda çalışan; “iyi de enflasyon beklentim asla %36 değil” diyor. Hatta ücret artışının muhatabı işverenler dahi; “olacak şey değil, beklediğimiz en az iki katı” görüşünde. Hal böyle olunca hükümetin %36’lık beklenti enflasyonunda ısrar edeceği, çalışanın ise “benim beklentim iki katı” dediği ortamda iş barışını zor bir yılın beklediğini söylemek kehanet olmaz.

not

ÜCRETTE KKM'YE GEÇİLSİN

Bu başlık size tuhaf gelebilir. Ancak konuşulmaya başlayan yeni bir yaklaşımın ifadesi… Kur korumalı mevduattan söz etmiyoruz. Konunun finansal icadımızla alakası yok. KKM’nin buradaki açılımı çok farklı; Kur Korumalı Maaş…

Peki, bu nasıl olacak? Olacağı şu: ücret artışını, OVP’de zikredilen “beklenen enflasyon” yerine, kur artışına bağlamak. Bir bakıma asgari ücret dâhil, diğer ücretleri dolara, Euro’ya ya da kur sepetine endekslemek… Bu önerenlere “neden?” diye sorduğumda çarpıcı gerekçeler ileri sürdüler.

Bana ilginç gelenlerden birini aktarayım; “zaten insan kaynağı sıkıntımız var. Bazı çalışanlarımız 1000 lira farka dahi yılların işyerini terk edebiliyorsa, onları elimizde tutmanın çalışan bir yöntemi olabilir.

Aslında bu durum, heterodoks faciasının bize bıraktığı lanetli bir mirastan başka şey değil. Arkasından kovalayan enflasyondan korunmak için liradan uzaklaşanların dolarizasyona yönlendirilmesidir bu… Ücrette KKM’ye (Kur Korumalı Maaş) geçilir ya da geçilmez ama bunu deneyecek patronlar olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gölgelerin gücü adına 19 Temmuz 2024