Üreterek hayatta kalabilme dönemine girdik

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Bundan 22 yıl önce Türkiye, balo havasındaydı. Ürettiğinden fazlasını tüketiyor, ithalatı patlatıyordu. Kazandığından fazlasını harcıyordu, borcu şişiriyordu. Devlet malı denizdi; yemeyen domuzdu. Kamu kaynaklarını çalıyor, çırpıyorduk. Bu Kleptokrasi neticesinde sıfırı tükettik ve balo aniden bitiverdi.

Bizler, domuzluktan vazgeçtiğimiz için düzelmeyi seçmedik; deniz bitti de balo sona ermiş oldu. Ardından Cumhuriyet tarihinin en büyük krizini yaşadık. Devleti dolandırmayı bıraktık, üretmeye yöneldik, borç para ile konfordan vazgeçtik. Balonun faturası için evdeki gümüşleri sattık.

SORUN; DIŞ GÜÇLER DEĞİL İÇ GÜÇLER

Bugün, durum daha da ağır bir fırtına bulutu taşıyor ekonominin ufuklarına… Öncelikle küresel sorunlar, durgunluk, FED’in faiz artışları, enerji krizi, Ukrayna-Rusya savaşı, AB’nin resesyonu yetmezmiş gibi rekor enflasyonumuz, faiz takıntımız, zar zor tuttuğumuz kur ve seçim ekonomisi

Dış güçler tamam da iç güçlere bakıyorum; ekonominin Heterodoks adlı kötü yönetimi bir yana, konforun çürüttüğü toplumda üretimden vazgeçer olduk. Dış güçler ve güçlükleri yazdım ama iç güçler ve güçlükler; üretmeyenlerimiz, kaytarıcılarımız, kleptokratlarımız, konfor tuzaklarımız

İKİ SORU İKİ CEVAP

Üreterek hayatta kalmak ne demek?

Rantın (yan gelip kazanmanın) giderek zorlaştığı, ekip-biçmeden doyulamayacağı, ter dökmeden tok karnına yatağa girilmeyeceği gayretler bütünü demektir. Bugün 13,5 milyon kişiyi kamu, seruma bağlamış durumda. Onların üretmiyor olması yüzünden her bir üreten; fazladan günde 2 saat daha çok çalışmak zorunda kalıyor.

Üretmezsek ne olur?

Çok basit, ağalıktan marabalığa düşersin. Dış kaynak ile konfor içinde harcama lüksün biter. Lira basadur ancak dolar basamacağına göre zorunlu ithal girdilerini karşılayamazsın. Üretmek için yatağından çıkmayan, aynı yatağa sağlıklı ve tok karnına giremeyebilir. Toplumsal barış hızla bozulur. Komşun açken uyutmaz seni yoksullar. Cennet vatan, hızla cinnet vatan halini alır.

NOT

DERT BİR DEĞİL Kİ AĞLAYASIN

DELİ BİR DEĞİL Kİ BAĞLAYASIN

Dünya Gazetesi olarak tüm Anadolu’yu dolaşıyor ve üreten, çalışan kesimlerin olağanüstü gayretlerini okurlarımıza aktarıyoruz. Şikâyetleri; kımıl zararlısı gibi kamu zararlılarının bu üretim süreçlerini zorlaştırması, finans damarlarını koparması

Oysa Türkiye, iyi yönetilse, kamudaki kleptokratlar çalmasa, çırpmasa, dünyanın 70 alanda üretim üssü olma kabiliyetini koruyabilecek, üst gelir grubuna çıkabilecek… Sopa diksen filiz verecek bu topraklarda fakirliğimizin, öfkemizin sebebi, cehalet ve atalet…

Testiyi kıran (üretmeyen) ile suyu getirenin (üretenin) ayrışması için daha akıllı bir toplum olmak gerekiyor. Bu eşsiz coğrafyayı bize bırakmazlar yoksa… (Bakınız; 100 yıl önce işgal altındaki İstanbul)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gölgelerin gücü adına 19 Temmuz 2024