Yabancı girişinin ilk işaretleri mi?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Son birkaç haftanın verileri, yurt dışı yerleşiklerin ya da kısaca yabancıların Türk menkul kıymetlerine yeniden ilgi göstermeye başlayacaklarının işaretini veriyor gibi...          

Merkez Bankası verilerine göre hisse senedinde beş hafta üst üste çıkış yaşandıktan sonra izleyen iki haftada yüklü alımlar geldi.          

Devlet iç borçlanma senedinde de kesintisiz bir şekilde dört hafta süren çıkışın ardından geçen hafta alım yaşandı.           

Yabancı yatırımcılar 15-22 Mart haftasında 429 milyon dolarla bu yılın en yüklü hisse senedi alımını gerçekleştirmişti. Yabancıların alımı geçen hafta da sürdü. Mart ayının son haftasındaki net alım 267 milyon dolar oldu. Böylece yabancı yatırımcıların mart ayının ikinci yarısındaki alımları net olarak 695 milyon dolara ulaştı.          

Bu giriş, fiyat ve kur hareketinden arındırılmış net tutarı gösteriyor.           

Yabancıların yine fiyat ve kur hareketinden arındırılmış şekilde gerçekleştirdiği devlet iç borçlanma senedi alımı da geçen hafta 112 milyon dolar oldu.            

Üç aylık durum

Son iki hafta özellikle hisse senedinde yoğun alım olmasına rağmen ilk çeyrek toplamında öyle kayda değer bir alım gerçekleşmedi.         

Yabancıların ilk üç aydaki hisse senedi alımı net 287 milyon dolar.        

Devlet iç borçlanma senedinde ise net tutar neredeyse sıfır. Yabancılar ilk çeyrekte net 1 milyon dolarlık satış yaptı. Hatta tam tutarı verirsek, yabancıların satışı 750 bin dolar düzeyinde.

Son haftada faizin etkisi var 

Hatırlanacaktır, Merkez Bankası’nın politika faizi 21 Mart’ta yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkarılmıştı.       

Belli ki geçen hafta yaşanan iç borçlanma senedi alımında faizin yükseltilmesinin etkisi bulunuyor.      

Yabancı yatırımcıların iç borçlanma senedine olan ilgisinin faizin yükseltilmesiyle birlikte daha da artması şaşırtıcı olmaz. 

Seçimin etkisini henüz görmedik

Yabancı yatırımcıların Türk menkul kıymetlerine olan ilgisini etkileyecek en önemli gelişmelerden biri de kuşku yok ki seçimin geride kalması, şöyle ya da böyle bir belirsizlik eşiğinin aşılması...

Üstelik sandıktan Türk siyasetinde “genel-yerel” dengesini sağlayacak bir sonucun çıkması...       

Dolayısıyla bu da önümüzdeki dönem için yabancı ilgisinin artmasını sağlayacak bir etken olabilir.         

Yabancıların seçimden sonraki tutumlarının ne olduğunu haftaya perşembe günü açıklanacak 1-5 Nisan günlerini kapsayan ilk veride göreceğiz.              

Kendi kendimize sorun yaratmazsak...

Her ne kadar iktidarı değiştirmeyecekse de seçimin tamamlanmış ve bir belirsizliğin geride kalmış olması yabancı yatırımcıları çekmek açısından önemli. Ama biz kendi ellerimizle yeni yeni sorunlar yaratmazsak...           

Normal koşullarda 2028’e kadar bir seçim yok. TBMM, Erdoğan’ın bir kez daha Cumhurbaşkanlığına aday olmasını sağlamak amacıyla erken seçim kararı alsa bile bu birkaç yıl içinde olmaz; ancak 2028’e doğru gündeme gelir.            

Ne var ki Anayasa değişikliği yeniden gündeme getirilmeye çalışılıyor. Üstelik Anayasa değişikliğinden değil, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un ifadesiyle “Anayasa yapmak”tan söz ediliyor.        

Anayasayı değiştirmekle Anayasa yapmak çok farklı kavramlar. Anayasa yapmak olarak ifade edilen düzenlemenin referanduma gerek kalmadan Mecliste tamamlanmasına çalışılacağı anlaşılıyor. Çünkü böyle bir düzenlemenin referandumda kabul edilmesi olasılığı bugün için neredeyse hiç yok. Düzenlemenin Mecliste kabul edilebilmesi için de muhalefet sıralarında oturan bazı milletvekillerinin bu yöndeki çabaya destek vermesi gerekiyor.      

İşte bu süreç sancılı olabilir ve o zaman seçim sonrasının dingin gideceği sanılan günleri yerini yine tartışmalı kaotik günlere bırakabilir. Biz de döviz girişi sağlayacak yabancı girişini unutmak durumunda kalırız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar