‘Bu İş Sandığından Büyük’ kampanyası ile obezitede farkındalık yaratılacak

Obeziteye ilişkin farkındalık yaratmak amacıyla “Bu İş Sandığından Büyük” kampanyası başlıyor. Novo Nordisk’in öncülüğünde başlatılan kampanya ile toplumun obeziteyle ilgili yanlış algılarının yok edilmesi hedefleniyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
‘Bu İş Sandığından Büyük’ kampanyası ile obezitede farkındalık yaratılacak

Küresel bir salgın olarak nitelendirilen obezitenin, irade eksikliği ile açıklanabilecek basit bir yapıda olmadığı, aksine birçok faktörden etkilenen kronik bir hastalık olarak bireylerin bir hekim desteği ile baş edebilecekleri bir durum olduğuna vurgu yapılıyor.

Uzmanlar, 2035 yılında dünya nüfusunun yarısını etkilemesi beklenen fazla kilo ve obezite ile mücadelede hekim desteği almanın önemini vurguluyor. Nova Nodiks’in öncülüğünde başlatılan “Bu İş Sandığından Büyük” kampanyası, obezitenin geleceğini değiştirmede toplumsal farkındalığı artırmanın önemine dikkat çekmeyi odağına alıyor.

“Obezite yüzyılın yeni salgını olarak görülüyor”

Kampanyanın tanıtım toplantısında konuşan Novo Nordisk Türkiye Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Jens Pii Olesen, 2035 yılına kadar dünya nüfusunun yarısının obeziteli ve fazla kilolu olacağının öngörüldüğüne dikkat çekti. Türkiye’de ise günümüzde 20 milyondan fazla yetişkinin obeziteli olduğunu belirten Olesen, “Obezite, 30 kg/m2 veya daha yüksek VKİ (Vücut Kütle İndeksi) olarak sınıflanan ve fizyolojik, psikolojik, çevresel, sosyoekonomik ve genetik faktörler dahil pek çok faktörden etkilenen ilerleyici ve ciddi bir kronik hastalıktır. Ancak obezite bu kısa tanımdan çok daha fazlasıdır ve çözümü için uzun bir süreç gerekmektedir. Peki, obeziteyi neden salgın olarak nitelendiriyoruz? Yapılan araştırmalar sonucu 2025 yılına kadar tüm dünyada, 241 milyonu çocuk ve adolesan olmak üzere, 1 milyardan fazla kişinin obeziteden etkileneceği tahmin ediliyor.” şeklinde konuştu.

“Önemli bir toplum sağlığı sorunudur”

Obezite ile birlikte yetersiz beslenme ve iklim değişikliğinin yarattığı küresel sindemiye de vurgu yapan Olesen, devamında şunları kaydetti: “Günümüzde obezite, yetersiz beslenme ve iklim değişikliği, insan sağlığı ve sağkalımına yönelik en ciddi üç tehdittir. Her ülkede ve dünyanın tüm bölgelerinde nüfusun çoğunu etkileyen bu üç tehdit, önemli bir küresel sindemi olarak tanımlanabilir; bu nedenle de aynı anda ve aynı yerde ortaya çıktıkları, birbirleriyle etkileşerek karmaşık sorunlara yol açtıkları ve altta yatan ortak toplumsal etkenleri paylaştıkları için bir sindemi veya sinerjik epidemi oluştururlar. Bu durum aynı zamanda, obezitenin birçok çevresel etkenden beslenmesinin ve bu nedenle de küresel çapta sağlık krizi haline gelmesinin bir sonucudur. Bu sorun, toplumun her kesiminin bu hastalıkla mücadeleye dahil olmasını gerektirmektedir. Biz de kampanyamızda, bu önemli konuda üzerimize düşeni yaparak, obezitenin bir hastalık olduğu konusunda farkındalık yaratmayı ve toplum sağlığına fayda sağlayacak çalışmalara imza atmayı hedefliyoruz.”

“Avrupa sıralamasında birinci sırada yer alıyoruz”

Novo Nordisk Türkiye Klinik, Medikal ve Ruhsatlandırma Kıdemli Direktörü Dr. Ömer Buğra Bahadır ise obeziteye ilişkin şunları söyledi: “Yapılan çalışmalar, bugün tüm dünyada yaklaşık 813 milyon yetişkinin obezite gerçeği ile yaşadığını gözler önüne serdi. Türkiye’deki tablo da ne yazık ki hiç iç açıcı değil. Türkiye’de her 3 yetişkinden 1’i obeziteli, 1’i ise fazla kilolu. Ve ne yazık ki yine bu verilere göre, Avrupa sıralamasında birinci sırada yer alıyoruz.  IPSOS’un 2023 yılında Türkiye’de gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre;

Fazla kilolu ve obeziteli kişilerde, obezitenin kronik bir hastalık olduğunun farkında olanların oranı sadece yüzde 57. Bunun yanında, fazla kilolu ve obeziteli olduğunun farkında olmayan ancak ‘Farkında olsaydım bir hekime başvururdum’ ifadesini kullananların oranı ise yüzde 26. Herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle doktora giden fazla kilolu ve obeziteli bireyler arasında, doktoruyla obezite hakkında konuşanların oranı da yüzde 52 olduğu görüldü.”

“Doğru bilgiye ulaşmak konusunda bir kaynak yaratmak istiyoruz”

Obezitenin sadece bir iradesizlik sorunundan kaynaklandığı gibi yanlış algıların yaygın olduğunu vurgulayan Bahadır, kampanyanın amacına ilişkin ise şunları söyledi: “Biz de bu kampanyamız kapsamında, doğru bilgiye ulaşmak konusunda bir kaynak yaratmak, obezite ile ilgili farkındalık düzeyini artırarak hekim desteği almalarının önemini vurgulamak amacıyla “Bu İş Sandığından Büyük” (www.buissandigindanbuyuk.com) internet sitesini kurduk. Obezite ile ilgili doğru bilgileri barındıran bir kütüphane olarak konumlandırmak istediğimiz bu internet sitesi; hekimler ile çekilmiş bilgilendirici videolar, güncel literatürler doğrultusunda hazırlanan makaleler, ilham verici içerikler ile sürekli zenginleşmeye devam edecek. Sağlıklı bir nesil yaratmak ve obeziteden kaynaklı sağlık yükünü hafifletmek için böyle kampanyaların ve bilgilendirici platformların önemli olduğunu düşünüyoruz.”

“Toplam sağlık hizmetleri maliyetinin yüzde 11’inden fazlasını kapsıyor”

Obezitenin bireylerin üzerinde yarattığı sağlık yüklerinin yanında ekonomik yükleri olduğunu da vurgulayan Novo Nordisk Türkiye Pazara Erişim ve Kurumsal İlişkiler Kıdemli Direktörü Esra Gökşen, “Obezite, birden çok faktörden etkilenen ve onlarca yan hastalığa ve komplikasyona neden olabilen komplike bir hastalıktır. Bu komplike hastalığın bireyin üzerinde yarattığı sağlık yüklerinin yanında ekonomik yükleri de bulunmaktadır. Obezite ve sebep olduğu yan hastalıkların tedavi maliyeti, ülkemizde toplam sağlık hizmetleri maliyetinin yüzde 11’inden fazlasını ve SGK harcamalarının %15 kadarını kapsıyor.” dedi.

“TİP 2 diyabet riski yüzde 41 azaldığı görüldü”

“Obezitenin kalp damar hastalıklarından solunum hastalıklarına kadar hayati riskler yaratan ciddi etkileri var. Bu da hastaların hayat kalitesini büyük oranda etkiliyor” açıklamasını yapan Gökşen, devamında şunları aktardı: “Fiziksel etkileri bakımından günlük işleri yapmakta zorlanma, bedensel yükün artması nedeniyle ağrı çekme gibi onlarca soruna sebep oluyor. Fiziksel etkilerin çok çeşitli olmasının bir sonucu olarak da hem tedavi sürecindeki maddi yük artıyor hem de çalışma hayatını sekteye uğratarak ekonomik özgürlüğün kısıtlanmasına neden olabiliyor. Bir yıl içinde sağlık nedenli gerçekleşen iş gücü kaybının 1/3’ü obezite ve ilişkili durumlar nedeniyle gerçekleşiyor. Oysaki kilo vererek bu risklerin ciddi oranda azaltılması mümkün. İngiltere’de yapılan bir çalışmaya göre, başlangıç kilosundan ortalama yüzde 13 oranında kilo kaybedilmesi durumunda Tip 2 diyabet riskinde yüzde 41, uyku apnesi riskinde yüzde 40, hipertansiyon riskinde yüzde 22, dislipidemi riskinde yüzde 19 ve astım riskinde yüzde 18 azalma sağlandığı görülmüştür.”

Obezite neden bir hastalık olarak görülmelidir?

Toplantıda önemli bilgiler paylaşan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sinem Kıyıcı, obezite konusunda bireysel ve toplumsal bilinçlenmenin önemine dikkat çekti. Obezitenin sadece dış görünüşü etkileyen, kozmetik bir problem olmadığı ve iradesizlik sonucu ortaya çıkmadığı bilgilerinin altını çizen Kıyıcı, “Görülme sıklığı, gelişiminde rol oynayan çoklu etkenler ve bireylerde sebep olduğu psikolojik ve fiziksel yük göz önüne alındığında, obezitenin aslında sanıldığından daha büyük bir sağlık sorunu olduğunu söyleyebilirim. Kronik bir hastalığın belirti ve bulgularına sahip olması, vücudun bazı fonksiyonlarının normal işleyişinde bozulmaya neden olarak birçok yandaş hastalığı tetiklemesi ve organ hasarına neden olması, obezitenin kronik bir hastalık olarak değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.” diye konuştu.

Obeziteyi tetikleyen faktörler neler?

Obeziteyi tetikleyebilen faktörlere ilişkin bilgi veren Kıyıcı, “Obezitenin ortaya çıkmasında; yaş, cinsiyet, aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsiz bir yaşam tarzı, hormonal ve metabolik faktörler, genetik faktörler, sigara ve alkol kullanımı, bazı ilaçlar, ekonomik ve sosyo-kültürel faktörler ve psikolojik problemler gibi etkenleri sayabilirim.” seklinde konuştu.

“Tedavide mutlaka hekim desteği alınmalı”

Bu karmaşık etkenlerin yanında sebep olduğu yan hastalıklar nedeniyle obezitenin önemli bir sağlık yükü oluşturduğunu da vurgulayan “Obezite; insülin direnci, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, kalp ve damar hastalıkları, kireçlenme gibi eklem hastalıkları, solunum ve sindirim sistemi hastalıkları, bazı kanser türleri, depresyon gibi pek çok sağlık sorununu tetikleyen ciddi bir hastalıktır. Bu nedenle de tedavi sürecinde mutlaka hekim desteği alınmasını gerektirir.” dedi.

“Her bireyin tedavi süreci farklıdır”

Obezite ile mücadelede en önemli anahtarın farkındalık olduğuna dikkat çeken Kıyıcı, “Obezitenin bir hastalık olduğu ve nasıl bir hastalık olduğu konularında bilinçli bir toplum yaratmak, sağlıklı nesiller oluşturmak için oldukça önemli.” ifadesini kullandı. Kıyıcı, devamında şunları kaydetti: “Birçok farklı etkenin tetiklemesiyle ortaya çıkan obezite, tabii ki her bireyde farklı bir durum yaratıyor. Bu noktada bireylerin hekimlerinin yönlendirmeleri ile hareket etmesi çok önemli. Çünkü her bireyin metabolizması, sahip olduğu genetik faktörler, maruz kaldığı çevresel etkenler, içinde bulunduğu psikolojik durum farklıdır. ‘Hastalık yoktur, hasta vardır’ bakış açısı burada da geçerliliğini koruyor.”