Afet dönemlerinde tedarik zinciri ve risk yönetimi Gaziantep’te konuşuldu

Gaziantep’te Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Visa ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı - UNDP iş birliğinde Türkiye’deki 30 bankanın desteğiyle hayata geçirilen; İşimi Yönetebiliyorum Projesi kapsamında düzenlenen, “Afet Dönemlerinde Tedarik Zinciri Yönetimi ve Güvenliği” konulu panel düzenlendi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Afet dönemlerinde tedarik zinciri ve risk yönetimi Gaziantep’te konuşuldu

TALİP ÖZTÜRK/GAZİANTEP

GÜNSİFED ev sahipliğinde Shimall Hotel&Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil yaptı. Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuncay Yıldırım, Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi ve Kadoil Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nergis Kadooğlu Çiftçi panelde Afet Dönemlerinde Tedarik Zinciri Yönetimi ve Güvenliği konularında değerlendirmelerde bulundu.

“Yumurtaların hepsini tek sepete koymayın”

GTO Başkanı Tuncay Yıldırım, tedarik zincirinin, iş dünyasının her alanında önemli bir rol oynadığını belirterek, “Ama çoğu zaman bu zincirin hiç kırılmayacağı yanılgısına da düşebiliyoruz. Küreselleşme kıtaları, ülkeleri, insanları ve tüm üretim ve tüketim faaliyetlerini birbirine yaklaştırdı. Ulaşım ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, taşımacılık süresini kısaltıp, taşınan ürün miktarını ve en nihayetinde üretimin küresel ölçekte organizasyonunu kolaylaştırdı. Bu kolaylaşmanın, bu yakınlaşmanın aslında bir o kadar da risk taşıdığını belki de dünya ilk olarak 2002-2003 SARS salgınında hissetti. Bu riski, yakın geçmişte yaşadığımız COVID-19 salgını sırasında da çok daha net bir şekilde tecrübe ettik. Pandeminin kısa bir zaman dilimi içerisinde hızlıca yayılarak farklı coğrafyaları etkisi altına alması, küresel üretim zincirlerinde arz ve talep yönlü şokları beraberinde getirdi. Tıkır tıkır işleyen zincirin bir anda dağıldığını gördük. Zincirin hiç dağılmayacağı yanılgısında olduğumuzdan önce bir panikledik. Yine, normal düzen ve işleyişi bozan sosyal, ekonomik, kültürel, fiziksel olumsuz sonuçları ile karşı karşıya kaldığımız bir başka durum da doğal afetler. Ne yazık ki; salgının, Rusya – Ukrayna savaşının, küresel ekonomideki yavaşlamanın tedarik zincirindeki olumsuz etkileri devam ederken 6 Şubat depremini yaşadık. Tedarik zinciri aksaklıkları yalnızca küresel üretim ağları ile birbirine bağlanan firmaları değil, aynı zamanda bu firmaların bağlı olduğu alt sektörleri ve bu sektörlerin yer aldığı ülkeleri de etkiliyor. Artık küçük büyük tüm işletmelerin risk yönetimini öğrenmesi gerek. Yatırım uzmanlarının ilk söylediği şey nedir? Yumurtaların hepsini tek sepete koymayın. Bir diğer önemli aksiyon da depolama ve dağıtım merkezlerinin deprem, sel veya yangın gibi afetlere dayanıklı olmasıdır. Veri güvenliği de bir başka dikkat etmemiz gereken husus. Verilerimizi siber saldırılar veya bilgi sızıntılarına karşı koruyacak önlemler almalıyız. Her şeyden önce odağımız günü kurtarmak değil, tedarikçi risklerini ve arz kesintilerini azaltabilmek için sürdürülebilirlik olmalı. Tedarik zinciri yönetimini doğru yaptığımızda riskleri fırsata çevirme olasılığınız da olur. COVID-19’da Türkiye böyle bir fırsat yakaladı. Risk yönetimi konusunda daha hazırlıklı olsaydık şu an dünya tedarik zincirinin çok daha güçlü bir halkası olabilirdik.

“Lojistik Bakanlığı kurulmalı”

GSO Başkanı Adnan Ünverdi de Bölgede acı bir deprem yaşadıklarını ifade etti. Ünverdi, pandemiyle birlikte bozulan tedarik zinciri ve deprem sonrası İskenderun Limanı’ndaki yangın sonrası bölge sanayicisinin yaşadığı aksamalara dikkat çekti. Lojistik konusunun artık başlı başına ayrı yürütülmesi gereken bir konu haline geldiğini dile getiren Ünverdi, “Daha önce de bu yönde açıklamalarımız oldu. Ülkemizde ‘Lojistik Bakanlığı’ kurulması gerektiğine inanıyoruz. Pandemi ve deprem sonrası konunun önemini bir kere daha görmüş olduk. Ülkemizin 6. büyük ihracatçı kenti konumunda olan Gaziantep ve bölge illerimizin ihracatçıları Mersin Limanı’ndaki yoğunluk sebebiyle dış ticarette büyük sorunlar yaşıyor” diye konuştu. Ünverdi, bu doğrultuda bölge için kritik öneme sahip olan Hassa-Dörtyol Tünel Projesinin hızlandırılarak bölge üreticilerinin İskenderun Limanı’na ulaşımının karayolu ve demiryolu ile sağlanması hususunda çalışmalara hız verilmesini beklediklerini kaydetti.

Kadooil Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nergiz Kadooğlu Çifçi ise son yıllardaki hızlı değişimle birlikte ekonominin kurallarının yeniden yazıldığı süreci ve Kadooil'in tedarik zinciri yönetimini anlattı. Son bir kaç yılı, "Doğru bildiklerimizi unuttuğumuz, hayatı ve ekonomiyi yeniden yazmaya başladığımız bir dönem olarak" tanımlayan Çiftçi, Davos’da bu yeni dönemin “Great Reset” yani "Büyük sıfırlama" olarak tanımlandığını söyledi. Nergiz Kadooğlu Çifçi, "Bence bu kavram bize yön göstermeye başladı bile. Siyaset, ekonomi, ticaret, iklim krizi, doğal afetler, sağlık, lojistik, tüketici alışkanlıkları farklılaşıyor. Teknolojideki gelişmeleri de düşündüğümüzde, bu değişimleri öngörebilmek ve yönetebilmek öncelikli hale geliyor hayatımızda" dedi.

“Dengesizliklerine cevap verecek kadar dikkatli bir şekilde yapılanıyoruz”

Türkiye'nin en büyük 8 akaryakıt dağıtım şirketinden birisi olan Kadooil'in, tedarik zincirinin yönetimini anlatan Çifçi, tedarik zincirinin etkin yönetimi ile büyük bir operasyonel başarı sağlandığını ifade etti. Çifçi, tedarik zinciri yönetimindeki değişimleri şu sözlerle anlattı: “Son yıllarda arz talep dengesinin bozulması; emtia fiyatlarında ve lojistik maliyetlerinde büyük dalgalanmalara ve maliyet enflasyonuna yol açtı. Bu değişim öncesi hepimiz, maliyetleri de göz önünde bulundurarak 'Just in Time' ile çalışıyorduk. Yani az stok ve gelişmiş lojistik kabiliyetleriyle siparişler zamanında karşılanabiliyordu. Fakat krizler sonrası hammaddeye zamanında erişim zorlaşıp, tedarik sorunlu hale gelebiliyor. Bu yüzden de bazen daha ihtiyatlı bir üretim ve tedarik modeli olan 'Just in Case'e geçiş yapabiliyoruz. Yani satın almayı güçlendirip, stoklarımızda daha fazla ürün tutma politikası. Mersin’deki 145 bin metreküp kapasiteli akaryakıt terminalimiz yakıt tedarikimiz için en önemli varlığımız. Ancak, bununla yetinmeyip, dünyada ve bölgemizde yaşanabilecek olası arz/talep dengesizliklerine cevap verecek kadar dikkatli bir şekilde yapılanıyoruz. İşimizin sürdürülebilir olması için ürün tedariğini en uygun maliyetlerle, zamanında yapmamız şart. Tabi en önemli hususlardan birisi, tüm faaliyetlerimizi sağlık, emniyet ve çevre kurallarına uygun bir şekilde yürütüyor olmamız.”