Kızılay, ambalajlı suya büyük oyuncu olarak girecek

Kızılay içecek grubunu önümüzdeki ay halka arz edeceklerini belirten Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, ambalajlı su sektöründe önemli bir oyuncu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kınık ayrıca büyük ölçüde ithal edilen iki stratejik ürünü de üretmeye başlayacaklarını açıkladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kızılay, ambalajlı suya büyük oyuncu olarak girecek

MARUF BUZCUGİL - HÜSEYİN GÖKÇE / ANKARA

Gerek ulaştığı insan sayısı gerekse yatırımlarıyla insani yardım alanında dünyanın önde gelen kuruluşlarından birisi olan Kızılay, yeni yatırımlarla bu yapısını güçlendirmeye hazırlanıyor. Malatya’daki prefabrik yapı fabrikasındaki üretimine yönelik bu yıl için 1 milyar dolarlık ihracat kontratı yapan Kızılay’da içecek grubu önümüzdeki ay halka açılacak. İçecek alanında Afyon ve Erzincan’da ürettiği maden suyu ile ön planda olan Kızılay, yılın ilk çeyreği tamamlanmadan ambalajlı su sektöründe de önemli bir oyuncu olarak yerini alacak. Ankara Sohbetlerine konuk olan Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, büyük ölçüde ithal edilen ve stratejik özelliğe sahip iki kritik ürünü de Türkiye’de üretmeye başlayacaklarını söyledi. Kınık, ithalata yıllık 30 milyon Euro harcanan kan torbasını artık burada üreteceklerini, yetişkin ve bebeklerin beslenmesinde kullanılan tedavi edici mama üretimine de başlayacaklarını bildirdi.

“Halka arz Şubat’ta realize olacak”

-Daha önce kamuoyuna duyurulan Kızılay İçeceğin halka arzıyla ilgili süreçte hangi aşamadasınız?

Kızılay’ın gelir getirici iştiraklerinin amiral gemisi olan Kızılay İçecek A.Ş’nin halka arz sürecinin Şubat ayı içinde realize olmasını bekliyoruz. Gerekli başvuruları yaptık, şimdi birtakım küçük eksiklikleri tamamlıyoruz.  Hisselerimizin yaklaşık yüzde 15’ine karşılık gelen 9 milyon pay halka arz edilecek. Bunun 7 milyonu sermaye artışı şeklinde şirkete, 2 milyon pay da ortak satışı olarak Cemiyetin Kızılay Yatırım şirketine dönecek.

-Halka arz gelirini nasıl değerlendireceksiniz?

Halka arzla beraber gelecek nakit girişiyle, içecek grubumuzu büyütmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla daha önce de ifade ettiğimiz gibi milletin olan millete sunuluyor. Buradan elde ettiğimiz bütün gelirler yine insanlığın ihtiyaçları için kullanılıyor. Özellikle halka arz edilen şirketlerin SPK denetiminde şeffaflığı, daha profesyonel yönetildiği, daha kıymet kazandığı, uluslararası işlerinde önlerinin daha açık olduğunu gözlemliyoruz.

-Mevcut üretim tesislerinin geliştirilmesi yanı sıra yeni alanlarda da üretim olacak galiba?

Evet,  bu yıl doğal kaynak suyu üretimine başlıyoruz. Kızılay-Ilgaz fabrikamızın temelleri atılıyor. Kızılay Su olarak kendi fabrikamızı planladık. Ayrıca halen piyasadaki bazı büyük su tesislerini de bünyemize katıyoruz. Dolayısıyla süreçler tamamlanır tamamlanmaz kendi kapasitemizle ve private label denilen, kalitesini kendi yönettiğimiz yerlerde kendi markamızla ilk çeyrek sonunda piyasaya Kızılay Su çıkacak. Pet, cam, damacana formatında piyasada olacak.

“Kızılay İçeceği Kızılay Gıda ve İçeceğe dönüştürüyoruz”

Su alanında; kalite itibarıyla, kapasite, lokasyon itibarıyla bize değer katacak firmaları alacağız. Portföy Yönetim Şirketimiz bünyesinde bir Kızılay Su Fonu var Girişim Sermayesi Yatırım Fonu. Bu fona çok itibarlı finans kuruluşları yatırımcı oldular. Dolayısıyla burada Kızılay İçecek Grubu, Gıda ve İçecek Grubuna dönüştürüyoruz. Altında birden fazla şirketin olduğu yapıya dönüşüyor. Şu anda 3 şirket var. Birisi Doruk Ilgaz Su, Kızılay İçecek A.Ş ve Kızılay Su Gıda Satış Pazarlama şirketi piyasada yeni bir oyuncu olarak yerini alacak.

“Yetişkin ve bebekler için tedavi edici mama üretimi”

Şu anda görüşmelerini tamamladığımız, el sıkıştığımız Adana’da yeni yapılmış ama henüz devreye alınamamış büyük bir farikayı da Kızılay bünyesine katıyoruz. Daha çok meyve suyu, pastörize ve aseptik dolum bulunan katkısız, koruyucusuz sağlıklı ürünler gamında büyük bir üretim kapasitesi olan fabrikayı bünyemize katıyoruz. Bu önümüzdeki aylarda faaliyete geçecek olan bir tesis olacak. Burada aynı zamanda özellikle paranteral beslenme dediğimiz yatalak hastaların veya bebeklerin terapötik gıda üretimini yapacağız. Bu alanda yani oral beslenme noktasında ciddi dışa bağımlılık söz konusuydu. Bunu gidereceğiz.

Ayrıca fonksiyonel içecekler dediğimiz, minerallerin, vitaminlerin bulunduğu, ihtiyaca göre sporcular, kalp hastaları vb. için özel fonksiyonel sağlıklı içecek üretimi yapmayı da planlıyoruz.

“İthalata 30 milyon Euro ödenen kan torbasını artık biz üreteceğiz”

Kan torbası yatırım sürecimiz büyük oranda nihayete geldi. Burada 900 milyon liralık bir yatırım yapıyoruz. Makinelerimiz sipariş edildi, Ar-Ge süreçlerimiz planlandı. Yıllık yaklaşık 30 milyon Euro tutarında ithal ettiğimiz kan torbaları artık Türkiye’de üretilecek ve ihracat da yapacağız. Tam bir ithal ikame aynı zamanda ihracat fırsatları da olan bir ürün olacak.

Ayrıca çok stratejik olan bir ürünün yerli ve millileşmesi sağlanacak. Bu sene fabrikamız inşasına başlayacak ve 18 ay içinde test üretimlerine başlayacağız. Özellikle Avrupa’da birtakım kalite belgeleri alması, klinik araştırmalar yapılması gerekiyor. Bu süreç zaten başladı. Kızılay Biyomedikal şirketimiz kuruldu.

Bunlar stratejik ürünler ve COVID’de stratejik ürünlerde tedarik sıkıntısı çekildi. Yani bunu parayla bulamayan ülkeler de oldu. Biz hem yerlileştiriyoruz hem de millileştiriyoruz.

“Kızılay Sağlık Grubu 500 milyon liralık yatırım yapacak”

-Mevcut tesislerinize yapacağınız yatırımlardan da bahseder misiniz?

Malatya’da Kızılay Sistem Yapı ve Kızılay Çadır Tekstil Fabrikasının 200 milyon liralık ilave yatırımı olacak. Kızılay İçecek Erzincan fabrikasına 250 milyon liralık yeni hat kurulumu ve bina yatırımı yapacağız. Bunlar hep halka arzdan gelecek paralarla yapılacak.

Kızılay Bakım, yaşlı bakımevleri rezidanslarımızın olduğu bir birimimiz var. Burada yaklaşık 100 milyon liralık yatırım olacak. Yanı sıra yaklaşık 500 milyon liralık sağlık grubu yatırımı olacak. Yeni hastanelerin açılması ve Bursa ve Ataköy’de iki hastane katılacak. Hastane sayımız 8’e çıkacak.

“Prefabrik ihracatı çok iyi gidiyor, ciro 1 milyar liraya çıkacak”

-Malatya’daki fabrikada üretilen prefabrik yapılara yönelik talep nasıl? İhracatta hangi noktadasınız?

Şu anda Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşlar; Dünya Göç Örgütü, ABD’li büyük bir insani yardım kuruluşu, Qatar Foundation gibi kuruluşlarla ciddi kontratlar yaptık. Kamu ihalelerine girip işler aldık.

Milli Eğitim Bakanlığımıza 35 anaokulu yapıp teslim ettik. Milli Savunma Bakanlığımıza Güneydoğu’da çok büyük askeri karargah ve tesisler yaptık. Gabar Dağı’nda karargahlara destek olmak üzere projeler yaptık. Petrol bulunmasıyla birlikte yapılar büyütülüyor.

Karadeniz Filyos doğalgaz çıkarılan bölgede, antrepodaki bütün şantiyeleri Malatya fabrikamızda ürettik. Şu anda Adana ve Gaziantep’teki büyük şehir hastanelerinin şantiye binalarını yapıyoruz. Yani Kızılay Sistem Yapı sektöre girip oturdu. Yaklaşık 500 milyon liralık bir kontratımız oldu geçen sene. Bu sene ise bunu 1 milyar liraya çıkaracağız.

“İhaleyi kazanırsak Almanya’da mülteci kampı inşa edeceğiz”

Almanya’da geçen hafta bir ihaleye girdik. Alabilirsek orada bir mülteci kampı yapılmasıyla ilgili proje üstleneceğiz. İngiltere, Macaristan, Katar’a ihracatlar yaptık. Burada halen çok büyüme kapasitesi var.

Konfeksiyonda da personel üniforması noktasında ciddi bir başarı yakaladık. Kamu ihalelerini alarak yapıyoruz. 2022 yılında Kızılay Çadır ve Tekstil olarak, AFAD’ın çok büyük iki ihalesini aldık. Toplam 60 bin çadır üretiyoruz.

“İhalelerde bize ayrımcılık yapılmıyor, eşit koşullarda yarışıyoruz”

-Sizin faaliyetine yönelik özel sektörden ‘haksız rekabet’ şikayeti geliyor mu?

Biz ihaleye girdiğimizde fiyat açısından herhangi bir imtiyazımız yok, herkesle aynı şartla giriyoruz, piyasa şartında fiyat veriyoruz. Kazanırsak işi üstleniyoruz. Bazı ihalelerde yerli üreticiye yüzde 15 fiyat avantajı sağlama veya fiyat dışı unsur belirleyerek kapasite koruma gibi hakkı var ama bunlardan da yararlanmadık şimdiye kadar. Bizim kapasite ve tecrübe avantajımız var. Örneğin, hayatında çadır dikmemiş bir firma ihale aldı nasıl olsa birisine diktiririm diye. Biz iplikten alıyoruz, dokutuyoruz, kumaş haline getiriyoruz, buraları yöneterek fiyat avantajı sağlıyoruz. Oysa burada maliyetler saatlik değişiyor. Bizim 100 yıllık tecrübemiz var bu alanda. Çadır tekstilde AFAD son iki ihalesi dışında tamamen ihracata dayalı üretim yapıyoruz. Çin ile Pakistan ile rekabet ediyoruz. Piyasada gücümüzü oturttuk.

“Kızılay Kart dünya insanı yardım sektöründe oyunu değiştirdi”

-Mülteciler için AB fonlarının kullanımında ne durumdasınız?

AB’nin açtığı birtakım ihalelere giriyoruz. Oralarda da dosya gücümüzle, rekabet gücümüzle ihaleleri alıyoruz. Şu ana kadar kontrata bağlanmış olan 2,5 milyar Euro tutarında kaynak kullanımı yaptık. Önümüzdeki dönem için sözleşmiş olduğumuz nakit temelli destek 780 milyon Euro var. Bunun dışında mesela ILO, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü, BM’nin kuruluşları gibi farklı kuruluşlardan AB dışı 700 milyon Euro kaynak almışız göç meselesiyle ilgili.

Türkiye içinde mültecilere yönelik, kırılgan düzensiz göçmenlere yönelik yaptığımız faaliyetlerin tamamını dışardan aldığımız fon sayesinde yapabildik.

Kızılay Kart, nakit temelli destek programımız. Dünyanın en geniş nakit destek programı. Öğrenci burslarımızı da bunun üzerinden veriyoruz. 2,1 milyon düzenli destek alan kişi var.

Bunun sosyal etkisini ölçtük, ekonomiye etkisini ölçtük. Geleneksel yardımın ötesinde sosyal etkisi var. İnsan onuruna yakışan, yerel ekonomiyi canlandıran, maliyet etkinliği, izlenebilirliği, hesap verebilirliği yüksek olan bir yardım modeli. Kızılay Kart’ın başarısı, dünya insani yardım sektöründeki oyunu değiştirdi.

Şu an büyük oranda insani yardım sektörü nakit temelli yardım sistemine döndü. Biz 2013 yılında ilk Kızılay Kartı kullanmaya başlamıştık kısıtlı olarak. Dünya Gıda Programı ile birlikte uyguladık. Sonra toplumla birlikte göçmenler yaşamaya başlayınca önce anlaşmalı marketle alışveriş yaptılar. Sonra market şartını kaldırdık, artık yardım kolisi de vermiyoruz. Bunu kendi vatandaşımız için de uyguluyoruz. Göçmenler açısından bu kadar yaygın uygulayan bir ülke yok. Bu dünyaya da bir model haline geldi.

Kızılay stratejik 3 yatırımı devreye alıyor

1- Su pazarına güçlü oyuncu olarak giriyor

2- Yetişkin ve bebekler için tedavi edici mama üretimi başlıyor

3- Kan torbasında ithalata son verip üretim ve ihracat yapacak

HASTANE YATIRIMLARIMIZ PAZARDA DENGEYİ SAĞLIYOR

-Elinizdeki hastaneleri devrettikten sonra tekrar bu alana niye yatırım yapıyorsunuz?

Bünyemizde 55 tıp merkezi vardı, Sağlık Bakanlığı’na devrettik. Fakat şehir hastanelerinden sonra, şehir içinde butik hastane ihtiyacı oluştu. Buralarda da özel hastaneler var. Vatandaş, fiyat noktasında alternatifsiz kaldı. Devlet hastaneleri şehir dışında kalınca özel hastanelerin fiyatı da yüksek geldi. Biz arada dengeleyici bir unsur olarak pazara giriyoruz. Güvenilir marka, sürdürülebilir fiyat var. Elde edeceğimiz gelirle Kızılay faaliyetine destek alıyoruz, bir taraftan da pazarda dengeleyici noktaya gidiyoruz.

GÖÇ DENEYİMİMİZİ UKRAYNA’YA AKTARIYORUZ

-Ukrayna’da da özel çalışmalar yürütüyorsunuz galiba?

Ukrayna’da sabit delegasyonumuz var, Ukrayna Kızılhaçına ve uluslararası insani yardım aktörlerine destek veriyoruz. Nakit temelli destek modelini Ukrayna’da uygulamak üzere program tasarladılar, şu an eğitimleri veriliyor.

Hem Ukrayna içinde hem de Ukrayna’dan Avrupa’ya göç edenlere yönelik nakit temelli destek programlarını, Macaristan, Polonya, İtalya gibi ülkelere gitmiş olanlara destek veriyoruz.

Kızılay Lojistik firmamız Ukrayna’nın içindeki ayni olan gıda kolileri, hijyen kolilerini tedarik ediyor ve teslimatını yapıyor. Bu da büyük bir operasyon. Şimdiye kadar 80 bin civarında teslimat yaptı. Kızılay Sistem Yapı barınma merkezleri kuruyor. Çok boyutlu desteklerimiz devam ediyor. Parçalanmış ailelerin birleştirilmesine de destek oluyoruz, çünkü bizde büyük bir göç deneyimi var, onu aktarıyoruz.