Bandırma, 2. yüzyıla ekonomisi ile damga vuracak

Bandırma Sanayici ve İş İnsanları Derneği ile EKONOMİ gazetesinin işbirliğiyle düzenlenen ‘1. Ekonomi Zirvesi'nde kentin dünü, bugünü ve yarını değerlendirildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Bandırma, 2. yüzyıla ekonomisi ile damga vuracak

Her geçen yıl üreten ve güçlenen sanayisinden, tarım, gıda ve hayvancılığına kadar pek çok alanda ekonomik büyümesi hızla devam eden Bandırma, lojistik avantajları ve yatırım cazibesi ile son yıllarda yatırımcıların gözde merkezlerinden biri haline geldi. Hızlı büyüme ivmesi yakalayan Bandırma’nın gelecek yüzyılda ülke ekonomisinin üst sıralarında yer alması bekleniyor.

Bandırma Sanayici ve İş İnsanları Derneği (BANSİAD) ile EKONOMİ gazetesi işbirliğiyle düzenlenen ‘Yeni Yılda Ekonomik Göstergeler ve Sürdürülebilirlik’ konulu 1. Ekonomi Zirvesi, Bandırma Ticaret Odası Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın yaptığı zirvede; BANSİAD ve Bandırma Ticaret Odası Meclis Başkanı Funda Dedeoğlu, EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve EKONOMİ Gazetesi yazarı Bader Aslan panelist olarak yer aldı. Ekonomi Zirvesi’nde Bandırma’nın dünü, bugünü ve yarınları değerlendirildi.

“BANDIRMA, BAŞARILARINI 2’NCİ YÜZYILA TAŞIYOR”

Bandırma’nın, gelecek yüz yılda Türkiye’nin aydınlık yüzü olmaya devam edeceğini belirten Bandırma Sanayici ve İş İnsanları Derneği (BANSİAD) Başkanı Funda Dedeoğlu; “Bandırma, Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında sağladığı ekonomik ve kültürel başarıları, ikinci yüzyıla taşıyarak, ülkemizin aydınlık yüzü olmaya devam ediyor. Artarak büyüyen ekonomisi ile her geçen yıl üreten ve güçlenen sanayisinden, tarım, gıda ve hayvancılığına kadar pek çok alanda hızla büyümeye devam ediyor. Lojistik avantajları ile de göz önünde olan Bandırma’nın gelecek yüzyılda hızla büyüyeceği kanaatindeyim. Cumhuriyet’in ilk kuruluşunda emek yoğundu, ikinci bölümünde kalite fiyat rekabeti vardı, şimdi üçüncü bölümde artık teknoloji yoğun hale geldi. Bundan sonraki süreçte bilgi ile rekabet edilecektir. Dünyayla rekabette öne geçmek için artık ihracatçıların gündeminde yüksek teknoloji, verimlilik ve yeşil mutabakat yer almalıdır. Böylelikle Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında ihracatta yeni rekorlar kaçınılmaz olacaktır” dedi.

“İHRACAT YAPMAYAN ŞEHİR OLMAMASI, 100. YILA YAKIŞAN BİR BAŞARI”

Öte yandan Türk iş dünyasının dünyayı pazar görebilme cesareti ile büyük başarı hikayeleri edindiğine değinen Funda Dedeoğlu; “Türk İş dünyası olarak, tüm dünyayı pazar görebilme cesaretimizle tarih boyunca başarı hikayeleri yazdık. Cumhuriyet’in ilk yıllarında başlayan Türkiye’nin dış ticaret serüveninde ihracatın büyük kısmını tarım ürünleri oluşturuyordu. 1950’li yıllara kadar devam eden bu durum 1980 yılından sonra ihracatın ivme kazanmasıyla birlikte tarımın sektördeki egemenliği azaldı, sanayi ihracatının payı arttı. 1980’li yıllarda çok az ülkeye dış ticaret yapılırken günümüzde ise ihracatçılarımız, Türk bayrağını birçok ülkede dalgalandırıyor. Türkiye’nin dünyanın her yerine ihracat yapmış olması ve ihracat yapmayan hiçbir şehrin olmaması ülkemiz adına 100’üncü yılına yakışır bir başarıdır. Ancak ihracatçılar, bugünlere gelene kadar birçok problemle başa çıkmak zorunda kaldılar. Sonuç olarak ihracat yapan sektörler de zamanla hem değişti hem de gelişti” dedi.

“CUMHURİYET’İN DEĞERLERİNİ GELECEK NESİLLERE AKTARMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

“Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde istiklalini kazanmak için; kadın-erkek, genç-yaşlı, verdiğimiz destansı mücadelelerin sonunda büyük bir zafere ulaştığı Kurtuluş Savaşımızı yeni, güçlü bir Devletle ve Cumhuriyet yönetimi ile taçlandırışının 100. Yıldönümünü büyük bir coşku ve mutlulukla kutlamanın heyecanını yaşıyoruz” diyen Başkan Funda Dedeoğlu; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, söylediği “Siyasi, askeri zaferlerle ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz, az zamanda kaybedilir” sözünden hareketle kurtuluş zaferimizde olduğu gibi kadın erkek demeden iş dünyası olarak gelişmeye ve ülkemize artı değer katmaya var gücümüzle çalışıyoruz. Cumhuriyet, Türk Milletinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiği emsalsiz kahramanlık mücadelesinin, eşsiz vatan sevgisinin, vazgeçilmez bağımsızlık iradesinin ifadesi olan en güzel eseridir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümünü kutlarken, 100 yıl önce hangi koşullarda Cumhuriyetimize sahip olduğumuzu hiçbir zaman unutmamamız lazım. İş dünyası temsilcileri olarak bizler Cumhuriyet’in değerlerini gelecek nesillere aktarmak için üzerimize düşen sorumlulukları gerçekleştirme gayreti içinde, yeni bir anlayışla geleceğimizi inşa etmek amacıyla, Ata’mızın ‘Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz’ sözünden aldığımız güç ve ilhamla çalışıyoruz. Cumhuriyetimizin ilanının 100. yıl dönümünü kutlamanın gururunu ve mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz. BANSİAD olarak, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirlerini, ideallerini, kurduğu cumhuriyeti yaşatmanın, geliştirmenin ve yeni kuşaklara aktarmanın asli görevlerimizden olduğuna inanıyorum” dedi.

“YIL SONUNDA DOLAR 40-41 LİRA SEVİYESİNE ÇIKABİLİR”

2024 yılında faiz politikalarının getirileri ile hem yurt dışında hem yurt içinde düşük taleple karşı karşıya olduğumuzu belirten Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ; “Bu yıl önümüzdeki süreçte; yurt içi ve yurt dışı düşük talep, vergiler ve asgari ücret dahil artan maliyetler, döviz kurları ile ilgili konular gündemimizde olacak. Türkiye 350 dolarlık asgari ücretler bitti. Türk parası ucuz kalmış durumda. Döviz kurlarının oranları 2021’in 31 Aralık tarihinden baz alınırsa şu anki seviye 36 ila 37 lira civarında oluyor. Kurların bir düzeltmeye ihtiyacı var gibi görülüyor. Son dönemde birbirini besleyen iki uygulamaya geçildi. Eylül başından bu yana aylık enflasyonun bir tık altında bir kur artışına müsaade ediliyor. Buna isterseniz sabit artışlı kur rejimi, isterseniz de dalgalı kontrollü kur rejimi deyin sonuç olarak tamamen bir serbest kur rejimi olmadığı çok belli. Kurlara çok müdahale yok. Diğer taraftan rezervler güçleniyor. En son toplam rezervlerimiz altın dahil 142 milyar dolara çıktı. Swapı kenarda bıraksanız dahi orada da bir gelişme var.

Swap dahil rezervler eksi 60’taydı. Şimdi eksi 40’lara kadar geriledi. Orada da 20 milyar dolarlık bir toparlanma görülüyor. Dışarıdan kısmi bir para geliyor. Merkez Bankası, bankalara TL verip döviz alarak değiş-tokuş yapıyor. Bankalarda daha önce yüzde 90 olan değiş-tokuş oranı şimdilerde yüzde 140’lara çıktı. Merkez Bankası şu anda bankalarımızı döviz getirmeye ve döviz borçlandırmaya yönlendiriyor ve buradan herkes kârlı çıkıyor. Bundan dolayı da belli bir kontrolde gideceğini düşünüyorum. Dövizde belki bir düzeltme olacak ama o düzeltmenin dalga boyu kısa kalacak gibi görünüyor. Yıl sonuna kadar doların 40-41 lirada olma ihtimali yüksek görünüyor. Enflasyon da yüzde 40’ın altında kalacak gibi görünüyor. Enflasyon önce çıkacak sonrasında düşüşe geçmiş olacak. Düşüş ile birlikte muhtemelen faizlerde de aşağıya doğru eğilim başlayacak” dedi.

“2024, DIŞ TİCARET VE TURİZMDE OLUMLU GELİŞMELERE SAHNE OLACAK’

Yeni yıldaki ekonomik göstergeler ve mevcut duruma ilişkin görüşlerini açıklayan EKONOMİ Gazetesi Yazarı Bader Arslan; “Bugün hem Türkiye hem dünya ekonomisinin içinde bulunduğu ekonomik şartların genel çerçevesi biliyorsunuz covid 19 döneminde yaşanan gelişmeler tarafından şekillendi. Covid 19 başladığında, daha önce böyle bir şey yaşanmadığı için hem Türkiye’de hem dünyada iş, reel sektör, finans ve taşımacılık gibi pek çok sektörde daha önce yaşanmamış kriz yaşandı. Sonuç olarak bizim gördüğümüz, ülkelerin hemen hemen birçoğunda faiz oranlarında çok ciddi bir indirim dönemine girildiği. Bizim ve bütün dünya için önemli olan ana faiz Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) uyguladığı faiz oranıdır. Bütün dünya ekonomisi Fed’in faiz oranları tarafından olumlu ya da olumsuz etkilenir. Fed’in faiz indirmesi Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerin lehine, faiz artırması ise aleyhimize işleyen bir durumdur. Pandemi döneminde hem Fed hem Avrupa Merkez Bankası hem de diğer ülke merkez bankaları keskin bir şekilde faiz indirdiler. Bu da ekonomik aktivitenin normalde gerileceği noktadan daha az gerilemesine ve daha hızlı toparlanmasına sebep olurken yüksek enfl asyonu getirdi. Yüksek enflasyonla mücadele etmek için de dünya çapında 2022 yılının başından itibaren gelişmiş ülke merkez bankaları tekrar faiz artırmaya başladı” bilgisini verdi.

Türkiye’nin dünyadan bu noktada ayrıştığının Altını Çizen Arslan, “2021’in eylül ayında bizim merkez bankamız faiz indirmeye başladı. Bizimle birlikte dünyadaki faiz oranları yukarı yönde seyretti. Euro Bölgesi bizi Amerika bölgesi ile aynı mantıktan etkilemiyor. Euro Bölgesi’ndeki faiz oranı Avrupa’daki bölgelerin toparlanma, büyüme ve ithalat performansını etkilemesi sebebiyle önemliydi. Avrupa tarafında artan faiz Türkiye için ihracat ve turizm gelirlerimiz açısından olumsuz bir gelişme. 2022’nin ortalarından itibaren faiz indirimleri Amerika ve Euro bölgesinde faiz indirimleri başladı. Sonuç olarak gelinen noktada Amerika’da yüzde 9’un üzerine çıkan enflasyon yüzde 3,1’e, Euro bölgesinde yüzde 10’un üzerine çıkan enflasyon yüzde 2,4’e inmiş durumda. Türkiye’de son 40- 50 yılda yaşamadığımız kadar düşük faiz oranları gördük ve bunun önümüzdeki aylarda da düşmeye devam edeceğini göreceğiz. Faiz oranlarının Amerika ve Euro Bölgesi’nde indiriliyor olması Türkiye için olumlu bir işaret. 2024, Türkiye için dış ticaret ve turizm sektörleri açısından olumlu bir yıl olacak. Yurt içi ve yurt dışı beklenmeyen bir kriz gerçekleşmez ise 2024 yılı 2023 yılına oranla ihracatta ve turizm sektörlerinde daha iyi bir yıl olacak. Kademeli olarak gerçekleşecek bu gelişmeyi yavaş hissedeceğiz. Yılın ikinci yarısında ihracatımızın ivmelendiğini ve yeni rekorları göreceğiz” açıklamasını yaptı.

"YAPILAN YATIRIMLAR GELİŞEN SANAYİMİZE DEĞER KATTI"

Bandırma’nın daha ileriye taşınması için yüksek teknoloji, verim ve Yeşil Mutabakat’ın şart olduğunu belirten Funda Dedeoğlu, şunları söyledi: “Bandırma, Erdek, Manyas ve Adalar olarak değerlendiriyoruz. Sanayimiz çok güçlü ve önde gelen sanayi kuruluşlarına sahibiz. Tarım topraklarına çok fazla sahibiz. İlçemizde özellikle beyaz et sektöründe firmalarımız bulunuyor. Buna paralel yumurtacılık da gelişmiş durumda. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yanı sıra su ürünleri sektörümüz de önemli bir yere sahip. Bandırma, ülkemize ciddi katma değer sağlıyor ve önde gelen firmalara ev sahipliği yapmakta. Tarım ve hayvancılığın gelişmesi ile birlikte sanayimiz buna uyum sağlıyor. Bölgemizde gıda tarım makinaları, hayvan yemi sektörü ve mermer sektörü de ön planda. Bandırma, konum olarak çok önemli bir noktada. Otoyollar ile limanımız, Çanakkale’ye, İstanbul’a ve İzmir’e yaklaştı. Bunun yanı sıra yapılmış olan 1915 Çanakkale Köprüsü bizi Balkanlara ve oradan da Avrupa’ya mesafemizi kısalttı. Bu detaylar gelişmekte olan sanayimize değer kattı. Bölgemizdeki yatırımcı firmaların gayretleri ile bölgemize önemli sanayi kuruluşları yer alıyor. İstanbul Sanayi Odası’nın yapmış olduğu en büyük sanayi kuruluşları sıralamasında ve Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından yapılan araştırmaya göre ihracatın ön sıralarında Bandırma fi rmalarının yer aldığını ve önde olduğunu görüyoruz. Bölgemizin avantajları ve fi rmalarımızın başarıları var. Fakat bazı beklentilerimize de cevap bulmasını beklemediğimiz projeler var. En önemli örneklerimizden biri kara yolumuz var fakat otobana bağlantı için transit bir geçiş noktamız yok. Neticede bölgemizde kurulan ve kuruluş aşamasında olan birçok organize sanayi olduğunu biliyoruz. Bunların birçoğu da Bandırma ve yakın ilçelerde kurulu. Bandırma’da sanayicilerimiz ve iş insanlarımız kadın istihdamına önem veriyor. Hatta çok yakın bir zamanda Bandırma Ticaret Odamızda tır şoförü eğitimleri verildi. Odamız önderliğinde verilen eğitimler sonrasında da istihdam garanti edilmekte. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girdik. Birlikte inşa edeceğiz ama biz olarak inşa ederken, eşitlik ilkesiyle kadın erkek ayrımı yapmadan inşa edeceğiz. İş dünyasından yerel yönetimlerimize ve tüm yönetim koltuklarında oturan kadınlarımızı ayrıştırmadan istihdamına önem vererek aynı zamanda temsil ettiklerine de yol açarak aydınlık geleceğe daha çabuk ulaşacağımıza inanıyorum.”

Ekonomi