Barınma ve işsizlik öncelikli çözüm bekliyor

6 Şubat raporu: EKONOMİ gazetesi bölge temsilcileri, yerinde gözlemledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Barınma ve işsizlik öncelikli çözüm bekliyor

Türkiye, geçtiğimiz yıl bugün, iki büyük depremi birkaç saat ara ile yaşadı. Kahramanmaraş merkezli depremler, kapsam bakımından dünyanın en büyükleri olarak tarihteki yerini aldı. Türkiye yüzölçümünün yüzde 15’ini oluşturan 11 ilimizde büyük acılara sebebiyet veren her iki deprem, 15 milyon insanı direk etkisi altına aldı. EKONOMİ gazetesi olarak 6 Şubat depremlerini, ilk saatlerinden itibaren çok yakından takip ettik. Deprem kentlerine sıklıkla gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerimizin yanı sıra 11 ilimizde görevli bölge temsilcilerimiz vasıtasıyla yaşanan gelişmeleri okurlarımızla paylaştık. Depremin birinci yılında, temsilcilerimizin değerlendirmeleri ışığında ‘6 Şubat Raporu’nu hazırladık.


HATAY

560 bin kişi Hatay’dan göç etti

Hatay, en fazla can kaybının yaşandığı kent oldu. AFAD verilerine göre yaklaşık 560 bin kişi deprem sonrası Hatay’dan göç etti. Hatay’da deprem öncesi yaşayan yaklaşık 600 bin Suriyeli’nin durumu hakkında ise sağlıklı bir veri bulunamadı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre, ağır hasarlı ve kullanılamaz hale gelen konut sayısı 254 bin 195 ile en çok Hatay ilinde oldu. En çok ticari alanın hasar aldığı il de yine 55 bin 677 ile Hatay oldu.

Antakya Ticaret ve Sanayi Odası’nın verilerine göre, işletmelerin deprem öncesi sahip olduğu çalışan sayılarında, yüzde 30 ile yüzde 90 arasında azalma oldu.

Hatay genelinde 13 bin 500 bina yıkıldı. Acil yıkılması gereken 8 bin bina tespit edildi. 67 bin civarında ağır hasarlı bina olduğu açıklandı. Yıkılan binaların içerisinde 48 bin 422 adet işyeri bulunuyordu. Toplu üretim merkezi olarak küçük sanayi sitesindeki 3 bin işletmeden 2 bine yakınının orta hasarlı, yıkık ya da yıkılmış olduğu belirlendi. Yıkılmayan işyerleri ise hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti.

İl merkezi Antakya’da fabrika ya da tesis kaybının yaşanmadığı tek yer Antakya OSB olurken, buradaki fabrikalarda hafif ya da orta hasar tespit edildi. Antakya OSB’deki fabrikaların üretim kapasitelerinde, büyük oranda istihdam kaybına bağlı olarak yüzde 50-80 azalma görüldü.

İlk etapta 2 bin 509 depremzede esnafa işyeri sağlandı, ardından 4 bin konteynır iş yeri daha tamamlandı. Ekonomi, eğitim sağlık, moloz dökümünü, enkaz kaldırma, trafik, ulaşım, barınma, tarihi dokunun kaybı, güvenlik, elektrik ve su ihtiyacı, toplum psikolojisi, iş gücü kaybı, demografik yapı gibi çok sayıda sorun hala devam ediyor.

Hatay’da 158 farklı yere kurulan konteynır kentlerde yaklaşık 48 bin aile barınıyor. Bu da yaklaşık 250 bin kişinin konteynırda yaşadığı anlamına geliyor.

Yüzde 63’ü sulanabilen 275 bin 578 hektar tarım arazisinin bulunduğu Hatay’da deprem sonrası tarımsal sulamada ciddi sorun yaşandı. Bölgedeki en büyük su kaynağı konumundaki Asi nehrindeki hasar nedeniyle ciddi sorunlar ortaya çıktı.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Özel afet bölgesi talebi var.
* Tersine göç için, barınma sorunu çözülmeli.
* Yerinde dönüşüme izin çıkmalı.

Dönüş için kentin ayağa kaldırılması gerekiyor

SELÇUK ALTUN

Büyük yıkımın gerçekleştiği 11 il arasında, EKONOMİ bölge temsilciliğini yaptığım Adana, Hatay ve Osmaniye illeri de bulunuyor. Bu çok acı yaratan felakette en ağır darbeyi Hatay ilimiz aldı. Resmi rakamlara göre 11 ilde hayatını kaybeden toplam 56 bin kişiden 22 bini Hatay’da yaşıyordu. Ancak yerel kaynaklara göre sadece Hatay’da ölenlerin sayısının 50 bini geçtiğine dair yaygın bir kanı var. Böylesine büyük bir yıkım deprem sonrasında yoğun bir göç hareketini beraberinde getirdi. İldeki 1 milyon 670 bin nüfusun yaklaşık 560 bini göç etti. Sayıları 600 bin diye tahmin edilen Suriyelilerin durumunu ise resmi bir kayıt olmadığı için bilemiyoruz.

Kentin ekonomisi de büyük bir çöküş yaşadı. Çok sayıda konteynır kentte insanlar yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Aynı şekilde konteynır çarşılar da ekonomik hayatı ayakta tutmak için faaliyetlerine devam ediyor.

Bütün bu gelişmeler özellikle il merkezi Antakya ve yine merkez ilçe Defne başta olmak üzere artık Hatay’ın sil baştan yeniden inşa edilmesini gerektiriyor. Şehirde su, atık su arıtma, kanalizasyon, elektrik, iletişim gibi temel altyapının yeniden kurulması, okul ve sağlık sisteminin hızla verilebilir hale gelmesi yeni bir yaşamın ilk adımları olarak öne çıkıyor. Ardından insanlar için yeni konut ve işyerleri geliyor. Bu kez depreme dayanıklı olması zorunluluğu da var.


KİLİS

İstihdam düşüşü önlenmeli

Kilis’te mevcut istihdam durumu toplam 1871 işyerinde çalışan 26 bin 830 kişi. Deprem öncesi istihdama göre düşüş yaşandı. Sadece Organize Sanayi Bölgesinde deprem öncesi 7 bin kişi çalışırken bugün bu sayı 5 bin kişiye düştü. Deprem sonrası bir kısım kapanan fabrikalar oldu, kentte yeni yatırım yapılmadı. Çalışan fabrikalarda küçülme yaşandı, üretim miktarında ve istihdam sayısında düşüş oldu. Deprem, yarattığı etki ile deprem bölgesi illerinin ekonomisinin çökmesine neden oldu, halen yeteri kadar toparlanma ve canlanma olmadı. Öte yandan eğitim konusunda yaşanan olumsuzluklar çözülemedi. Deprem dolayısı ile okulların bir kısmı yıkıldı, bir kısmı ise ağır hasarlı olduğundan kontrollü olarak yıkılıyor. Mevcut okullar ise ihtiyacı karşılayamıyor. Yeni konut yapımı tamamen durdu, kiralar ise büyük şehirler ile yarışır hale geldi. İnsanların kalıcı konutlarda barınmasının sağlanması, istihdam artırıcı yatırımların teşvik edilmesi ve yatırımcılara verilen yeni desteklerin devreye alınması gerekiyor. Kilis Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Hacı Mustafa Celkanlı, “Depremin yaralarının sarılması ve yatırımların yeniden canlanabilmesi için ilave teşviklere ihtiyaç duyuluyor. Bu hususta deprem bölgesinde başta elektrik ve doğalgaz fiyatlarında indirimli tarife uygulanması; konut yapımını teşvik etmek amacı ile inşaatın ana girdilerinden oluşan demir ve betondan alınan tevkifatların kaldırılması gibi destekler uygulamaya konulmalıdır” dedi.

Bölgesinin öne çıkan kenti Kilis, depremin yarattığı hasarı atlatmak için tarımsal faaliyetlerine ilişkin yeni düzenlemeler bekliyor. Kilis zeytinyağının ön plana çıktığı kent ekonomisinde dile getirilen birçok konu Gaziantep’in gündemi ile eşdeğer. Bölge çalışkan insanları, güçlü ekonomik dinamikleri ile yeniden ayağa kalkma hünerini tüm ülkeye de dünyaya da gösteriyor. Yeniden aynı yerden yara almamak, aynı acıları yaşamamak adına yapı denetimi, deprem farkındalığı ve en önemlisi toplum psikolojisi üzerinde çalışmalara ihtiyaç var.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Yeni yatırım için ek teşviklere ihtiyaç var.
* Elektrik/doğalgazda indirim uygulanmalı.
* İnşaat ürünlerinde kesintiler kaldırılmalı

Tarıma destek beklİyor

NİHAT DÜZGÜN

Bölgesinin öne çıkan kenti Kilis, depremin yarattığı hasarı atlatmak için tarımsal faaliyetlerine ilişkin yeni düzenlemeler bekliyor. Kilis zeytinyağının ön plana çıktığı kent ekonomisinde dile getirilen birçok konu Gaziantep’in gündemi ile eşdeğer. Bölge çalışkan insanları, güçlü ekonomik dinamikleri ile yeniden ayağa kalkma hünerini tüm ülkeye de dünyaya da gösteriyor. Yeniden aynı yerden yara almamak, aynı acıları yaşamamak adına yapı denetimi, deprem farkındalığı ve en önemlisi toplum psikolojisi üzerinde çalışmalara ihtiyaç var.


KAHRAMANMARAŞ

İş yaşamında atılan hızlı adımlar, barınma sorununda da bekleniyor

Kahramanmaraş, depremden en çok etkilenen dört il arasında Hatay'dan sonra ikinci büyük kentimiz oldu. Malatya ve Adıyaman’ın da içinde olduğu bu grubun sanayisi en gelişmiş ili konumundaki Kahramanmaraş’ın depremden aldığı ağır darbe, sivil yaşamda büyük üzüntülere sebebiyet verirken iş yaşamına da yansıdı. Muhabirimizden, genel yayın yönetmenimize kadar deprem illerinde en çok mesai harcayan basın kuruluşlarının başında gelen EKONOMİ gazetesi ekibinin en çok uğrak yaptığı iller arasında Kahramanmaraş da yer aldı. En son geçen hafta yaptığımız ziyaretin ayrıntılarını diğer sayfalarımızdaki haberimizde görebileceğiniz Kahramanmaraş, ilk günden itibaren özel sektör temsilcilerinin üstün gayretleriyle zorlukların önüne geçmeye çalıştı. Türkiye ekonomisine yön veren sanayi tesislerinin yönetimleri ve özellikle genç kuşak temsilcilerinin geceli gündüzlü çalışmaları, yalnız şirketlerinin yeniden faaliyete geçmesine yönelik değil, sosyal hayatta yaraların sarılmasına da ön ayak oldu.

12 binden fazla vefatın olduğu Kahramanmaraş'taki konut stokunun yüzde 73'ü de yaşanan felaketten etkilendi.

KMTSO Başkanı Mustafa Buluntu, “Kentimizdeki OSB’lerin yüzde 60-70’inde çok ciddi hasarlar meydana gelmişti. Küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin özellikle Küçük Sanayi Sitemizde 2 bin 500’e yakın işyerinin yaklaşık bin 200’e yakını ağır hasarlı ve yıkık bir vaziyetteydi. Küçük Sanayi Sitesi için yerinde dönüşüm projesi yapılacak. Bu noktada da şu an 184 işyerinin ihalesi yapıldı ve inşaat faaliyetlerine başladı. Küçük Sanayi Sitemizdeki 2 kooperatifimizin kredi borçlarına ilişkin Sanayi Bakanlığıyla bir yol haritası belirledi ve bir çözüme kavuşturuldu” dedi.

TUSAŞ’ın kenti merkezine alan yatırım projesi, Kahramanmaraş için önemli bir motivasyon kaynağı oldu. Makineler etap etap gelmeye başladı ve ilk deneme üretimleri tamamlandı. Kent iş insanları, bu alanda daha büyük bir proje için kolları sıvadı. Yüzde 70’i Kahramanmaraşlı iş insanlarının olacağı ve yüzde 30 oranında TUSAŞ’ın ortak olacağı projede 4-5 yıl sonra uçak üretebilme hedefleri üzerinde duruluyor. Yine yeni sanayi bölgelerinin açılması da iş yaşamında memnuniyet yaratırken, sorunlu binalara ilişkin ağır bürokrasi ve yeni bina yapımındaki hız temel sorun olmayı sürdürüyor.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* İstihdamın artması için yeni politikalar şart.
* Yeni yatırımcı sektörler oluşturulmalı.
* Barınma, çok yönlü çözüme muhtaç.

Daha fazla konuta ihtiyaç var

ALİ ESKALEN

Asrın felaketinin üzerinden tam 1 yıl geçti. Kentteki görüntü malumunuz. TOKİ tarafından yapımına başlanan deprem konutlarının bir kısmı yapıldı. Barınma sorunu bugünden yarına hemen çözülecek bir sorun değil tabii ki, ama daha fazla konut üretimini yapmamız gerekiyor.
Kentin en büyük hastanesi olan Necip Fazıl Hastanesi depremde büyük bir zarar gördü. Uzunca bir süre hizmet veremedi. Yeni yeni poliklinik hizmeti bunun yanında anjiyo hizmeti vermeye başladı. Tüm yük Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeydi. Aldığım bilgilere göre de üniversite hastanesinde de personel eksikliği, hizmet kalitesinde sıkıntıya yol açmaktadır. Diğer en büyük sorun “orta hasarlı binalar ve uygun olmayan alanlar”, bu konu yaklaşık bir yıldır kentin en büyük gündemi denebilir. İnsanlar mağdur. Orta hasarlı binalarının ne olacağını bilmiyorlar. Depremden bu yana orta hasarlı bina mağdurları, binalarının uzman ekipler tarafından tekrar kontrol edilmesi, iddiaları şudur ki, depremden hemen sonra yapılan kontrollerin çok sağlıklı olmadığı, bazı binaların içine dahi girilmeden hasar raporları yazıldığı yönünde, bunun içinde tekrar bir inceleme istiyorlar.


GAZİANTEP

Yara alan, yara saran kent oldu

Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Başkanı Adnan Ünverdi, “Gaziantep depremde hem yara alan hem yara saran kent oldu ve bizler de ilk günden itibaren sahadaydık. Üst kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile deprem bölgesine yönelik kampanyalar düzenledik, depremin en fazla etkilediği yerlerde ihtiyaçların karşılanması için çalışmalar yürüttük. Bu doğrultuda, psikolojik, sosyal ve ekonomik anlamda felaketin yaralarını sarmak ve hasarını onarmak için elimizden geleni yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz” diye konuşuyor.

Türkiye’nin önemli sanayi ve ihracat merkezlerinden Gaziantep’te GSO, TOBB ile iş birliği halinde deprem bölgesinde iyileştirici projeler geliştirdi. Bir yıla dönük değerlendirme yapan Adnan Ünverdi şu bilgileri verdi:

“Depremin olumsuz etkilerine rağmen Gaziantep olarak 10 milyar doların üzerinde ihracata ulaştık. Tabii hem şehrimiz hem bölge olarak devam eden sorunlarımız da var. Deprem nedeniyle başka şehirlere olan göç bölgemizde ciddi iş kayıplarına neden oldu. Depremin ardından İskenderun Limanı’ndaki yangın sonrası Mersin Limanı’nda yaşanan yoğunluk maalesef devam ediyor ve şehrimizle birlikte bölgemizin dış ticaretinde çok büyük aksamalara neden oluyor. Bölgemizin toparlanabilmesi için gerek finansman konusu, gerek teşvik ve desteklerin devam etmesi gerekiyor. Deprem sonrası üretim kapasitelerimizde düşüşler oldu. Vergi yükünün azaltılması ve kaybetmiş olduğumuz iş gücünün telafisi için istihdamın teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Liman sorununa çözüm bulunmalı
* Finansmana erişim kolaylaşmalı
* Vergi yükü azaltılmalı

Merkez, teşvik kapsamına alınmayı bekliyor

NİHAT DÜZGÜN

6 Şubat’ın yıl dönümünde Gaziantep’te ve bölgenin depremi yaşayan diğer illerinde korkuyu, tedirginliği ve insanların çaresizliğini unuttuğunu söyleyemeyiz. Üzerinden tam bir yıl geçen ‘Yüzyılın Felaketi’, tanımlandığı gibi gerçek bir felaketti ve bölge yaralarını sarmak için hala uğraş veriyor.

İlk anından itibaren depremin yıkıcılığını Gaziantep kent merkezinde değil, Nurdağı ve Islahiye ilçelerinde yaşamak gözleri bu iki ilçeye çevirdi. Büyük yıkım alan ilçelerimizde can kayıpları hepimizi derinden sarstı. Gaziantep’in bir deprem kenti olduğunu belki de 6 Şubat’tan sonra idrak ettik çoğumuz. Binyıllar boyu çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan kentimiz, bundan böyle depremle yaşamak durumunda olduğunu çok acı bir deneyimle zihnine kazıdı.

Gaziantep, Türkiye’nin sanayi ve ticarette lokomotif kentlerinden biri. İş hacmi ve ekonomik kazanımları ile ülkenin yadsınamaz güçlü kentleri arasında. Pandeminin yaralarını henüz sarmaya başlayan kent ekonomisi, depremle büyük bir darbe aldı ancak işçiler ve işverenlerin çabası ile yeniden çalışmaya başlayan fabrikalar, atölyeler, tezgahlar bugün Gaziantep’e değer katmaya devam ediyor. Öyle ki, açıklanan verilerle kentin ihracat rakamları sürekli yüz ağartıyor.

İş dünyasının depreme dair gerçekleşmeyen beklentilerinden biri kent merkezinin teşviklere dahil edilmemesi, yalnızca Islahiye ve Nurdağı’nın değerlendirilmesi oldu. Bugün Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde hangi işletmeye giderseniz gidin bu konuya dair bir eleştiri duyabilirsiniz. Bölge kentleri ile iş yapan birçok işletme, depremzede illerle yapılan iş anlaşmaları, alacak-verecek konusunun üstünü çizmek durumunda kaldı. Bunun yarattığı mali kaybı teşviklerle kapatmak isteyen şirketler, kent merkezinin teşvik kapsamına alınmaması konusunda dertli.


"Depremzede 11 kentimizin öncelikli sorununu, barınma oluşturmaya devam ediyor. Tamamlanan deprem konutlarının teslimine geçtiğimiz haftadan itibaren başlanırken, bölgenin ihtiyacı olan 850 bin konutun tamamlanması için inşaat çalışmalarının hızlandırılması gerekiyor. Yanı sıra enkaz kaldırma ve hasarlı konutlara ilişkin işlemlerin tamamlanabilmesi için de mevzuatta yeni düzenlemeler şart..."


MALATYA

Yeni istihdam destekleri bekliyor

Depremde bin 237 vatandaşını kaybeden Malatya’da 35 bin 680 bina ağır hasar aldı, 27 bin 500 iş yeri de kullanılamaz hale geldi. Özellikle 6 Şubat günü meydana gelen ikinci deprem kentte yıkıcı etki yarattı. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, afetten en fazla küçük ve orta ölçekli işletmelerin etkilendiğini belirtti. Sadıkoğlu, “Odamıza kayıtlı 10 bin 600 üyemizin tamamı depremden doğrudan veya dolaylı olumsuz etkilendi. Malatya’mızda en az yapı hasarını OSB’miz aldı. 403 fabrikamızın bulunduğu OSB’mizde en büyük kaybı personelimizde yaşadık. Şu anda fabrikalarımız 6 Şubat öncesine dönmüş değil. Yüzde 75 personel kapasitesi ile üretim devam ediyor. Bu durum, şehrimizin ihracat rakamlarını da olumsuz etkiledi. Malatya’mızın 2023 yılı ihracatı önceki yıla göre yüzde 15 düşüşle 387 milyon dolar olarak gerçekleşti. Üretimin yüzde 100 kapasiteye ulaşabilmesi için deprem şehirlerinin maaş konusunda cazip hale getirilmesi gerekiyor. Asgari ücretteki devlete ödenen işçi ve işveren paylarının doğrudan personele ödenerek kazancın artırılması teklifimiz var. İşverenler olarak bu uygulamanın bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz” dedi.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Mücbir sebep uygulaması 5 yıla çıkarılmalı.
* İmalatçı, esnaf ve tüccara özel teşvikler verilsin.
* Enkaz kaldırma ve yıkım faaliyetleri hızlandırılsın.

Esnaf sayısında azalma var

Ata Sadıkoğlu, kentte sigortalı olarak çalışan sayısının 105 bin 156 kişi olduğunu aktardı. 2023'te bir önceki yıla göre özel sektörde çalışan sayısının 28 bin 500 azaldığına dikkat çekti. Sadıkoğlu, şöyle devam etti: “Sigortalı esnaf sayısı da geçen yıla göre azaldı. 2022 Temmuz’da 26 bin 451 olan esnaf sigortalı sayısı 2023 yılının temmuz ayında bin 255 düşerek, 25 bin 196 oldu. Bir önceki yıla göre artış gösteren tek sigortalı kolu, kamu kurumlarında çalışanlar oldu. Kamu kurumlarında çalışan sayısı ise bir önceki yıla göre 3 bin 278 artarak 43 bin 821 olarak gerçekleşti. Malatya sanayimizde geniş bir yelpazede üretim yapan firmalarımız bulunuyor. Kayısı ihracatımız önde gözükse de tekstil ve makine alanında da hatırı sayılır ihracat yapıyoruz. Kayısıdan sonra en önemli ihracat kalemimiz elbette tekstil. Toplam 403 fabrikanın üretimde olduğu OSB’mizde en fazla istihdamı tekstil fabrikaları sağlıyor. Son beş yılda Türkiye’nin önemli ihracatçı tekstil firmalarının yatırım yaptığı Malatya sanayisi adeta Anadolu’nun tekstil şehri oldu. Şehrimizde en çok istihdama OSB’lerde bulunan tekstil fabrikalarında ihtiyaç var.”


"Depremin ilk günlerinden itibaren başlayan göç, aradan geçen bir yıl içinde tam anlamıyla ‘tersine göç’e dönüşmedi. En fazla göçün yaşandığı Hatay’ın yanı sıra Malatya’da deprem öncesi istihdamın yüzde 75’i yakalanırken, çalışma dünyasının normalleştirilebilmesi için de destek mekanizmalarına ihtiyaç duyuluyor. Yanı sıra yüksek kira sorununa çözüm aranırken, yeni yatırımların teşvik edilmesi de beklentiler arasında bulunuyor."


ELAZIĞ

Yürüyen konut projeleri göçün önüne geçti

Felaketin ilk günlerinde depremzede iller arasında yer almayan Elazığ, 16 Şubat tarihinde 11’inci afet ili olarak ilan edildi. 13 bin 886 bina ve 27 bin 610 bağımsız bölümün ağır hasar gördüğü kenti yeniden ayağa kaldıracak yatırımların hızla devam ettiği belirtiliyor. Elazığ TSO Başkanı İdris Alan, OSB’lere yönelik yeni arsa taleplerinin ekonomik iyileşmeyi olumlu etkilediğini söyledi. Deprem sonrasında TOKİ tarafından inşası devam eden yeni deprem konutlarının kentten göçün önüne geçtiğini kaydeden Alan “Kentte önemli kamu yatırımlarındaki planlama çalışmaları devam ediyor. İlimizin sulama projeleri, Fırat Üniversitesi'nin yapacağı yeni 800 yataklı hastane, tren yollarının rehabilite edilmesi, tarım ve hayvancılık alanındaki yeni yatırımlar ile özel sektörün planladığı yatırımlar oldukça fazla. Bu amaçla oluşturduğumuz 2. OSB’deki arsalarımıza olan yoğun talep de gösteriyor ki 2024 yılı Elazığ için yatırım ve kalkınma yılı olacak” dedi.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Yeni kredi desteği ile şehrin yeniden inşa edilmesi.
* Yıkım sonrası projeler için bürokrasinin azaltılması.
* Tarım ve hayvancılığın desteklenmesi.

Depremden kaynaklı sorunların başında şehir merkezinde yıkımı gerçekleştirilen binaların ve işyerlerinin yerinde dönüştürülmemesi olduğunu kaydeden İdris Alan, hükümetin yerinde dönüşüm projelerine destek kapsamında hak sahiplerine vereceği 750 bin TL hibe, 750 bin TL faizsiz kredi desteğinin bu konuda büyük bir hareketlilik başlatacağını ifade etti. 6 Şubat depreminde ağır hasar gören binalar için de yapım işlemleri başladı ve 2 bin 936 konutun yapımı devam ediyor.


ADIYAMAN

Adıyaman’da en çok tarım ve tarıma dayalı sanayi etkilendi

Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Torunoğlu, şehirde en çok tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinin depremden olumsuz etkilendiğini söyledi. Kent ekonomisinin ağırlıklı olarak tarıma dayalı olduğunu ancak son yıllarda özelikle tekstil, gıda ve mermer sektörünün de hızlı geliştiğini kaydeden Torunoğlu, Adıyaman OSB’nin depremden yoğun olarak etkilenen bölgelerden biri olduğunu dile getirdi. Adıyaman OSB’de lokomotif sektörün konfeksiyon olduğunu ifade eden Torunoğlu, “Deprem sonrasında çalışan sayımızda yüzde 40 azalma oldu. OSB’deki 201 işletmeden 15’i yıkıldı, 30’u hasar aldı.

Depremde çalışanların başka illere göç etmesi nedeniyle iş gücü kaybı yaşadık. Deprem sonrası kentimizde sanayi, ticaret ve istihdamın yeniden canlandırılarak ayağa kaldırılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Adıyaman’ın canlanması için kamu yatırımlarının teşvik edilmesi kaçınılmazdır” dedi.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Adıyaman süper teşvik bölgesi ilan edilsin.
* Kuyulu OSB bir an evvel tamamlansın.
* Mücbir sebep hali desteği bir süre daha uzatılsın.

Tersine göç şart

MEHMET NABİ BATUK

Şanlıurfa merkezli yaşadığım deprem felaketinin ilk saatlerini, doğal olarak memleketimde yaşadım. Ardından da sorumluluğumdaki Malatya, Adıyaman ve Elazığ’daki gelişmeleri yakından takip etmeye başladım. Bu yoğunluğum tüm yıl sürdü. Geldiğimiz noktada görev yaptığım dört kente ilişkin şunları ifade edebilirim; hepsinde de ortak olan sorunlar var, bir kısmı çözülmesine karşın üzerinde çalışılması gereken ihtiyaçlar bulunuyor. Barınma aradan geçen zaman dilimi içerisinde ortak olan sorunların başında geliyor. Elazığ’da yürütülen konut projelerinin kentten göçün önüne geçtiği ifade edilirken, Malatya’da çok daha geniş kesimi etkileyen depremin ardından farklı coğrafyalara giden insanların büyük bölümünün geri döndüğü kaydediliyor. Yine de istihdam deprem öncesine göre yüzde 75 oranında devreye girebilmiş. Kentte ara ara yaşanan depremler, güvenin tam oluşmamasına en büyük neden olarak gösteriliyor. Yanı sıra enkaz kaldırma, yıkım ve ardından yeni projelerin devreye alınması için işlemlerin ve bürokrasinin azaltılması Malatya’nın asli sorunlarından biri olarak görülmeli. Şu bir gerçek ki tüm deprem bölgesine sirayet eden göç, tam anlamıyla ortadan kalkmış değil. Gidenlerin tamamının geri döndüğünü ifade etmek doğru olmaz. Depremzede şehirlere yeni gelecekler de tedirgin. Bu açıdan güven ortamının en azından yeryüzünde oluşturulması, sağlıklı konutların ve işyerlerinin bir an evvel devreye alınması şart. Yine istihdam için teşvik mekanizmalarının da devreye tutulması ve yeni yatırım alanlarının açılması ümitle bekleniyor.


Şanlıurfa

İki felaketi bir arada yaşadı, göçün merkez üssü oldu

Kent, depremin ardından gerçekleşen sel felaketi de düşünüldüğünde kısa süre içerisinde iki acıyı birden yaşadı. 15 Mart günü yaşanan yoğun yağışla birlikte derelerin taşmasıyla oluşan sel felaketinin, 6 Şubat depremleri kadar hatta ondan daha fazla kente zarar verdiği ifade edilebilir. Zaten bu durumu o dönemde Şanlıurfa Valisi olan Salih Ayhan, “Açık konuşayım, ben depremden daha çok kenti selin yorduğunu söyleyebilirim. Yani sel biraz daha meşakkatli oldu. 2 bine yakın ev, binin üzerinde araç, 500'ün üzerinde iş yeri ciddi zarar gördü” şeklindeki sözleriyle açıklıyordu. Depremde 201 binanın yıkıldı. 30 kişi yaşamını yitirirken, bin 71 vatandaşımız da yaralanmıştı. Sel felaketinde ise 2 bine yakın ev, binin üzerinde araç, 500'ün üzerinde iş yeri ciddi zarar gördü. 17 kişi yaşamını yitirdi, 62 kişi yaralandı.

31 Temmuz 2023’e kadar sürdürülen Mücbir Sebep Hali’nin kaldırılması, kentte o tarihten sonra yara sarma uygulamalarının yavaşlamasına sebep olduğu bizzat kent temsilcileri tarafından dile getirildi.

Depremde hasar alan yapıların yüzde 86’sının yıkım işlemlerinin tamamlandığını kent, Adıyaman başta olmak üzere çevre illerden göç aldı. Bu durum işsizliğin ve kira fiyatlarının astronomik oranda yükselmesine neden oldu. 580 adet afet konutunun yapımı ise devam ediyor.
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yetim, “Bununla birlikte ilimizin toplam ihracatının yüzde 30’u civarında başka illerdeki gümrüklerden çıkış yapmaktadır. İlimizde bir İhtisas Vergi Dairesi’nin olmaması nedeniyle birçok firmamız, KDV iadesinin etkin ve hızlı bir şekilde sağlanması için işlemlerini komşu ilimiz Gaziantep üzerinden yapmakta, bu da tabii ki, şehir ihracatımızı ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir” diyor.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Afetlerle ihtiyacı artan finansa erişimin kolaylaştırılması.
* İhtisas Vergi Dairesi’nin kurulması.
* Organize Sanayi Bölgesi’nin büyütülmesi.

Acil ihtiyaç çağrısı

MEHMET NABİ BATUK

Şanlıurfa, depremi daha az hasarla atlatan kentlerimiz arasındaydı. Ancak bu durumun, derin acılar karşısında memnuniyet yaratması beklenemezdi. İlk saatlerden itibaren sıkı bağların olduğu depremzede bölgelerinden ailelere kucak açan Şanlıurfalı, bu vazifesini aksatmadan sürdürdü.

Kent, bir yıl içinde bir taraftan geçim derdi yaşayan, iş arayan binlerce insana ev sahipliği yaparken, diğer yandan çarkların dönmesi için topyekün bir seferberlik halini yaşadı. Gerek deprem ve ardından gelen sel felaketiyle birlikte 900 işletmenin zarar gördüğü Şanlıurfa’da Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) seferberliğin önder kurumları arasında yer aldı. KOSGEB ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) iş birliği ile projeler yürütüldü.

Kentin en önemli sorunu çevre illerden gelen göçün de etkisiyle artan kiralar. Kentte önemli bir yeni konut sorunu var. Yürüyen konut projelerinin yanı sıra imar planlaması konusunda yeni adımlar atılması gerekiyor. Türkiye’de uzun süredir sosyal hayatın ve iş yaşamının en temel sorunu olan enflasyon, deprem illerinde ve Şanlıurfa’da kendini daha yüksek hissettiriyor. Bu açıdan teşvik ve destek uygulamalarına dayanan finansa erişim ve iş yaşamını kolaylaştıran uygulamalara daha çok ihtiyaç duyuyor. Herşeye rağmen, ticari yaşamını geri dönüştüren, sanayi kuruluşlarını kısa süreli hazırlıkla birlikte faaliyete geçiren Şanlıurfa iş insanı görev ve sorumluluklarının bilinciyle teyakkuz halinde sürdürüyor çalışmalarını. Tek sorun, özellikle ihracat noktasında bürokratik altyapıda ihtiyaç duyulan eksikliklerin giderilmesi. İlimizin toplam ihracatının yüzde 30’u civarında başka illerdeki gümrüklerden çıkış yapılıyor. Bu durum ‘acil çağrısı’ ile çözüm bekliyor.


ADANA

Göçün merkez illerinden oldu

Depremden çevresindeki diğer illere göre nispeten ‘az’ etkilenen Adana’ya yönelik bir nüfus hareketi oldu. Ağır hasar alan Hatay ve Kahramanmaraş’tan çok sayıda insan Adana’ya geldi. Deprem nedeniyle istihdam kaybının olduğu kentte şehir merkezinde 13 bina yıkıldı. Yaklaşık 3 bini aşkın binanın ağır hasarlı olduğu belirlendi. Bu binalarda konut ve işyeri olarak 8 bin insan hak sahibi konumunda. Yıkılan ve yıkılacak binalar arasında toplam 367 işyeri bulunuyor. Şehirde yıkılan büyük fabrika ya da tesis olmadı.

Adana Sanayi Odası’ndan aldığımız bilgilere göre; Adana firmalarının 6 Şubat depremi nedeniyle uğradığı ticari zarar 11 milyar lirayı aştı. Bunlar büyük oranda depremde ağır hasar gören illerle yapılan ticaretin durmasına bağlı olarak tahsil edilemeyen alacaklardan oluşuyor.

Adana en büyük ticaretini, deprem bölgesindeki Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya gibi illerle yapıyordu. Bu bölgelerden resmi alacağı olan firmalara, KGF ya da farklı bir formatta kredi sağlanması isteniyor.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Firmalara, KGF ya da farklı bir formatta kredi sağlansın.
* Deprem konutları tamamlansın.
* Hasarlı binalar için düşük faizli kredi kullandırılsın.

Adana’da halen 81 konteynırda 71 aile kalıyor. Bir başka ifade ile yaklaşık 270 kişi konteynırda yaşıyor. TOKİ’nin üstlendiği deprem konutlarından bin 589 adedi şubat ayı sonuna kadar teslim edilecek. Bunlar üç farklı lokasyonda yapılan konutlardan oluşuyor. Ayrıca depremzedelere yönelik farklı lokasyonlarda yapımı devam eden 3 bin 204 konutun yılsonuna doğru tamamlanması planlanıyor. Kırsal konutlarla ilgili yapım çalışmaları da sürüyor. Resmi kaynaklardan alınan bilgiye göre, yakında orta hasarlı binalarla ilgili yeni bir süreç başlayacak. Onlar da isterlerse ağır hasarlı bina sahipleri gibi düşük faizli kredilerden yararlanabilecek.


OSMANİYE

Kamulaştırma hızlanmalı

Osmaniye’de depremde kent merkezi ve ilçelerde toplam 687 bina yıkıldı. Acil yıkılması gereken 527 bina tespit edildi. Ayrıca 9 bin ağır hasarlı, bin 54 orta hasarlı bina belirlendi. Bunlar toplam 30 bin bağımsız bölüm olarak hasar kayıtlarında yer aldı.

Yıkılan ve ağır hasarlı binalar arasında yaklaşık bin adet işyeri bulunuyor. İlin en büyük üretim merkezi Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi’nde yıkılan fabrika olmadı. Aynı şekilde Küçük Sanayi Sitesi’ndeki işyerleri de ağır hasar görmedi. Depremin ardından yaklaşık 50 bin kişiye barınma ve beslenme olanakları sunuldu. İlk etapta kurulan 28 çadır kente yerleştirilen depremzedeler, daha sonra 2 bin 102 adet konteynıra taşındı. Cevdetiye beldesinde bin adet prefabrik konut yapıldı. Her biri 3 katlı olan konutlar Avrupa Birliği hibesi ile hayata geçirildi.

Kent genelinde 11 bin 600 kalıcı konut yapılmasına karar verildi. Yaklaşık 8 bin 350 ağır hasarlı ve yıkık bina karşılığında yapılacak konutlar için zeminler incelenip uygun yerler tespit edildi. İlk etapta bunlardan 3 bin 875 konutun TOKİ tarafından yapımına başlandı ancak yıkılan ve ağır hasarlı binalar nedeniyle yapılacak konutların mülkiyet durumları ve bazı yerlerde kamulaştırma yapılacak olması süreci yavaşlatıyor. Osmaniye kırsalda ise bin 204 köy evi ve 181 ahırın ihalesi yapıldı. Bunların da şubat ayı içerisinde teslim edilmesi planlanıyor.

Osmaniye’nin Bahçe ve Hasanbeyli ilçeleri deprem sonrası cazibe merkezi ilan edilerek bazı indirim ve teşvikler uygulandı. Bunun il genelinde yapılması isteniyor. Bahçe ve Hasanbeyli’nin küçük ve merkeze uzak olması nedeniyle yatırımcının gitmek isteyeceği yerler olmadığı ifade ediliyor.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Kentin tamamı cazibe merkezi ilan edilmeli.
* Yatırımcıya uygun arsalar temin edilmeli.
* Kamulaştırma süreci yavaşlatıyor.

Osmaniye’de 10 bin konuta ihtiyaç var

SELÇUK ALTUN

Osmaniye de Hatay kadar olmasa da binin üzerinde can kaybı ile felaketi ciddi anlamda yaşayan bir diğer illerimiz oldu. Yıkılan işyeri sayısı da binden fazla. İlde ağır hasarlı ve yıkılacak binalar nedeniyle 10 bin konuta ihtiyaç duyuluyor.

İlde deprem sonrası ticari hayatın canlandırılması için devletin, ağır hasarlı illere yönelik desteklerine Osmaniye’nin de dahil edilmesi isteniyor. Bu konuda atılan bir adımın çok da işe yaramadığı ifade ediliyor. Şöyle ki: Bahçe ve Hasanbeyli ilçeleri deprem sonrası cazibe merkezi ilan edildi, ancak merkeze uzak ve dağlık olan bu ilçeler yatırımcı için ‘cazip’ görülmüyor. Genel beklenti, uygulamanın genişletilerek bütün ilin ‘cazibe merkezi’ kapsamına alınması.

Adana, deprem bölgesine nefes oldu

Adana’ya gelince; deprem sonrası üstlendiği lojistik sorumluluk ile çevresindeki bir çok deprem mağduru şehre yardım ulaştırılmasında merkez üssü olarak işlev gördü. İl, deyim yerindeyse 500’e yakın can kaybına rağmen kendi acısını unutup, daha zor durumda olanların yardımına koştu. Adanalılar, deprem sonrasında sayısız uçağın indiği Adana Şakir Paşa Havalimanı’na yurt içinden ve yurt dışından gönderilen yardımları tasnif edip, depolayıp, kimin neye ihtiyacı varsa göndermek için çalıştı.

Şehir bu dönemde yoğun bir göçe de maruz kaldı. Hatay ve Kahramanmaraş’tan çok sayıda insan Adana’ya geldi.

Acının ilk şoku atlatıldıktan, aç ve açıkta kalanlara acil yardım eli uzatıldıktan sonra Adana’nın ekonomik durumuna bakıldığında ise pek de iç açıcı olmayan bir tablonun olduğu görüldü. Bölgenin üretim ve ticaret merkezi olan şehirde, depremin vurduğu diğer iller ile yapılan ticaretin durma noktasına geldiği ortaya çıktı. Adana Ticaret Odası’ndan yapılan açıklamaya göre; Adana’nın çevre illerden tahsil edilemeyen ve belki de edilemeyecek ticari alacakları 11 milyar lirayı aştı.


DİYARBAKIR

150 bin kişi barınma sorunu yaşıyor

Depremden görece az etkilenen illerden Diyarbakır’da 150 bin insanın barınma sorunu yaşadığı belirtiliyor. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, kentteki hasarlı binaların yıkım çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Kaya’nın verdiği bilgiye göre Nisan ayında gerçekleşen saha çalışmasında tekstil ve hazır giyim sahasında 78 üretim yerinden 69’unda bin 202 iş kaybı yaşandı. Gelen göçlerle ortaya çıkanlar hariç tabi ki.

Başkan Mehmet Kaya, kent genelinde barınma sorunu yaşayanların aileleri ile birleşerek, kırsaldaki yaşam alanlarına taşınarak bu sorunu çözmeye çalıştığını belirtti. Kaya, “Geçici yaşam alanlarında 7 bin 500 kişi kalıyor. Barınma sorunu yaşayanlar ağırlıklı kent içinde ve kırsal bölgelerde aileleri ile birleşerek yaşamlarını sürdürüyor. Kırsal bölgelere diğer deprem illerinden de göç eden aileler oldu.

Kentte hasarlı yapılardaki üretim ve hizmet alanları dışında bir işgücü kaybı yaşanmadı. Kent deprem sonrası mevcut istihdamı korumaya çalıştı. İnşaat sektöründe diğer deprem illerine kayan bir işgücü var. Ama bunun da geçici olduğunu düşünüyoruz. İşgücü kaybının etkileriyle, orta vadede depremin etkileri ve ekonomik sorunların etkileri daha da derinleşirken yaşanacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu.

Kentte 6 bin yeni konut inşası başladı ancak bugüne kadar 242 konut teslim edildi ve 581 konutunda 2024 yılının ilk ayının sonunda teslim edileceği açıklandı.

ÖNCELİKLİ 3 BEKLENTİ

* Yeni konut yapımı, mevcut konutların kontrollerinin tamamlanması.
* Vergi ertelemeleri, teşvikler ve hibe destekleri.
* İstihdamın korunması, girdi maliyetlerinin karşılanması ve özellikle dış pazarlara açmak için destek verilmesi.

6 Şubat’ın izlerinin silinmesi hızlandırılmalı

MAHİR SOLMAZ

Yaşanan asrın felaketinde Diyarbakır’da ikisi boş sekiz binada toplam 407 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. 14 binin üzerinde konut ağır hasar alırken, 10 binin üzerinde konut ise orta hasarlı hale gelmişti.

Organize sanayi bölgelerimizde veya üretim olan yerlerde hasarımız yoktu çok şükür ki. Sadece işin psikolojik boyutundan kaynaklı bir haftaya yakın bir süre üretimler durdu. Kentte ağır hasarlı bina yıkımları devam ediyor. Özellikle depremin etkisinin yoğun olduğu yerleşim yerlerinde yıkım manzaralarını görüyoruz. Elbette bu yıkımların bir an evvel bitirilmesi vatandaşların ortak beklentisi. Ağır hasarlı binalar nedeni ile ciddi bir konut talebi oluştu. Bu talepte beraberinde bugün ülkenin de sorunu haline gelen yüksek kira maliyetlerini doğurdu. Diyarbakır’da çok olmasa da yakından bildiğim şehirlerden birisi olan Malatya gibi şehirlerden göçler oldu. Bir gecede alt üst olan hayatların kaldığı yerden devam etme zorunluluğu yeni yerlerde yeni yaşamlar kurulmasına sebep oldu. Aradan geçen bir yıla rağmen hala geçici alanlarda yaşayan vatandaşların olması üzücü. Bu rakam Diyarbakır’da 7 bin 500 civarında. Bu nedenle başta bu insanlar olmak üzere barınma sorununun çözümünün hızlandırılması gerekiyor.

Asrın felaketinin yıl dönümünde doğal ve insani olarak o geceyi yeniden yaşıyoruz. Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Ülke olarak umarım böyle bir felaketi bir daha yaşamayız. Deprem ülkemizin göz ardı edilmez bir gerçeği. Geleceğin de bu gerçeğe göre inşa edilmesi bir zorunluluk.