Prof. Dr. Aslanoğlu: S&P’nin kur beklentisinde kafa karıştıran matematik var 

Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Ekonomi Masası’nda S&P’nin not artışını değerlendirdi. Görünümün pozitife dönmesinin olumlu olduğunu söyleyen Aslanoğlu, yıl sonu için 31,88 dolar/TL öngörüsü için de “kafa karıştıran matematik var” yorumunu yaptı.  

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Aslanoğlu: S&P’nin kur beklentisinde kafa karıştıran matematik var 

İlhan DUMAN 

ALB Yatırım Başekonomi̇sti̇ Doç. Dr. Fi̇li̇z Eryılmaz ve Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Ekonomi gazetesi yazarı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Nasıl Bir Ekonomi TV’de yayınlanan Ekonomi Masası’nın konuğu oldu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, gazeteci Barış Esen ve Berfin Çipa’nın sorularını yanıtlayan Eryılmaz ve Aslanoğlu S&P’nin Türkiye’ye ilişkin not kararını değerlendirdi. Filiz Eryılmaz, S&P’nin kararının ardından borsada kâr realizasyonu beklediğini ifade etti. Erhan Aslanoğlu da “Para politikası, Fitch'ten sonra S&P’nin not artışının ya da CDS oranlarının düşmesinde ana faktörlerin başında geliyor” dedi. S&P’nin yıl sonu için 31,88 dolar/TL öngörüsüne de değinen Aslanoğlu, “Biz zaten yıla 30 lirayla başladık. Dolayısıyla yıl sonunda 40 TL bile olsa ortalamasının 35 liraya yakın bir yer olması gerekiyor. S&P’nin raporunda gerçekten kafa karıştıran bir matematik var. Gerekiyorsa hızla bir düzeltme yapılması, tahmin buysa da ‘Evet budur’ denmesi iyi olur” diye konuştu.  

ALB YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ DOÇ. DR. FİLİZ ERYILMAZ: 

Merkez Bankası, yüzde 36 hedefini koruyacak 

Bu haftanın makroekonomik veri ajandasında cuma günü nisan ayına ilişkin sanayi üretimi  ve işsizlik rakamı olacak. İşsizlik rakamı son aylarda 8,5-9 arasında; çok volatil. En son yüzde 9,1’den  8,7’ye kadar geri çekilmişti. Sanayi üretiminde de aylık yüzde 2,4’lük artış vardı. Tabii gözler perşembe günü Merkez Bankası'nın yılın ikinci enflasyon raporu sunumunda olacak. Hem yıl sonu enflasyon tahmini değiştirilecek mi? Hem Merkez Bankası Başkanı neler söyleyecek? Bunu takip edeceğiz.  Merkez Bankası’nın kendinden emin bir şekilde, şahin bir duruşla, “Ne gerekiyorsa yapacağız. Biz patikamızdan eminiz dezenflasyon süreç başlayacaktır” diyeceğini tahmin ediyorum. Yıl sonu enflasyon tahminini de değiştireceğini düşünmüyorum. Yüzde 36’da sabit bırakılacaktır. En temel gerekçem şu:  Merkez Bankası ilk toplantıda “Yüzde 36’lık hedefi, ocak ayı enflasyonu beklentinin çok üstünde gelmiş olmasına rağmen değiştirmiyorum. Çünkü yüzde 36 tahmin değil, bir hedef. Dolayısıyla bu bir bağımlı değişken. Bu hedefe gitmek için ne gerekiyorsa yapacağız, bağımsız değişkenleri yani araçları değiştireceğiz” duruşuyla karşımıza gelmişti. Aynı iddialı duruşu kendinden emin duruşu devam ettireceğini düşünüyorum. Hele ki şu ara daha da devam ettirmesi gerekir. Çünkü enflasyon beklentileri yeterince güçlü adımlara rağmen kontrol altına alınamıyor. Böylesi bir durumda tıpkı eskiden olduğu gibi yukarı yönde revize edilmesi, piyasada “Merkez Bankası havlu attı. Daha yılın ikinci enflasyon raporunda enflasyon tahminini ilk enflasyon raporundaki güçlü duruşuna rağmen revize etti” algısı oluşmasına ve enflasyon beklentilerinin yukarı çekilmesine neden olur. Merkez Bankası şartları zorlayacaktır. Yılın son enflasyon raporuna kadar mümkün mertebe bu şekilde yüzde 36’lık hedefle gider. Özellikle enflasyonun  da düşmesi durumunda gerekirse bir yukarı yönlü revize gelecekse şimdi değil, yılın ikinci yarısında belki de son enflasyon raporunda görme ihtimalimiz güçlü olur.  

Gelelim borsaya şimdi borsa geçtiğimiz hafta 10.000 psikolojik sınırını kırdı, hatta 312 $ çok çok önemli dolar bazlı dirençti . Orayı da kırarak 10.276 ile kapadı. Yüzde 3,6’lık yükseliş var. Cuma günü piyasa kapandıktan sonra S&P kararı geldi. 2 iyi haber var: Kredi notu artırıldı. Sadece kredi notu artırılmadı, kredi not görünümü de yeniden pozitife revize edildi. Dolayısıyla 2 iyi haber bunlar. Çünkü pozitife revize edilmesi demek “böyle devam ederseniz bir sonraki adım yine not artışı olacak” demektir. Dolayısıyla bu bence kararı daha da güçlendiren taraf oldu.  

Herkesin merak ettiği soru şu: Şimdi bu karar sonrası borsada güçlü bir yükseliş mi olur? Yoksa bu beklentilere dahil miydi, fiyatlara dahil miydi? Dolayısıyla beklentiler alınır, gerçekleşmeler satılır durumuyla karşılaşabilir miyiz? Bugün herkes bu soruyu merak ediyor. Ben büyük oranda bu S&P kararının fiyatlamalara dahil olduğu kanaatindeyim. Dolayısıyla bugün kâr realizasyonu görme olasılığının düşük olduğu kanaatinde değilim. Bir de şu var: 8 Mart'ta Fitch kararı geldi. 9 Mart'ta endeks çok güçlü açıldı. Öğlen saatlerinde bir satış geldi. Bu nedenle çok dikkatli olmamız lazım. Bugün yeni pozisyonlar için beklemekte fayda olduğu kanaatindeyim. İlk gün gelmese bile satışlar salı çarşamba da gelebilir. Temkinli olmakta fayda görüyorum.  

Dolar bazlı direnç çok güçlü kırıldı 

Öte yandan geçen hafta çok güçlü yükseldik. Dolar bazlı direnci çok güçlü kırdık. Dolayısıyla bu güçlü yükselişin bir bahanesi olabilir teknik anlamda düzeltme adına. Bana göre dolar bazlı dirençler çok çok kritik. Oraya bakmamız lazım. Bakın 317 dolarda kapadık, 320 dolar, 2015 yılından bu yana, 9 yıldır 5 defa denenmesine rağmen kırılamayan çok güçlü bir direnç. S&P kararı olmasaydı bile belki aynı uyarıyı yapıyor olacaktık. Dolayısıyla bu 320 dolar 10.353 seviyesine tekabül ediyor. Onun üzerine 325 $ var. 10.515’e tekabül ediyor. Dolayısıyla kabaca 10.350 10.500 çok çok güçlü dolar bazlı dirençler. Bir türlü kırılamayan dirençler. Buralara dikkat etmek gerekir. Belki 10.350’lere gelse bile 10.500’lerde sırf güçlü dolar bazlı direnç diye de kar realizasyonlarının geldiği süreç olabilir.  

Kötü senaryoya bakalım. Diyelim ki bir kâr realizasyonu geldi. Ben çok güçlü, çok uzun süren bir düzeltme veya düşüş olacağı kanaatinde değilim. Aşağıda bakacağım yer 305 dolar 9.867 seviyesi benim için çok önemli. Eğer buranın üzerinde kalıyorsak güçlü yükseliş devam eder. Kısa vadede ana desteğim aşağıda 300 dolardır. 9.706’dır.  

Yabancı geldikçe ve özellikle sınai sektörü içinde bist 30 içinde göreli olarak geri kalan, bilançosu iyi gelen, bilançosu iyi beklenen şirketlere doğru da bir kayış var, bunlara da dikkat etmek gerektiği kanaatindeyim. Tabii merak edilen şu: “Bankalar çok önden fiyatladı, ralli yaptı. Dolayısıyla göreli olarak pahalı mı? Oraya girmemiz gerekir mi?” gibi sorular da geliyor. Orada da temkinli olmak gerekir. Dolayısıyla net bir şey söylemek zor çünkü yabancı pahalı da olsa almak istediği hisseyi alıyor. Girmek istediği sektöre giriyor. Dolayısıyla bankalarda belki 1-2 ay özellikle bilançolar da geldiği için bir durgunluk olsa da ben yılın ikinci yarısında daha iyi bir performans olacağı kanaatindeyim. Belki orada bir nefeslenme de söz konusu olabilir. Ben bir düzeltme olsa da çok güçlü bir düzeltme olacağı kanaatinde değilim. Temkinli olmak gerekir, endeks güç toplar yoluna devam eder.  

TOPKAPI ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI ve EKONOMİ GAZETESİ YAZARI PROF. DR. ERHAN ASLANOĞLU: 

S&P’nin raporunda gelirler  politikasına vurgu var 

S&P’nin kararı sürpriz değil. Elbette Türkiye'nin not artırımı olumlu. Başlangıç noktası çok düşük de olsa sonuç olarak aşağıya gitme riski olan bir süreçten geliyoruz. Yani bir yıl önce daha aşağı gider mi? diye konuşuyorduk. Bunun yukarıya dönmesi ve görünümün pozitif olması elbette olumlu. Reyting kuruluşları, özellikle para politikasının öngörülebilirliği, piyasa tahminleriyle Merkez Bankası'nın öngörüsü arasındaki yakınsamayı önemser. Bunun sağlanmış olması, yani para politikası, büyük oranda Fitch'ten sonra S&P’nin not artışının ya da CDS oranlarının düşmesinde ana faktörlerin başında geliyor. Tabii metinlere bakmak lazım. Orada birkaç nokta var. Değişim, dönüşüm sinyali olumlu yorumlanıyor ama hep bunun ötesinde yapılması gerekenler de vurgulanıyor. Maliye politikası, bu politikaların hem enflasyonu hem cari açığı düşürmesi konusundaki beklenti var. Bir de bunların başarılabilmesi gerekiyor bu programla veya yapılacak yapısal adımlarla.  

Ayrıca sanıyorum gelirler politikasına ilişkin vurgu var. Bu gelirler politikası, ücretlerin, fiyatların biraz da kontrolüne dayanan politikalardır enflasyonla mücadelede. Kontrol derken şunu kastediyoruz: Biraz toplumsal mutabakatla olması gereken bir durum. Birçok ülkede örneği var. ekonomik, sosyal konsey gibi birtakım oluşumlar, bir tarafta kamu, bir tarafta özel sektör, bir tarafta çalışanlar önümüzdeki süreçte beklentileri kırmak için bazı mutabakatlara varabiliyor ve birbirlerini izliyor. Burada verilmek istenen mesajlardan birincisi kamunun; yönettiği, yönlendirdiği fiyatlarda  enflasyon tahminiyle uyumlu ayarlamalar yapması. İkincisi de herhalde ücretler tarafındaki ayarlamaların bu hedefle uyumlu olması yönünde gibi gözüküyor. Burada daha çok ücretler tarafı algılanıyor. Eğer tek başına öyle algılıyorsak çok yanlış, bunun bir sonuç verebileceğini de zannetmiyorum. Ya da tek sorunun ücret olduğu vurgusu varsa bunun da yanlış olduğunu düşünüyorum. Ücret, kamunun yönettiği fiyatlar hepsi bir arada düşünülebilir. Mutlaka ücrette de bir ayarlama olur ama fiyat ayarlamaları kamunun yönettiği fiyatlarda da benzer oranlarda artışla 3 ay 6 ay aralıklarla toplanarak bazı konsensüslerle bu zamların, ayarlamaların yapılması bunu kırabilir. Dani çok yüksek bir enflasyonusrj olduğu için bu tür gelirler politikasına da ihtiyaç olabilir. Ama önce politika çerçevesi anlamında gereğini tam olarak yapmamız gerekiyor. Başta maliye politikası ve yapısal taraf olmak üzere.  

S&P, dolar/TL öngörüsüne açıklık getirmeli 

Öte yandan S&P’nin yıl sonu için açıkladığı 31,88 dolar/TL kuru beklentisi konusunda çok hızla bir düzeltme yapması beklenir. Hafta sonu da düzeltme gelebilirdi. Burada kritik nokta şu: Biz zaten yıla 30 lirayla başladık. Dolayısıyla yıl sonu 40 bile olsa ortalamasının 35 liraya yakın bir yer olması gerekiyor. Bir de tabii biz birçok yabancı raporda da gördük. Yıl sonunda 30 liranın altına inebileceği yönünde beklentiler de oluştu. Bunları tabii kendi adıma anlamam, yorumlayabilmem pek mümkün değil. Çünkü TL değerli mi değil mi? Bunu tartıştığımız bir ortamdayız. Şu tartışmayı anlıyorum. Bu aşamada TL’nin reel değerlenmesi, enflasyonla mücadelede önemli bir araçtır. Bunu ne kadar sürdürebiliriz, nasıl yönetebiliriz kuru? Bu tartışma doğru olabilir. Ama eğer yıl sonu tahmini ise veya kurun düşeceği yönünde tahminler varsa, yüzde 50, 60, 70 faizin ödendiği bir ülkede dövize yatırım yapanlar için belki 100 yılda bir olacak reel bazda bir getiri anlamına gelir. O zaman da herhalde kimse burada kısa süreden fazla kalmaz. Yani böyle bir beklenti zaten yabancı yatırımcının Türkiye'ye çok kısa süreli baktığını gösterir. O açıdan biraz bunların netleşmesi lazım. Türkiye enflasyonla mücadeleyi başarırsa, gereğini yaparsa, enflasyonun birinci ligine doğru gidersek zaten paramız değerlenecek. Ama paranın değerlenmesi bugünkü nominal kura göre geriye düşmesi değil, önümüzdeki süreçte enflasyondan daha az artış göstermesidir. Ama onun zamanlaması ne zaman olmalı? Ne zaman daha az olmalı? Ne zaman buna yakın olmalı? O ayrı. Biz bu yola girdiğimiz zaman. Evet, TL 3-5 yıllık bir perspektifte değerlenir. Bu doğru bir yaklaşım. Döviz yatırımcısına, yabancı yatırımcıya oldukça iyi bir fırsat da sunar. Bu da doğru bir yaklaşım. Ama bu yıl için kur konusunda bu denli çok güçlü tahminlere biraz ihtiyatlı yaklaşmak lazım. Hepimiz isteriz böyle bir şey olmasını herhalde ama bir realite ve bir geçiş süreci var. O açıdan değer değerlenme ne boyutta tartışılabilir. S&P’nin raporunda gerçekten kafa karıştıran bir matematik var. Gerekiyorsa hızla bir düzeltme yapılması, tahmin buysa da “Evet budur” denmesi iyi olur."