2024’te dünya ekonomisi ve ticaretinin seyri

Dr. S. Armağan VURDU
Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Son dönemde küresel düzeyde yaşanan çok değişkenli krizler dünya ekonomisini etkileyerek yeni risk ve belirsizlikler oluşturuyor. Şubat ayında McKinsey Danışmanlık firması tarafından yayınlanan Küresel Ekonomi İstihbaratı (Global Economics Intelligence) raporunda 2024 yılında dünya ekonomisini etkileyen trendler ve riskler ele alınıyor. Raporda küresel ekonominin 2023 yılında beklenenden daha dirençli bir performans sergilemesine rağmen tam anlamıyla istikrarlı bir iyileşme sağlanamadığı belirtiliyor. 2024 yılında ise belirsizliklerin devam ettiği bir ekonomik ortam bekleniyor. Bir yandan, hizmet sektöründeki güçlü büyüme, birçok ekonominin GSYH’nda yaşanan büyüme ve işsizlik oranı gibi ekonomik göstergelerde görülen istikrarlı iyileşme başta olmak üzere küresel ekonomide pek çok olumlu gelişme yaşanıyor. Ancak diğer taraftan, durgun bir imalat ortamı, küresel ticaret akışlarında yaşanan düşüş, tedarik zincirlerine ilişkin özellikle Kızıldeniz ve Panama Kanalı üzerinden gerçekleşen taşımacılıkta yaşanan olumsuz gelişmeler sonucu ortaya çıkan belirsizlikler ve küresel çapta devam eden yüksek enflasyon küresel ekonomiyi olumsuz etkiliyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Ocak 2024 Dünya Ekonomik Görünüm raporunda, küresel ekonominin "şaşırtıcı derecede dirençli" olduğuna dikkat çekilerek, bir önceki rapor dönemi olan Ekim ayı tahminlerine kıyasla küresel ekonomi büyüme tahminlerinde ılımlı bir artış ile büyümenin 2024 yılında %3,1 ve 2025 yılında ise %3,2 oranında gerçekleşeceği öngörülüyor. IMF bu durumu "ABD ve bazı büyük yükselen piyasalar ile gelişmekte olan ekonomilerdeki dayanıklılığa ve Çin tarafından sağlanan mali desteğe" bağlıyor. Enflasyonun istikrarlı bir şekilde düşmesi ve büyümenin devam etmesi ile IMF analizinde küresel ekonominin "yumuşak inişe doğru son alçalma" sürecinde olduğu benzetmesi yapılıyor.

Bu arada, OECD bileşik öncü göstergeleri Çin ve Birleşik Krallık başta olmak üzere, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin çoğunda bir toparlanmaya işaret etse de rapor kapsamında araştırmanın yapıldığı ekonomilerde tüketici güveninin genel olarak düşüş eğiliminde olduğu görülüyor. Bununla birlikte, ABD 2023 yılını iyimser tüketici güveni verileri ile kapattı. ABD'de Conference Board Tüketici Güven Endeksi, mevcut iş koşullarında, iş ilanlarında ve kişisel gelir görünümünde beklenenden daha iyimser bir ortamın oluşmasının etkisiyle aralık ayında 110,7'ye yükseldi.

Rusya ve Çin, perakende satışların çoğu ülkede nispeten durağan kaldığı bir ortamda perakende satış büyümesindeki toparlanmayla öne çıkıyor. Çin’de perakende satışlar, 2022 yılında görülen %0,2’lik düşüşün ardından 2023 yılında önemli ölçüde artarak %7,2 oranında yükseldi. 2022 yılında %0,5 artan tüketim malları satışları 2023’te %5,8 artarken, 2022 yılında %6,3 düşüş yaşayan gıda hizmetleri satışları 2023'te yılında %20,4 ile kayda değer bir artış gösterdi. ABD'de Kasım ayında 706,0 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen perakende ve gıda hizmeti satışları %0,6’lık artışla 709,9 milyar dolara yükseldi. Rusya'da ise parasal sıkılaştırmanın hane halkı talebinde soğumaya neden olarak ileriye dönük ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturması bekleniyor.

Enflasyondaki düşüş eğilimi gelişmiş ekonomilerde duraksamış durumda. ABD'de ocak ayında %3,1 olan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) şubat ayında %3,2’e çıkarken, ocak ayında %3,9 olan çekirdek enflasyon aralık ayında %3,8’e geriledi. Euro Bölgesi manşet enflasyonu, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte ocak ayındaki %2,8 seviyesinden şubat ayında yıllık bazda %2,6’ya gerilerken, enerji dışındaki tüm bileşenlerde ılımlı bir düşüş yaşandı. Birleşik Krallık’ta aralık ayında %4,0 olan TÜFE, ocak ayında da %4,0 olarak gerçekleşti. Çekirdek enflasyon beklenmedik bir şekilde sabit kalarak %5,1 olurken, hizmet enflasyonu %6,0’dan %6,1’e yükseldi.

Bazı gelişmekte olan ekonomilerde de benzer bir durum söz konusu. Hindistan'da ocak ayında %5,1 olan manşet enflasyon şubat ayında %5,1’de sabit kaldı. Rusya'da manşet enflasyon Aralık ve ocak aylarında %7,4 seviyesinde gerçekleşti. Buna karşın Çin deflasyonla mücadele halinde. Çin’de tüketici fiyatları ocak ayında %0,8 düşerken, şubat ayında %0,7 arttı. Üretici fiyatları şubat ayında %2,7 oranında geriledi. Bu arada Brezilya'da enflasyon üst üste beşinci ayda da düşerek %4,5’e geriledi.

Emtia fiyatları finansal kriz sonrasındaki seviyesine yakın seyrediyor. 2022 yılında zirve noktasına ulaşan enerji fiyatları hala yüksek seviyelerini koruyor. Metal fiyatları 2022'deki yüksek enflasyon döneminin ardından istikrarlı bir seyir izliyor. Gıda fiyatları ise düşüş eğiliminde olmakla birlikte 2011'deki yüksek enflasyon dönemiyle kıyaslanabilir düzeyde. İleriye dönük enflasyon beklentileri orta ve uzun vadede %2,0 ile %2,3 arasında dengelenmiş durumda. Bu dönemde faiz oranları gelişmiş ekonomilerde ve Hindistan'da sabit bırakıldı. Brezilya ocak ayında gösterge faiz oranını 0,50 puan düşürerek yıllık %11,75’ten %11,25’e indirdi. İlerleyen dönemde faiz oranlarında daha fazla indirim yapılması öngörülüyor.

ABD'de ilk tahminler 2023 yılı reel GSYH büyüme oranının %2,5 ile beklentileri büyük oranda aşacağı yönünde. Ocak 2024 döneminde olumlu tüketici hassasiyeti, hisse senedi piyasalarındaki büyüme ve enflasyon oranının %3,2 seviyesinde gerçekleşmesi ön plana çıkan gelişmeler oldu. ABD'nin 2023 yılı dördüncü çeyreğinde GSYH büyüme oranı, bir önceki yılın ayını dönemine göre %3,1 ve bir önceki çeyreğe göre %3,3 olarak gerçekleşti. Uluslararası kuruluşlar tarafından daha önce yapılan tahminlerde ABD ekonomisin 2023 yılında %2,0 seviyesinde büyümesi bekleniyordu. ABD Merkez Bankası (Fed) ise büyümenin %2,6 seviyesinde olacağını tahmin etmişti. Bu ekonomik performansla birlikte ABD, Avrupa'nın ekonomik performansını geride bıraktı. 2023 yılının üçüncü çeyreğinde %0,1 daralma yaşayan Avro Bölgesi ekonomisi dördüncü çeyrekte sabit kaldı. Bu durumun en büyük sebebi olarak, ekonomide yavaşlama yaşanacağı tahminlerinin ağır basmasının etkisiyle bu riskten korunma stratejileri uygulayan şirketlerin stoklarında yaşanan değişim gösteriliyor.  Birleşik Krallık’ta ekonomi ocak ayına kadarki üç aylık dönemde %0,1 daraldı.

Çin’de ekonomi daha olumlu gelişmelere sahne oldu. 2023 yılında %5,2’lik büyüme sergileyerek 17,7 trilyon dolar toplam büyüklüğe ulaşan Çin ekonomisinde büyümeye katkının %80’i tüketimden kaynaklandı. Hindistan ise 2024-25 yıllarında %7'lik bir büyüme hedefliyor. Rusya'nın savaş ekonomisinin tüm yıl boyunca ekonomik faaliyetlerde %2,7 ila %3,0 arasında bir toparlanma göstereceği tahmin ediliyor. Rusya’nın beklentilerin üzerinde gerçekleşen ekonomik performansı büyük oranda kamu harcamaları ve işgücü eksikliğinin yol açtığı ücret artışıyla canlanan iç talebin oluşturduğu dayanıklılıktan kaynaklandı.

İhracat ve ithalat aralık ayında Çin, ABD ve Rusya’da arttı. ABD'nin ihracatı aralık ayında kasım ayına kıyasla 2,8 milyar dolar artarak 256,9 milyar dolar olurken, aralık ayı ithalatı kasım ayına kıyasla 4,3 milyar dolar artarak 321,0 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kasım ayı Konteyner Elleçleme Endeksi (Container Throughput Index) Kuzey Avrupa'da düşmeye devam ederken Çin'de hafif bir zayıflama kaydetti. Ancak genel olarak endeks bir önceki ay 123,7 olan değerinden 124,5'e yükseldi. Şu anda dünya ticaretine büyük ölçüde gelişmekte olan ekonomilerdeki ithalat yön veriyor. 2022 yılında %4,3 artış kaydeden Çin'in toplam ticareti 2023'te %5,0 düştü. 2022 yılında %6,9 artan ihracat 2023 yılında %4,6 geriledi. 2022 yılında %1,0 artan ithalat ise 2023 yılında %5,5 azaldı.

Küresel ticaret modellerinin yeniden şekillenmekte olduğu artık malumu ilan. McKinsey’in raporunda bu durum derinlemesine ele alınıyor. Jeopolitik açıdan birbirleriyle nispeten farklı hareket eden ekonomiler arasındaki ticaret küresel mal ticaretinin sadece %20'sini oluşturuyor. Bu ticaret ağırlıklı olarak, dizüstü bilgisayarlar ve demir cevheri gibi sadece üç veya daha az sayıda ekonominin küresel ihracatın %90'ından fazlasını yaptığı mallarda gerçekleşiyor. Bu "küresel olarak yoğunlaşmış ürünler" söz konusu olduğunda, ticaretin yaklaşık %40'ı jeopolitik olarak birbirinden uzak ekonomiler arasında gerçekleşiyor.

Peki, bu durum küresel yaptırımlar, jeopolitik istikrarsızlık ve karbon azaltımı çağında, ekonomiler birbirinden ayrıştıkça ve "friendshoring" yaptıkça küresel ticareti nasıl etkileyecek? Raporda iki tür yeniden yapılanma senaryosu ele alınıyor. İlk senaryoda, ekonomiler arasındaki ticaretin jeopolitik olarak birbirleri ile daha uyumlu ortaklara kayması ile birlikte ortalama ticaret yoğunluğunun %13 artacağı ve ekonomik büyümenin zarar göreceği belirtiliyor. İkinci senaryoda ise ticari ilişkilerin çeşitleneceği ve bu sayede ticaretin jeopolitik mesafesinin %3 oranında artacağı tahmini yapılıyor. Bu belirsizlik ortamı karşısında iş dünyasındaki liderlerin kuruluşlarını içgörü üstünlüğü geliştirerek, alternatif senaryo planlaması yaparak ve uyum sağlayarak doğru konumlandırmaları mümkün.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital ürün pasaportu 01 Nisan 2024
Strateji hakkında 19 Şubat 2024