Adaylık siyasi koruma sağlar mı?
İktidar hiç acele etmeden ana muhalefet partisinin içine oynuyor.
Biraz açayım…
Bir yandan CHP’li belediyelerle ilgili yolsuzluk ve terör ithamlarıyla kamuoyunun kafasında soru işaretlerinin oluşmasına yönelik adımlar atıyor, öte yandan öne çıkan siyasi aktörlerin her biri sırayla hedef alınıp adeta birbirine düşürülüyor.
Buna karşılık CHP içinde üç ana başlıkta bir tartışma yürüyor.
Birincisi; CHP’nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için adımlar atılması;
İkincisi; Parti içi huzursuzlukları bitirmek için olağanüstü kurultay kararı alınıp, alınmaması;
Üçüncüsü; 30 milletvekilinin istifa edip ara seçim yapılmasının sağlanması.
Bu başlıklardan ilki konusunda bir adım atıldı. CHP’de parti üyelerinin katılacağı bir tür ön seçim yapacağı açıklandı.
Peki ama adaylıkta isimleri öne çıkan İmamoğlu ve Yavaş tarafları ne düşünüyor?
İmamoğlu kanadının tezleri şöyle özetlenebilir:
“CHP’nin önseçimle adaylık kararını almasıyla, demokratik yöntemle örgütü, sonuçta da partiyi arkamıza alacağız.”
“Böylelikle seçmenin en az %30'unu garantileyeceğiz ve aday toplumsal bir zırhla donanmış olacak.”
Öte yandan Yavaş'ın bu konudaki çekinceleri ise şöyle sıralanıyor:
“Ülke gündeminde çok önemli sorunlar varken, partinin şimdiden iç tartışmaya girmesi yanlıştır.”
"Cumhurbaşkanı, sadece CHP üyelerinin değil, 60 milyonun oyuyla seçilecek. Sadece üyelerle aday belirlemek, diğer kesimlerde kırgınlık yaratabilir."
Bu tartışma süredursun ortada başka sorular da var ve belki de en önemlisi şu:
“CHP, hedefe konmuş bir niyetin aracı haline mi getirilmek isteniyor?”