AK Parti’nin kuruluş yıl dönümü ve 2027 senaryoları

Mete BELOVACIKLI
Mete BELOVACIKLI İZ DÜŞÜMÜ

Şöyle yazmıştı daha üç beş gün önce Bülent Arınç: “Anayasa hükümleri gayet açıktır ve bu Anayasa bugün uygulanmak üzere yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarıyla ilgili bu kurumların verdikleri kararları uygulamak mecburiyeti de hemen hemen ilgili her maddesinde yazılıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız 10 yıldan beri Cumhurbaşkanlığı görevinde. 2014 yılından bu yana bu anayasaya göre seçiliyor, bu Anayasa’ya göre ant içiyor ve bu Anayasa’ya göre YÖK ve HSK üyelerini atıyor, Yargıtay Başsavcısı’nı ve Anayasa Mahkemesi üyelerini seçiyor. Anayasa’da kendine tanınan bütün hak ve yetkileri kullanıyor. 

… 

Hatırlayacaksınız, 2013 yılında Başbakan Yardımcılığım döneminde Kemal Aktaş isimli HDP'li bir milletvekilinin1 yıl 8 aylık mahkûmiyetinin kesinleşmesi karşısında mecliste ceza hükmü okunacak ve milletvekilliği sona erecekti. Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesine göre Nevruz'da yaptığı bir konuşma vesilesi ile bu cezayı almıştı. Söz konusu konuşmada da AİHM kararlarına göre hiçbir suç unsuru yoktu. Dolayısıyla Sayın Başbakanımızın görüş ve talimatlarını alarak kendi aramızda bu kanunun ilgili maddesini, ‘Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi...’ şeklinde AİHM kararlarına uygun olarak değiştirdik. Kemal Aktaş'ın kararının TBMM'de okunmasını da Sayın Cemil Çiçek'ten rica ederek 4-5 ay geciktirdik. Sayın Başbakanımızın çok doğru bir kararı ile bu madde değiştirildi ve o günden bugüne de yürürlükte kaldı. Geçmişte bir milletvekilliğinin düşürülmesine bu şekilde karşı çıkmışken bugün neredeyse rutin bir olay gibi milletvekilliklerinin düşürülmesi vesilesiyle siyaset kurumunun zedelendiğini, siyasetçinin yıprandığını ve bu kurumun çok büyük yara aldığını düşünmekteyim.”

Belli ki başta Alpay Özalan olmak üzere AK Partililer kurucu figürlerinden birinin çok önemli uyarılarını duymamışlar, duymazdan gelmişler.

Tam da bu yüzden olsa gerek, sönük bir kuruluş yıl dönümü gerçekleştirdi AK Parti.

Açayım…

Arınç’ın dikkat çektiği hassasiyetlerle partinin şu andaki hassasiyetleri arasında adeta uçurum oluşuyor.

Kuruluş yıllarına dönüp parti programına baktığımızda bugünkü anlayışla taban tabana zıt bir hal görüyoruz. Misal, “Anayasa’nın ve kanunların herkesi bağlayıcılığına dair ilke titizlikle uygulanacaktır” ilkesi hala yürürlükte mi sizce?

Yine Arınç’tan bir cümleyi hatırlatayım, “Bugün geldiğimiz noktada, bir takım sıkıntılarımız var. Bazı konularda başarısız olduğumuzu da itiraf etmeliyiz. Bu yüzden milletimiz farklı taleplerde bulunuyor. Son seçim sonuçları da bunu kanıtlamaktadır.”

Ama parti içinde çok daha farklı bir hava var. AK Parti rutin ve sürekli anketlerini yaptırmaya devam ediyor. Gerginliğin, Arınç gibi isimlerin uyarılarını kulak ardı edilmesinin artma eğilimine girmesinin nedeni anketlerin sonuçları. Partinin oy oranları sürekli eriyor ve bu erime durdurulamıyor. Bu da sönük bir kutlama olarak vücut buluyor. 

Bunu önlemenin ya da yavaşlatmanın yolu, bugüne kadar uygulanan ve sonuç alınan kutuplaştırma ve gerginlik yaratma siyaseti olarak görülüyor. Can Atalay olayı bundan bağımsız değil. Mart ayındaki kongreye kadar bu gerginlik arttırılarak devam edecek gibi görünüyor.

Erdoğan hemen hemen bütün il kongrelerine katılmayı planlıyor. Bununla hem parti tabanına moral vermeyi, hem de parti tabanının nabzını yoklamayı düşünüyor. Her il kongresinde yapılacak “icraatın içinden” konuşması tüm televizyon kanallarınca da yayınlanacak. Kongrelerde edineceği izlenim uyarınca büyük kongreyi erkene alıp tüm parti yönetimini değiştirebilir. Bunun işaretleri de şimdiden görünüyor.

Öte yandan partinin stratejisini net ortaya koyan bir değerlendirme de dillendiriliyor; “Muhalefetin sağ bloğunu dağıttık. Kolay kolay toparlanamazlar. Şimdi sırada CHP var. CHP’yi de içindeki sert rekabet ve tartışmalar devre dışı bırakacaktır”. 

Parti yönetimi ekonominin düzeleceğinden umutsuz, o nedenle tek umutları, içine kapanmış ve rotası belli olmayan, bulduğu seçmen kitlesini arttıramayan, taşıyamayan CHP.  (Bu konuyu bir dahaki yazıda açacağım.) Ve bu sürede gündeme taşınacak yeni Anayasa tartışmaları. Yapılan değerlendirmelere bakılırsa en erken seçim 2027’nin Mart-Nisan aylarında. Ardından AK Parti’nin 25. yıldönümü. Bu kez sönük bir kutlama yapmak istemiyorlar…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar