Biyoteknoloji ile dünyanın geleceğini dönüştürüyor

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Tüm dünyada iklim değişikliği ve baskı altındaki gıda sistemlerinin sürdürülebilirliği için çalışan Novozymes, biyoçözümleri ile 30 endüstride üretimin daha verimli olmasını sağlıyor, gıda israfını engelliyor ve tüketicilerin ekmek tüketirken veya çamaşır yıkarken karbon emisyonlarını azaltmalarına yardımcı oluyor.

Danimarka merkezli biyoteknoloji şirketi Novozymes, endüstriyel süreçleri ve tüketici ürünlerini geliştirmek, çevresel sorunları çözmek ve dünyanın sınırlı kaynaklarının daha etkin kullanılmasını desteklemek amacıyla mikroplar, enzimler ve diğer proteinlere dayalı biyoçözümler geliştiriyor.         

Tüm dünyada iklim değişikliği ve baskı altındaki gıda sistemlerinin sürdürülebilirliği için çalışan Novozymes, biyoçözümleri ile ev temizlik ürünleri, insan sağlığı, deri ve tekstil ürünleri, biyoenerji, su ve su atıkları, gıda ve tarım gibi 30 endüstride üretimin daha verimli olmasını sağlıyor, gıda israfını engelliyor ve tüketicilerin ekmek tüketirken veya çamaşır yıkarken karbon emisyonlarını azaltmalarına yardımcı oluyor.        

2023 yılında Türkiye’de 25. yılını kutlayan Novozymes Türkiye’nin Ülke Müdürü ve Orta Doğu Tüketici Biyoçözümleri Direktörü Pınar Tunçkol’dan şirketin, “biyoteknoloji ile dünyanın geleceğini dönüştürme vizyonu”nu dinledim.

3 taahhüdümüz var

“Novozymes, dünyada ‘biyoteknoloji güç merkezi’ olarak anılıyor. Enzim ile endüstriye giren Novozymes, enzim teknolojilerinin ev bakım ürünlerinden, ekmek, ekmekçilik, unlu mamuller, tekstil, dericilik, nişasta ve son dönemde biyoyakıt gibi yenilikçi alanlarda kullanılmasına liderlik ediyor. Novozymes’in üç temel taahhüdü var: Yaptığı çalışmalar ile iklim değişikliğinin durdurulmasına katkı sağlamak; insan türünün devamlılığını sağlamak için gıda sistemlerindeki değişikliği gerçekleştirebilmek ve gezegende yaşayan tüm canlıların daha sağlıklı yaşamasını sağlamak. Novozymes şu anda piyasa 300 ticari, 6 bin 700 patentli ürünü ile 140 ülkede 30’dan fazla endüstriye dokunuyor.”            

En önemli kasımız inovasyon “En önemli kasımız inovasyon. Yıllık kazancımızın neredeyse yüzde 15’i ile Ar-Ge yatırımı gerçekleştiriyoruz. Bir diğer özelliğimiz ise, doğadan ilham alan, kendi bünyemizdeki bilim insanları. Onlar, buzullarda, amazon ormanlarında veya denizlerde çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalardan toplanan farklı türdeki enzimler kütüphaneye ekleniliyor. Endüstride bir ihtiyaç olduğunda bu kütüphane arşivine bakılıyor ve enzim türü işe yarar hale getiriliyor. Sonrasında da ticarileşme süreci başlıyor. Türkiye’deki Novozymes organizasyonu, Orta Doğu bölgesine hizmet veren bir yapı olarak kurulmuş. 25 yıl önce 5 kişi olarak kurulan bu organizasyon bugün 45 kişiye ulaşmış durumda. Çalışan profilinin sayıca artması büyümesi ile birlikte dijital pazarlama, finans, insan kaynakları departmanları gibi çok farklı alanlarda da genişliyoruz. Bununla beraber bu inovasyonu yerelde sürdürebilmek ve onlara hitap edebilecek çözümleri sunabilmek için çalışıyoruz.”

2018’de Türkiye’de İnovasyon ve Teknoloji Merkezi kuruldu

“Türkiye’de 2018’de İnovasyon ve Teknoloji Merkezi ismini verdiğimiz laboratuvarımızı kurduk. Burada özellikle bölgesel ekmeklerin tazelik süresini uzatacak enzimler ve mikroorganizmalar üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Bu sayede israfı azaltmış olacağız. Novozymes’in globalde 20 tane Ar-Ge merkezi bulunuyor. İstanbul İnovasyon ve Teknoloji Merkezi’de bunlardan bir tanesi. Bünyemizdeki 45 çalışanın 13’ü bu merkezde faaliyet gösteriyor.      

Türkiye dünyadaki bir numaralı un ihracatçısı ve en çok ekmek tüketen ülke. Dünyanın her yerinde farklı çeşit ekmekler tüketiliyor. Bütün ekmeklerin formülleri, kullanılan hammaddeler, un dahi çeşitleri ülkeler arası değişiklik gösteriyor. Amacımız, bu topraklarda tüketilen ürünlerin tariflerine hizmet edecek, üreticilerin dertlerine çözüm olmak.         

Hedefimiz verimlilik ve kaliteyi iyileştirmek

“Makarna pazarında da dünyada İtalya’dan sonra ikinci büyük makarna ihracatçısıyız. İki sene önce makarna hattına yatırım yaptık. Türkiye’deki üretilen ürünün katma değerini artırmamız lazım. Biz yaptığımız ürünün kıymetini arttırmazsak, o ürünün piyasadaki değerini yükseltmezsek, yerimizi bir başkasının alması büyük ihtimal. Makarnaya yaptığımız yatırımın sonuçlarını görmeye başladık. Ülkeye döviz getirebilen, ihracat yapan yerel üreticileri destekleyecek hizmetler sunuyoruz. Onlarla birlikte laboratuvarımıza giriyor deneyler yapıyoruz. Müşterilerimizin personelleri ile birlikte ortaklaşa formüller geliştiriyoruz. Kimi zaman onların önceliklerine göre verimlilik, maliyet düşürmek için çalışıyoruz. Birlikte geliştirdiğimiz formüller ile tüketicinin yediği ekmeği daha uzun süre taze kalabilir veya daha lezzetli hale getiriyoruz. Tüm çalışmalarımızın ortak çıkış noktası yerelde üretim yapan firmaları, globalde oluşan bilgi birikimimiz ve teknolojimiz ile birleştirerek verimlilik sağlamak ve kaliteyi iyileştirmek.”

 Katma değer maliyet değil geleceğe yapılan yatırım    

Tüketici bilinci her geçen gün artıyor. Ama üreticilerimizin baktığı maalesef tüketicilerdeki istek ve beklentiler değil. Konya’ya bisküvi üreticilerine ziyaret gerçekleştirdik. Üretici firmaya bisküvi içerisindeki bazı katkı maddelerinin tüketici açısından zararlı olduğunu ve bunu biyolojik çözümler ile azaltarak üstelik maliyette artış sergilemeden nasıl üretime devam edebileceklerini konusunda bir bilinçlendirme çalışması yaptık. Ne zaman üretici firmaya Avrupa Birliği’nde bu alanda çalışmalar var, birkaç sene sonra bu Türkiye’ye gelecek diyorsak, o zaman değişmeye karar veriyorlar. Maalesef Türkiye ve Orta Doğu, tüketici istek ve beklentilerinden değil zorunluluklardan yapıyor. Katma değerinin elle tutulur maliyeti olduğunu düşünüyorlar, ama bunun geleceğe yatırımın bir parçası olduğunu anlatmak gerekiyor.        

Türkiye biyoteknolojiye odaklanmış durumda     

Her sene çift haneli rakamlar ile büyüyoruz. Türkiye biyoteknolojiye odaklanmış durumda. Bunu, bakanlıklar ile yapılan görüşmeler ile ortaya çıkan sonuçlara dayanarak söylüyorum. Beş senelik planlara baktığımızda her yerde biyoteknolojinin geçtiğini görüyoruz. Herkes biyoteknolojinin doğru çözüm olduğuna inanıyor ve daha fazla yerelleşmenin yollarını arıyorlar. Biz buradaki potansiyeli görüyoruz ve bu konuda üstümüze düşeni yapmak için hazırız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar