BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve “Enerji Dengeleri”… Yeni endüstriler, yeni çelişkiler…

Neslihan GÖKDEMİR AĞAR
Neslihan GÖKDEMİR AĞAR Enerjide İnovasyon

‘Enerji üçlemi’ ile karşı karşıyayız: Dünyamız çevresel performans, enerji güvenliği ve fiyat-maliyet- rekabet parametrelerinde yeni bir optimizasyona gidiyor.

Tüm dünyada tartışıldığı üzere, “Enerji Dengeleri” kavramı ve enerji sistemleri­nin bütüncül olarak ele alınması konusu son derece önemli. BM Sürdürülebi­lir Kalkınma Hedefleri bu çerçevede önemli bir misyonu yerine getirmeye ça­lışıyor ve ülkelerin kalkınma yolculuğu­nu yeniden düzenlemeye çalışıyor. Küresel enerji ve iklim etkenli uzun bir net-Sıfır yolculuğu bu… Oluşturulan senaryolarda 2030 ve 2050 durakları çok önemli; herkes için uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimin sağlanma­sı amaç...

Ve ‘Enerji üçlemi’ ile karşı karşıyayız: Dünyamız çevresel performans, enerji güvenliği ve fiyat-maliyet-rekabet parametrelerinde yeni bir optimizasyona gidiyor. Daha güvenli ve temiz bir enerji geleceğine kavuşmak için enerji verim­liliği, yenilenebilir enerji ile temiz enerji teknolojileri anahtar.

Bu iki anahtar konuyu; hem küre­sel bağlamda hem de ülkemizin be­lirli alanlardaki potansiyelini dikkate alarak ortaya koymaya çalışalım.

KÜRESEL BAĞLAMDA DURUM:

BM ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçla­rı’nı1 incelediğimizde; genel olarak aşa­ğıdaki durumla karşılaşıyoruz:

Elektrifikasyonda etkileyici bir ilerleme yok; yavaşlama sözkonusu.

Enerji verimliliğinde global he­deflere ulaşılabilmesi için yıllık enerji yoğunluğu gelişiminde 2030 hedefle­rine ulaşılabilmesinde yoğun bir ça­baya ihtiyaç var.

Gelişmekte olan ülkelere, uluslara­rası finans akışının azaldığı gözleni­yor. 2010 yılından 2023’e yenilenebi­lir enerjinin yükselişine tanıklık edi­yoruz.

İncelememizi sürdürüp hedefler ve indikatörler bağlamına geçtiğimizde ise aşağıdaki bulgularla karşılaşıyoruz.

HEDEF

7.1 2030 yılına kadar uygun fiyatlı, güvenilir ve modern enerji hizmet­lerine evrensel erişimin sağlanması

7.1.1 Elektriğe erişimi olan nüfus oranı

7.1.2 Temiz yakıtlara ve teknolojiye birincil güveni olan nüfusun oranı

HEDEF

7.2 2030 yılına kadar, küresel ener­ji karışımında yenilenebilir enerji­nin payını önemli ölçüde artırmak

7.2.1 Toplam nihai enerji tüketi­minde yenilenebilir enerji payı

HEDEF

7.3 2030’a kadar, enerji verimlili­ğindeki küresel iyileşme oranını ikiye katlayın

7.3.1 Birincil enerji ve GSYİH cin­sinden ölçülen enerji yoğunluğu

HEDEF

7.a 2030 yılına kadar, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, gelişmiş ve daha temiz fosil yakıt teknolojisi dahil olmak üzere temiz enerji araştırma ve teknolojisine erişimi kolaylaştırmak ve enerji altyapısı ile temiz enerji tek­nolojilerine yatırımları teşvik etmek için uluslararası işbirliğini geliştirmek

7.a.1 Hibrit sistemler de dahil ol­mak üzere temiz enerji araştırma-geliştirme ve yenilenebilir ener­ji üretimini desteklemek için ge­lişmekte olan ülkelere uluslararası mali akış sağlamak

HEDEF

7.b 2030 yılına kadar, gelişmekte olan ülkelerde, özellikle en az gelişmiş ül­kelerde, gelişmekte olan küçük ada devletlerinde ve denize kıyısı olma­yan gelişmekte olan ülkelerde, ilgili destek programlarına uygun olarak herkes için modern ve sürdürülebi­lir enerji hizmetleri sağlamak üzere altyapıyı genişletmek ve teknolojiyi yükseltmek

7.b.1 Gelişmekte olan ülkelerde ku­rulu yenilenebilir enerji üretim ka­pasitesi (kişi başına watt olarak)

İlerleme boyutunda bizi aşağıdaki sonuçlar karşılıyor:

Elektriğe ve temiz pişirme yakıtla­rına erişim dünyanın birçok yerinde iyileşti, ancak 675 milyon insan he­nüz şebekeye bağlanamadı ve 2,3 mil­yar insan hala güvenli olmayan ve çevreyi kirleten yakıtlarla yemek pi­şiriyor. Ukrayna’daki savaş ve küresel ekonomik belirsizlik, enerji fiyatla­rında önemli dalgalanmalara neden olmaya devam ederek, bazı ülkele­rin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlarını artırmasına ve diğer­lerinin kömüre bağımlılığı artırma­sına yol açarak yeşil geçişi riske atı­yor. Mevcut hız devam ederse, 2030 yılına kadar yaklaşık 660 milyon in­san hala elektriğe erişemeyecek ve 2 milyara yakın insan yemek pişirmek için kirletici yakıtlara ve teknolojile­re güvenmeye devam edecek. 2030 yılına kadar herkesin enerjiye erişi­mini sağlamak için elektrifikasyo­nu hızlandırmalı, yenilenebilir ener­ji kaynaklarına yatırımları artırmalı ve elektrik şebekelerini iyileştirmeye yatırım yapmalıyız.

Küresel enerji sisteminde; enerji güvenliği, yeni bir paradigma olgusu, temiz enerjiye geçiş, net sıfır yolları, endüstriyel yönelim ve teknoloji te­miz enerji geliştirme ve sürdürülebi­lir endüstriyel rekabet gücü gibi bü­yük konular en belirleyici sektörel tartışmaları oluşturuyor. Enerji ve­rimliliği ve yenilenebilir enerji konu­su ise bunlar içinde küresel anlamda sahip olduğu potansiyel itibarıyla en belirleyici konular arasında. Bu nedenle, yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretiminde ve tüketimindeki payının hızla yükseldiğini görüyoruz.

Enerji verimliliği akaryakıt ithalat bağımlılığını azaltmak, enerji fiyatla­rındaki oynaklığa maruz kalma ora­nını düşürmek ve iklim değişikliğinin azaltılmasına katkıda bulunmak, sis­temleri ve toplumları daha esnek hale getirmek açısından son derece önem­li görülüyor.

KÜRESEL ENERJİ TÜKETİMİ YAKLAŞIK %1 ARTTI

Bununla birlikte, enerji talebindeki artış üç kat artabilirdi. Daha yüksek, küresel enerji verimliliği ilerlemesi 2020 ve 2021’de yılda yaklaşık %0,5’ten 2022’de %2’nin biraz üzerinde. 2030’a kadar ve­rimlilik artışının iki katına çıkarak yılda %4’ün üzerine çıkması gerekiyor. Verim­lilikle ilgili yıllık yatırımı üçe katlamak gerekiyor.

600 milyar ABD dolar olan yatırım­ların 2030’a kadar 1,8 trilyon ABD do­lara çıkması gerekiyor.

ENDÜSTRİ BAĞLAMINDA DURUM:

Enerji yoğun sektörlere özel bir yol haritası çıkarılmalı. Cam, demir çelik, alüminyum gibi…

Temiz enerji yatırımlarını teşvik edecek bir bilgi ağı kurulmalı.

Tüm paydaşların görüşü alınarak ilerlenmeli; uluslararası tecrübeler­den yararlanılmalı.

Türkiye’nin yenilenebilir enerji po­tansiyelinin yaşama geçmesi için sek­töre uluslararası yatırım çekilmeli.

Türkiye’de yeşil istihdama önem verilmeli.

Enerji yoğun sektörlerin dışında; genel olarak sanayideki dönüşüm iyi planlanmalı, yenilenebilir enerji sa­nayinin kurulabilmesi için altyapı hazırlan­malı. Enerji verimliliği, bireylerden kurumlara kadar yeni bir bilinç pen­ceresinden yeniden kurgulanmalı...

KAYNAK:

(1) https://sdgs.un.org/goals

(2) Turkey Energy Outlook 2020-2022

(3) https://www.bloomberght.com/avru­pa-gaz-fiyatlarinda-yenilenebilir-enerji-bas­kisi-2332152 

2050'ye kadar yeni endüstriler, fırsatlar ve çelişkiler

2050 yılına kadar net sıfır emisyon ortamına geçişin, aynı yıl küresel ekonomiye 10,3 trilyon dolar değerinde yeni endüstriler yaratması öngörülürken, yeni çelişkiler de beraberinde geliyor.

YEŞİL BEYİN YIKAMA                                         

Yeşil beyin yıkama da kafaları karıştıran konular arasında yer alıyor. İş hedefleri, zayıf emisyon muhasebesi, sorunlu karbon dengelemelerine bağımlılık ve gerçek emisyon azaltımları için belirsiz planlar ile karakterize edilen bir süreç olarak gelişebiliyor. Gönüllü inisiyatiflerin tek başına bu sorunu çözemeyeceği de bir gerçek - hükümetler ve düzenleyicile­rin devreye girerek şirketleri Paris An­laşması uyarınca emisyonları kısmaya zorlaması bekleniyor.

ÇİN’DE YEŞİL FİNANSMAN ÇÖZÜMÜ VE SONUÇLARI

Yeşil finansman çözümlerini oluştur­mak için Çin'deki hidrojen enerjisi pro­jelerinin ekonomik ve finansal fizibilite analizini inceleyen bir çalışmada, üç hidrojen projesi için maliyet-fayda ve duyarlılık analizi yaklaşımları gerçek­leştirilmişmiş olduğunu öğreniyoruz. Hidrojen projeleri, diğer finansman maliyetlerinin yanı sıra borçlanma faiz oranlarına ve gelir vergisi oranla­rına daha duyarlı bir karakter çiziyor. Bunun başlıca nedenleri, yeşil enerji projelerinin sermaye yoğun yapısı ve uzun vadede yeşil projelerin geri dönüş oranında verginin rolü olarak gösterili­yor. Çin'de incelenen hidrojen projeleri için banka kredilerinin optimal ağırlığı yaklaşık %56 olarak hesaplandı, bu da yeşil tahvillerin ağırlığının yaklaşık %44 olduğu anlamına geliyor. Diğer bir deyişle, finansman riskinin ve sermaye maliyetinin azaltılması için sadece banka kredilerine güvenmek yerine fi­nansman kanallarının çeşitlendirilmesi de öneriliyor. Önemli bir politika çıkarımı olarak, hidrojen projelerine özel yatı­rımları çekmek için yeşil kredi garanti şirketi gibi çeşitli risk azaltma araçları öneriliyor.

YEŞİL EKONOMİNİN SUNDUĞU FIRSATLAR

Arup ve Oxford Economics'ten iklim uzmanları da endüstri uzmanları ve ekonomistlerden oluşan bir ekiple son 12 aydaki gelişmelere odaklanmışlar. Amaçları, hükümetlerin, yatırımcıla­rın ve toplulukların yeşil ekonominin sunduğu fırsatları daha iyi anlamalarına yardımcı olmak… Bu çalışmada, fırsatla­rı değerlendirmek ve küresel ekonomiyi çevresel olarak sürdürülebilir bir yola sokmak amaçlanırken, gerekli stratejik ekonomik karar üretilebilmesi için yeni çözümler aranıyor. 2050 yılına kadar net sıfır emisyon ortamına geçişin, aynı yıl küresel ekonomiye 10,3 trilyon dolar değerinde yeni endüstriler yaratacağı vurgulanıyor.

‘SHELL HİDROJEN’ İÇİN YENİ GELECEĞE HAZIRLANIYOR

Shell’in, özel bir iş birimi olan ‘Shell Hydrogen’ ile onlarca yıldır hidrojen üretiminin yanı sıra araştırma, geliştir­me ve uygulama alanlarında faaliyetler­de bulunduğunu gözlemliyoruz. Şimdi, Almanya'daki Wuppertal Enstitüsü ile işbirliği içinde, geleceğin enerji kaynağı olarak hidrojen üzerine bir çalışma yürütülüyor.

Çalışma, hidrojen tedarik yolları­nın ve hidrojen uygulama teknoloji­lerinin mevcut durumuna bakıyor ve yarının küresel enerji sisteminde bir enerji kaynağı olarak potansiyel sonuç ve beklentileri araştırıyor. Çalışmanın odaklandığı karayolu taşımacılığın­da ve özellikle yakıt hücreli elektrikli araçlarda (FCEV'ler) hidrojen kullanı­mı, aynı zamanda otomotiv dışı karşılıkları da inceleniyor.

Yakıt hücreli elektrikli araçların satın alınması ve hidrojen yakıt ikmal istasyonlarının inşası için Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da pazar geli­şimini teşvik eden devlet finansmanı imkânlarının daha eski yıllardan beri mevcut olduğu da görülüyor. (IEA, 2015)

Hidrojen yakıt ikmal istasyonu maliyetlerine ilişkin derinlemesine araştırmalarda, şu ana kadar yalnızca Kaliforniya'da mevcut olduğu aynı raporda belirtiliyor. Bu çalışmalara göre, hidrojen yakıt ikmal istasyonla­rı için yatırım maliyetlerinde 1 milyon ABD Doları ile 10 milyon ABD Doları arasında değişen büyük bir fark bulu­nuyor. Günlük kapasiteleri yaklaşık 200 ila 300 kg hidrojen olan en önemli yakıt ikmal istasyonu konseptlerinin maliyetleri 2 ila yaklaşık 3 milyon ABD Doları arasında ve sabit kıymet har­camaları ise 1,5 - 2 milyon ABD Doları buluyor. Almanya için, yakıt ikmal istas­yonu başına yaklaşık 1 milyon Euro'luk daha düşük maliyetten bahsediliyor.

Düzenleyici ve teknik standar­dizasyon ve ölçeğin etkileri (CEC/ CARB 2017) sayesinde 2017 ile 2025 arasında yaklaşık %50'ye varan önemli bir maliyet azaltma potansiyeli bekle­niyor. Yine de, yeni bir hidrojen yakıt ikmal istasyonu altyapısının finanse edilmesi ekonomik zorluklarla karşı karşıya çünkü erken pazar geliştirme aşamasında hidrojen dağıtıcılarına hizmet verecek yalnızca birkaç aracı bulunuyor ve düşük verim yetersiz kul­lanıma yol açabiliyor.

Mümkün olduğunca kapsamlı bir altyapı, yeni bir teknolojinin kabulü ve pazar başarısı için önemli bir faktör olarak gösteriliyor. Bu durum hidrojen ve yakıt hücreli araçlar için de geçerli kabul ediliyor. Ancak, bu altyapıyı oluş­turmak yüksek başlangıç sermayesi ya­tırımına bağlı… Soru, bu yatırım mali­yetlerinin ne kadar yüksek olacağı ve bir hidrojen yakıt ikmal istasyonu alt­yapısının mümkün olduğunca verimli bir şekilde nasıl inşa edilebileceğinde saklı…

Günümüzde hidrojen üretimi için en önemli birincil enerji kaynağının %70'lik pay ile doğal gaz olduğu; onu petrol, kömür ve elektrik (ikincil enerji olarak) takip ettiği görülüyor. Buhar reforming (doğal gazdan) hidrojen üretimi de önemli biryöntem olarak dikkat çekiyor. Elektrikten elektroliz şu anda küresel hidrojen üretiminin yaklaşık sadece %5'ini oluşturuyor.

Hidrojen üretiminde yenilenebi­lir enerjilerin önemi gelecekte artacak olsa da halen düşük seviyelerde oldu­ğunun altı çiziliyor. Elekt­rolizle yenilenebilir elektrik üreti­minin büyük bir potansiyel sunduğu muhakkak…

* YAYIN HAKKINDA: Gelen talepler üzerine, TÜRKİYE ENERJİ ENDÜSTRİSİ (TEE) yıllık yayımını dijitale de aktardık. EKONOMİ GAZETESİ Enerji Yazarı Neslihan Gökdemir Ağar tarafından, 29 Eylül 2023 tarihli gazetemiz eki için içeriği kurgulanıp kaleme alınan çalışma 132 sayfadır.

Yazar’ın dergide yayına giren yazılarından oluşan bir seçkisini beş gün boyunca peş peşe Siz okurlarımızla paylaşıyoruz. 

  1. Gün, 21.12.2023, Perşembe: Enerji dönüşümünde 2030 ve 2050 hedefleri…
  2. Gün, 22.12.2023, Cuma: Karbon piyasaları ve kritik minerallerin yükselen gücü
  3. Gün, 25.12.2023, Pazartesi: Türkiye’nin ‘Enerji Gaz Merkezi’ olma potansiyeli; yeni küresel gaz düzeni; ‘Güney Gaz Koridoru’
  4. Gün, 26.12.2023, Salı: Hidrojen teknolojileri ve temiz hidrojenin finansmanındaki riskler
  5. Gün, 27.12.2023, Çarşamba: BM ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’; 2050’ye kadar yeni endüstriler ve yeni çelişkiler
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar