Çekirdek enflasyonu unutalım; enerji ve gıda fiyatlarında yön yukarı

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Küresel ekonominin en önemli gündemi enflasyon ve uzun süre de böyle kalmaya aday görünüyor. Bu süreç şimdi para politikalarını gündeme getirmiş durumda, arkasından da olası bir resesyonu gündeme getirmeye aday görünüyor.

Başta ABD olmak üzere küresel ekonomi son 40 yılın en yüksek enflasyonunu yaşamaya başladı.  Bu yükselişin birçok nedeni var ama öne çıkan iki faktör enerji ve gıda fiyatları oldu. Emtia fiyatlarının genelinde gözlenen artış, artan talep ve ücretlerdeki yükseliş bu süreci destekledi. Enflasyonun ana kaynağı olan enerji ve gıda fiyatları kısa vadede pek geri dönebilecek gibi görünmüyor.

40 yıl önce yaşanan enflasyonun öncesinde enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan hızlı yükseliş vardı. Grafikten izlenebileceği gibi nominal gıda fiyatları 1970’lerde sert bir yükseliş gösteriyor. 1970 -5 arası reel artış da çok yüksek gerçekleşiyor. Sonra 2000’li yılların başına kadar görece sakin bir döneme giriliyor. Arkasından hem reel hem nominal sert bir çıkış başlıyor. Pandemiyle de çok hızlanıyor.

2000’li yıllardan sonra başlayan çıkışta, kuraklık, sel gibi faktörlerin de etkisiyle iklim krizinin önemli bir payı var. Pandemi döneminde ülkelerin kendi iaşelerine öncelik vermesi, ihracat kapasitelerinin düşmesi de artışın önemli bir nedeni oldu. İçinde bulunduğumuz dönemde ABD’nin genelinde yaygın bir kuraklık yaşanıyor. Özellikle et ve mısır fiyatlarına çok ciddi bir baskı oluşturuyor. Benzer şekilde Güney Amerika’da da kuraklık yaşanıyor ve bu urum soya, kahve ve şeker fiyatlarının yükselişinin arkasındaki temel neden olarak bulunuyor. Benzer bir durum dünyanın birçok bölgesinde de yaşanıyor. Hem halen pandemi koşullarının devamı, hem iklim krizinin yarattığı sonuçlar nedeniyle gıda fiyatlarındaki baskının önümüzdeki süreçte devam etme ihtimali yüksek görünüyor.

Enerji fiyatlarında da durum farklı değil. 1970’lerde petrolün varil fiyatının 6 dolardan 45 dolara fırlaması yaşanan enflasyonun ve bunun sonunda stagflasyona giden sürecin temel nedeni idi. 2000 yıllar öncesi varili 9 dolara inen petrol fiyatı 10 yılda 140 dolara ulaşarak bugünkü kadar olmasa da yine enflasyonda bir artışa yol açmıştı. Sonrasında ortalamada 40-50 dolara inen petrolün varil fiyatları pandeminin başında negatif değerleri gördükten sonra son dönemde 90 dolarların üzerine çıktı.  Son 2 yılda anormal bir artış gerçekleşti. 

Bu artışın arkasında birçok neden bulunuyor. Evlerde imalat sanayi ürünlerine olan talebin artması ve hızlanan büyüme ciddi bir talep baskısı yarattı. Çin ve diğer Asya ülkelerinden gelen ucuz işgücüne dayalı ürünlerin artık daha az ve pahalı gelmesi, azalan rekabet fiyatlara yukarı yönlü baskı yapmaya başladı. Daha önemlisi, Paris İklim Anlaşması sonrası fosil yakıtların bir süre sonra yerini yenilenebilir enerjilere bırakma ihtimalini arttırdı. İklim krizinin derinleşmesi de buna katkı sağladı. Dolayısıyla, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıt çıkarımına yönelik yatırımların azalması arz yönlü kapasiteyi azalttı. Fosil yakıtların gelecekte fiyatlarının düşme beklentisi OPEC ve OPEC+ ülkelerinin arzı arttırma isteklerini muhtemelen azaltıyor. Hatta kimileri için jeopolitik risklerin yüksek olması enerji fiyatların yaptığı baskı nedeniyle tercih bile ediliyor olabilir. Toparlarsak, mevcut şartlar enerji fiyatlarında ara ara aşağı yönlü düzeltmeler olsa bile ana yönün yukarı olduğunu gösteriyor. Yeni yeşil mutabakata uygun enerji kaynakları, görece yaygın bir konuma ulaşana kadar enerji fiyatlarındaki baskı devam etmeye aday görünüyor.

Sonuç olarak, bir süre gıda ve enerji hariç bakılan çekirdek enflasyonu unutmak manşete odaklanmak gerekiyor. Son yıllarda küresel ekonomide Business Cycle (İş Çevrimi) çok hızlandı. Ekonomiler çok hızlı daralıyor, toparlıyor. En önemli belirleyeni de para politikaları. Para politikaların işi daha zor, bu yüzden de gücünü daha fazla kullandığı bir dönemdeyiz. Bu sefer toparlanmayla da gelen enflasyonu kontrol etmek için merkez bankaları başta Fed olmak üzere beklenenden daha şahin olacaklardır. Bu durum resesyon, yani genişlemenin arkasından hızla daralma getirme ihtimalini arttırabilir. Maalesef bir başka olasılık da stagflasyon. 2022 sonrası küresel ekonomiyi büyüme açısından, bir ihtimal hem büyüme hem enflasyon açısından zorlu bir dönem bekliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024