Dengelenmeyi ararken

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

ABD çıkışlı, Asya’da Japonya’dan aldığı ivme ile yoluna devam eden ve gelişmekte olan ülke varlıklarını kasıp kavuran küresel satış dalgasında sakinleme-denge arayışlarının devam ettiği bir haftayı geride bıraktık. Daha önceki yazılarda sesli şekilde tartıştığımız “faizlerdeki yükseliş bu kez normalleşmenin habercisi olabilir” tezi nispeten çalışıyor. Global hisse senetlerindeki satış baskısı da çok daha fazla yaraları sarma, hasar tespiti gibi başlıklar üzerine yoğunlaşmış durumda. Suların tam olarak durulduğunu söylemek için henüz erken. ABD’den gelecek olan makro verilerin yakından takibi ilk etapta Jackson Hole, takiben ise Fed’in eylül ayı FOMC toplantısına dek hem devam eder hem de volatilite yaratımında ana karakter rolünü kimseye kaptırmaz. Zor günler.

Geride kalan haftada küresel hisse senetleri her ne kadar dördüncü haftada da değer kaybetmiş olsa da ivmesi büyük oranda kırıldı ve neredeyse başabaş noktada izlendi. Yüzde – 0,01’lik performansın yanında ABD’yi ayırdığımız sepette de yüzde – 0,03 ile aynı eğilimi izledi. O cephe de dördüncü haftayı “matematiksel olarak” ekside tamamladı. İlk yaşam belirtileri ise gelişmekte olan ülke varlıklarından yüzde 0,21 yükseliş ile gelirken, Amerikan doları hafif eksi, gelişmekte olan ülke para birimleri 3 hafta sonra yüzde 0,69 yükselişte izlendi. ABD’de kısa ve uzun vadeli tahvil faizlerindeki yükseliş şimdilik sakinlemenin çıkış noktası konumunda. 2y vadelide +17bp, 10y vadelide ise +15bp’lık performanslar takip edilirken, makasın yeniden kısa vadeliler lehine dönmesi de resesyon endişelerindeki sakinlemenin sinyallerini veriyor. Yeni haftada ABD’den gelecek olan enflasyon ve perakende satışlar verileri volatiliteyi ve yönünü belirleyecek.

Yerel varlıklar cephesindeki hasar ise küresel emsallerine kıyasla çok daha fazla. MSCI TR endeksi yüzde – 6,63 ile trade ederken, Haziran 2023’ten bu yana en uzun satış dönemini geride bıraktı. BIST 100 endeksi, haftalık bazda yüzde - 5,40 ile üçüncü haftada da değer kaybederken, marttan bu yana en uzun baskı dönemini karşımıza çıkarıyor. Hasarın en ciddi boyutu ise XBANK’ın yüzde - 12’lik performansında. Bu, Mayıs 2023’teki seçim sürecinden bu yana en kötü performans anlamına geliyor. Görüldüğü üzere her birisi kendi içerisinde ayrı bir hikayeyi barındıran yerel varlık eğilimleri söz konusu.

Türk lirası cinsinden değerlenen varlıklardaki ayrışmayı anlamakta, genel kanının aksine güçlük çekmiyoruz. Yukarı yönlü hareketin olduğu, rekor yenilemesi günlerinde, sahadan aldığımız geri dönüşler ve şirketlerle kurduğumuz temasların temel analiz açısından yeni zirve denemelerini açıklamakta güçlük çıkardığı şeklinde ters yönlü tespitlerde bulunuyorduk. Her ne kadar çıkış noktası bizim savlarımız etrafında olmasa da kötü günlerde, performansların bozulduğu ortamda, görülmeyen tüm başlıklar bir anda dikkat çeker. Bu sefer de öyle oluyor. Şunlar unutulmasın: i) yerel varlıklarda “yeniden geri dönüş hikayesi” henüz bitmiş değil. Hatta tohumlarının ekildiği bir dönemdeyiz. ii) para politikasına dair beklentilerin yönetilemeyecek bir boyutu yok. Mevcut kadro, son 4-5 yılın aksine iletişimi önceliklendiriyor, değer veriyor. iii) yükselişlerin olduğu dönemdeki “yabancı alımları” nasıl normal karşılanıyorsa, geri dönüşlerdeki satış baskısı-çıkış eğilimi de aynı şekilde okunmalı. Net şekilde, mayıs ayından bu yana Türk hisse senetleri yabancı yatırımcılara cazip gelmiyor. Bu, yarın da aynısının olacağı anlamında okunmamalı. Genel trend aslolandır. iv) parasal sıkılaşmanın gecikmeli etkileri haziranın ikinci yarısından bu yana iyiden iyiye etkisini hissettiriyor, bir nevi “can yakıyor”, tüketimi vuruyor. Doğal olarak da bilançoları.

Enflasyon muhasebesi karmaşasının yarattığı “finansalları yorumlayamama” sorunsalı da gözetildiğinde, yavaşlayan ekonomik ortamda, üçüncü çeyrek finansallarının da zayıf gelmesi sürpriz olmayacak. Bu da beklenti kanalını etkiliyor. Negatif olarak. v) son olarak, ana hikayedeki değişimin ne olduğu, değişim olup olmadığı sorularına yanıt verilmeli. Biz, olmadığı kanaatindeyiz. O vakit kısa vadeli düşünmek ve yakınmak kimseye fayda sağlamayacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kısa vadeli beklentiler 10 Aralık 2024
Yeni “farklı dönem” 26 Kasım 2024
Yeni dönem üzerine 12 Kasım 2024
Normali arayış 15 Ekim 2024
Buradan sonrası 10 Eylül 2024