Depremin bütçesi mi, bütçenin depremi mi?...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

6 Şubat 2023 günü yani bundan tam bir yıl önce Kahramanmaraş merkezli deprem adeta yüzyılın felaketi olarak kayıtlara geçti. 11 ilimizi derinden etkileyen yıkımın altında 50 bini aşkın insanımız can verdi. Yüzbinlerle ifade edilen konut, işyeri ve kamu binaları yerle bir oldu. Sayısı bilinemeyen insan kayıpları yaşandı, on binlerce insanımız sakat kaldı. Bölge adeta yerle bir oldu ve yerleşikler de çil yavrusu gibi ülkenin dört bir yanına yayıldı.

Depremin değil de öncesinin ve sonrasının sorumsuzlukları, ihmalleri, hatta kasıtlar bu acı sonları ortaya koyuyor.

Deprem öncesinin plan ve uygulama yanlışları, hataları öncelikle doğal felaketlerin ilk sinyallerini oluşturuyor. Cennet köşeleri ve saray özlemleri ile yapılan binalar sonunda yaşayanlara mezar oluyor.

Benzer sıkıntı da deprem sonrası yaşananlar… afet sonrası yıkımın ortadan kaldırılması, onarım ve yeni inşaatların yapılması, bir o kadar da önemlisi sosyal rehabilitasyon programlarının uygulanması…

Asıl sorun da deprem gibi doğal felaketlerin öncesi ve sonrası ile ilgili olarak yapılacakların finansmanı. Yani bütçe konusu.

Aslında bütçe veya kaynak olmasa yaralar daha derin oluyor. Çaresizlik, imkansızlık yavaş ölümlere davetiye çıkarıyor.

Şimdi konumuz Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremi olduğuna göre, sadece bu yıkıcı deprem açısından bakalım.

Konu ile ilgili olarak Gazetemiz yazarı Hüseyin Gökçe’nin 5 Şubat 2023 tarihli geniş haberini okumanızı salık veriyorum. Güzel olmasa da çok net ve aydınlatıcı bir haber.

Kahramanmaraş merkezli depremin maliyeti en yetkili ağızların ifadesine göre 105-110 milyar dolar. Hüseyin Gökçe’nin haberine göre yapılan harcama 30 milyar dolar. Dolayısıyla daha 80 milyar dolar civarında yapılacak iş var. Yani harcama tutarı yapılacak kısmın dörtte biri ile üçte biri arası.
Biliyorsunuz depremin finansmanı için 2023 yılı bütçesi revize edildi, ek bütçe hazırlandı ve 27 Temmuz 2027 tarihinde ek bütçe kanunu yayımlandı.

Ek bütçe son derece yalın ve açık idi. Ek bütçe ile 4 trilyon 469 milyar liralık bütçe ödenekleri 5 trilyon 589 milyar liraya çıkarılmıştı. Bütçe 1 trilyon 120 milyar lira artırılmıştı ve bunun da tamamının vergi gelirleriyle karşılanacağı öngörülmüştü. Ana vergi kalemleri itibariyle:

* Gelir vergisi 495 milyar liradan 696 milyar liraya,

* Kurumlar vergisi 619 milyar liradan 782 milyar liraya,

* Dahilde alınan KDV 203 milyar liradan 441 milyar liraya,

* ÖTV ise 511 milyar liradan 817 milyar liraya yükseltilmişti.

Örneğin KDV genel oranı yüzde 18’den yüzde 20’ye, indirimli oran yüzde 8’den yüzde 10’a çıkarılmış ve tüm motorlu taşıt mükelleflerinden yaklaşık 30 milyar lira civarında ek MTV tahsil edilmişti.
Bütçe açığı da 659 milyar lirada sabit tutulmuştu.

Bu arada dış dünyadan, yerel yönetimlerden, özel sektör kuruluşlarından, sivil toplum ve meslek örgütlerinden de çok ciddi ayni ve nakdi yardımlar gelmişti. Gelmesine gelmişti de nereye gitmişti, belli değildi.

Şimdi cevabı aranan iki temel soru şu:

* Depremin gerçek maliyeti nedir?

* Ayrıca bu maliyete karşılık toplanan ya da edinilen kaynaklar ne kadardır?

Bütçede açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik, öngörülebilirlik adına bu soruların cevabını herkes bilmek zorunda değil mi? Bütçe hakkı, hükümetlerin vatandaş adına kamu harcaması yapması ve bunu karşılayacak vergi gelirleri ile borçlanma imkanı değil mi? Gerek bütçe ile ilgili Anayasanın amir hükümleri, gerekse 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol kanunu ile 4749 sayılı kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri uygulanıyor mu? Torbalara atılmış ve hesap vermekten uzak olduğu gibi kamu mali yönetiminde etkinliği ortadan kaldırmış korsan ve yasa dışı uygulamalar doğru mu?

Gerçekten son bir yılda nakdi ve ayni olarak kimlerden hangi kaynaklar sağlandığını, bu kaynakların nasıl kullanıldığını, bundan böyle ne kadar zamanda hangi harcamaların yapılması gerektiğini bilen var mı?

İlginç değil mi ülke böylesine büyük bir felaket atlatmış, bunun ekonomiye ve bütçeye yansımaları tam hissedilmemiş. Açıkçası ekonominin böyle bir türbülansı yaşamış olması sanki de hiç algılanmamış.

Aslında bütçe depremlerini artık sıklıkla yaşamaya başladık; ama deprem bütçelerini ne yazık ki hala algılayamadık.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar