Ekonomide Çin modeli

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Zafer ÖZCİVAN

Ekonomist

zozcivan@hotmail.com

Yaklaşık kırk iki yıl içinde bulunduğum hırdavat nalbur iye sektöründe direk veya dolaylı olarak Çin ürünleriyle iştigal etmiştim. 1980’li yıllarda rahmetli Turgut Özal döneminde ithalatın serbest bırakılması ve telekomünikasyon konusunda atılan önemli adımlar sonucu Türkiye’de ithalat yapan işletmeler çoğalmış, iğneden ipliğe her türlü ürün ülkemize gelmeye başlamıştı. Ancak gelen ürünler özellikle kendi sektörümde olmak üzere yerli üretimden çok daha ucuz olduğu için piyasada rağbet görüyordu. Bu dönemde gereğinden fazla ürün geldi ve ithal deyince hepimiz Çin malı diye düşünüyorduk.

Yaptığımız ithalat fiyat odaklı, kalite ise son planda idi. Bu yüzden Çin mallarının önemi kullanım süreçleri sonunda giderek azaldı ve halkımız adeta Çin mallarından kaçmaya başladı. Tabii ki ekonomik olarak düşündüğümüzde yerli fabrikalarımız üretimlerini minimum düzeye indirdi veya üretimlerine son verdi ve de paramız ciddi miktarlarda yurtdışına yönelmişti. Doğal olarak ithalatımız ihracattan daha fazla olduğu için cari açığımız da büyümekteydi. Uzun yıllardan bu yana devam eden cari açığımız bu yıl yaptığımız ve tarihi başarı sağladığımız ihracat fazlalığı nedeniyle cari açığı önemli ölçüde azalttı.

Yukarıda bahsettiğim gibi içinde bulunduğum sektörde iştigal ederken yeterli sermayeye sahip olmadığımdan dolayı Çin mallarını direk kendim getiremediğim için ithalatçılardan almak zorunda idim. Bu esnada bazı Çin sohbetlerine kulak misafiri olduğum için az da olsa Çin ekonomisi hakkında kulaktan dolma bilgi toplamaktaydım. Öncelikle duyumlarım arasında Çin’de işgücünün çok ucuz olduğunu hatta işçilere sürekli pirinç yedirdiklerini öğrenmiştim. İkinci bir konu ise Çin’de her türlü üretimin yapılabilir olması ve fiyat rekabeti açısından uygun olduğu yönündeydi ve bunlar doğru bilgilerdi. Bir örnek vereyim; bir ithalat işletmesi Çin’e üretilmesi için bir UFO türü elektrikli soba göndermiş ve aynısının üretilmesini istemiş. Fakat gönderilen numune yolda kırıldığı için ısı bölümünde bir çizik oluşmuş. Buna rağmen Çinli de aynısını kırık şekilde yapıp ülkemize göndermiş.

Burada anlatmak istediğim ne isterseniz en ucuz maliyetle yaptırarak, fiyat rekabeti ile ülkemizde satabiliyorsunuz.

T.C. Merkez Bankası para politikaları kurulunun üç aydan bu yana politika faizini 400 baz puan düşürmesi sonucu ülkemizde oluşan döviz kurlarındaki yükseliş ve enflasyon tırmanışı ile birlikte yeni bir ekonomik modelden söz edilmeye başlandı. Bundan böyle düşük faiz yüksek kur modeli kesinlikle uygulanacağı başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ekonomi yönetimi tarafından vurgulandı. Ekonomide Çin modeline geçerek üretim, istihdam, ihracata dayalı bir büyüme sağlayacağımız ve bu sayede cari fazla vereceğimiz ifade edildi.

Çin modeli deyince hemen aklımıza ucuz işçilik geliyor ve doğrudur. Şu anda ülkemizde asgari ücret Çin’den daha düşük ama yılsonunda iyileştirme beklentisi mevcut. Çin bugün bütün dünyaya ekonomik olarak hitap ediyor. Biz neden fazla üretmeyelim. Üretelim ama katma değerli ürünlere ağırlık verelim. Bilgisayar, uzay teknolojisi gibi ürünleri ön planda tutmamız gerekir. Ayrıca sadece faizlerin düşük olması yetmez bunun yanında döviz kurlarını ve enflasyonu da düşürmeliyiz.

Bir diğer konu da yaptığımız üretimin yaklaşık %50’si ithal girdileri ile sağlanmaktadır. Öncelikle ülkemizde ithal ikame ürün üretmeliyiz. Aksi halde üretim, yüksek enflasyondan etkilenecek bu da ihracatta sorun yaratacaktır.

Politika faizlerinin düşmesi, ülkemizde üretim girişimciliğinin çoğalması, üretim maliyetlerinin düşmesi, üretim çeşitliliğinin artması açısından son derece önemlidir. Ucuz kredi maliyeti ile üretilen ürünler halka daha az parayla arz edileceğinden ve üretimin çoğalması nedeniyle enflasyon da düşecektir. Ancak yüksek enflasyon olduğunda üretim tesisleri, işletme sermayesi de olumsuz yönde etkileneceğinden bu modelde enflasyonun düşürülmesi zorunludur.

Döviz kurlarının yüksek olması ise ülkemizde bulunan fabrika, banka gibi işletmeler yabancı için ucuz duruma gelecek ve çok ucuza işletmelerimizi satın alabileceklerdir. Çünkü TL’nin değeri onlara göre çok düşük kalacaktır.

Ekonomide Çin modeli ekonominin bütününe göre örgütlenmelidir. Yani sadece düşük faiz yeterli olmayabilir. Döviz kurları ve enflasyon da makul seviyede olmalıdır.

Çin ekonomisinin dünya ekonomisinden aldığı pay 1970’lerde %3 iken bugün %18 civarındadır.

Ülkemizde Çin modeli uygulamasında dezavantajımız olduğu kadar avantajımız da olacaktır. Örneğin lojistik maliyetleri tüm dünyada arttığı göz önüne alınırsa biz Ortadoğu ülkelerine en yakın ülkeyiz ve Orta doğunun üretim merkezi olabiliriz ama gerekli koşulların oluşması olmazsa olmaz kuraldır.

Yeni ekonomik modelin altı ayda meyvesini vermesi beklenmesi ise son derece yanlıştır. Çünkü kasım ayı enflasyon rakamları TÜİK tarafından ÜFE %48 TÜFE %21 olarak açıklandı. Yani üretim maliyetleri önümüzdeki 3-5 ayda tüketime yansıyacak ve bu da enflasyonun bu sürede devam edeceğini göstermektedir.

Sonuç olarak ekonomide gerekli koşulları sağlayarak ülkemizi Ortadoğu’nun üretim üssü haline getirebilirsek çağ atlamış olacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar