Ekonomimizin ekosistemi ne durumda?...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Bazen insanın içinden serbest vezin şiir gibi serbest vezin yazı yazmak geliyor. Yani rahat ve kısıtsız bir yazı. Bununla rahat yazı yazamadığımız anlaşılmasın. Anlatmaya çalıştığımız şu: yazılarımız genelde ekonominin özgün bir konusu veya alanı ile ilgili oluyor. Bu konular; ağırlıklı bütçe olmak üzere, enflasyon, büyüme borçlanma, vergi, ödemeler dengesi, dış ticaret gibi bir özgün başlık ile sınırlı kalıyor.

Oysa insan, bunların hepsini kavrayacak şekilde ya da bir başka ifadeyle ekonomiye topyekûn bakarak yazı yazmak istiyor. Çünkü ekonominin de ekosistemi var. Ekonomiyi analiz ederken ya da ekonomiye daha yukarıdan ve genel çerçeveden bakarken onu çevreleyen birden çok faktörün varlığı gerçek. Örneğin dış dünyayı dışlayarak analiz yapmak mümkün mü? Aynı şekilde iç siyaseti ve sürekli yükselen dinamiklerini görmezlikten gelmek imkan dahilinde mi? Ekonominin neredeyse kangren olmuş temel açmazları üzerine uygulanan politikaların genelde başarısızlıklarla sonuçlanmasını bu gerçekten ayrıştırarak değerlendirmek doğru mu? Bu şekilde soruları çoğaltmak mümkün…

Örneğin iç siyaset ekosistemi açısından bir bakalım.

- Daha üzerinden 6-7 ay geçmiş Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin artçı depremleri hala devam ediyor.

- 2 ay sonra yapılacak yerel yönetim seçimleri siyasi partilerin bir kısmı için hayati derecede önem arz ediyor. Onun için de harareti yüksek ve gerilimi fazlasıyla hissedilen propaganda dönemi yaşanıyor.

- Girdiği tüm seçimleri başarmış ve özellikle yerel yönetimlerle haklı bir başarıya sahip bir AK Parti var. Adaylarını belirlemiş ve lideriyle illeri, beldeleri, evleri arşınlayan bir Parti.

- Kongreleriyle ünlü CHP’nin yaşadığı lider değişiminin ve yeni Parti yönetiminin sarsıntıları henüz bitmiş değil.

- Her zaman oyunu koruma gizemine sahip bir MHP gerçeği ortada.

- İYİ Parti tam anlamıyla türbülansa girmiş ve önemli istifalarıyla çalkantılar yaşayan bir Parti. Özellikle yerel yönetim seçimleri sonrası bu erozyonun daha da artacağı genel kanaati var.

- Öte yandan mevcut yapı ve düzenle çatışan siyasi partilerin varlığı zaten rahatsız ediyor.

- …

Soruyorum şimdi, böylesine sıkıntılı gidişatı ve keskin sonuçları olan iç siyasetin ekonomiyi etkilemediğini söyleyebilir miyiz? Zira iç siyaset, ekonominin önemli bir ekosistemini oluşturuyor.

Gelelim dış dünya ile ilgili ekosisteme…

İşte size birkaç önemli başlık örnekleri:

- Ne zaman biteceği belli olmadığı gibi yayılma potansiyeli olan ve giderek gıda savaşlarına evrilen Rusya-Ukrayna savaşı. Dolayısıyla buna bağlı olarak Türkiye’nin içine düştüğü açmaz.

- 4 ayını doldurmak üzere olan ve Türkiye’yi hem uluslararası ilişkiler ve hem de dış ticaret açısından çok etkileyen İsrail-Filistin savaşı.

- Güney sınırımızın dışında yaşanan otorite boşluklarının ve uluslararası politikanın yarattığı önemli sıkıntılar.

- Dış ticarette en büyük partnerimiz konumundaki Avrupa Birliğinin ekonomik ve politik açılardan yaşadığı zafiyetler.

- Özellikle Biden yönetimindeki ABD ile hemen her alanda bir türlü kurulamayan ilişkiler.

- Dışarıdan destekli ve ithal terörün ülkemizde yarattığı büyük açmazlar.

- …

Şimdi yine soruyorum: yukarıda bir kısmını sıraladığımız dış dünya kaynaklı sıkıntılar ekonomimizin ekosistemini olumsuz etkileyen unsurlar değil midir?

Üstüne üstlük böylesine bir ekosistem altındaki ekonomimizin kronikleşen ve kemikleşmiş sorunları var. İşte birkaç örnek…

- Enflasyonda 1990’lı yıllara geri dönmedik mi? Neredeyse çeyrek yüzyıla ulaşan AK Parti iktidarının ne yazık ki kalıcı bir enflasyonla baş başa kaldığı ve mücadele edemediği, dolayısıyla Hükümetin siyasi başarılarının ekonomiye yansımadığı doğru değil mi?

- Türkiye’nin neredeyse cumhuriyet döneminin ikiz açıklarından biri olan ödemeler dengesinde çok ciddi sıkıntılar yaşanmıyor mu? İçeride dışarıda herkesin gözünü diktiği ülkenin dış dengesi sağlıksız değil mi?

- İkiz açıkların diğeri olan ve kronikleşerek her yıl rekorlar yenileyen bütçe açıkları gerçeğini göz ardı etmek mümkün mü? Bütçe açıklarının borç sarmalıyla giderilmesi ve faiz belasına düşülmesi doğru mu?

- Genç nüfus sahibi ülkenin işsizlik konusunu ortadan kaldırdığını söyleyebilir miyiz? Adeta kalıcı bir tuzak ile karşı karşıyayız.

- Dış ticaret ve özellikle ihracat alanında dönüşümü gerçekleştirdiğimizi iddia edebilir miyiz?

- …

Yukarıdaki kronikleşen sorunlar varken biz;

- Resmi ve hissedilen enflasyon,

- TCMB faiz artışının yeterli veya yetersiz oluşu,

- Çiçeği burnunda TCMB Başkanı’nın şahsi ve ailevi durumu ile ilgili dedikodular,

- SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin tüm kanalları ve basını işgal eden ücret dengesizlikleri,

- Mavi ve beyaz yakalılar arasında bozulan ücret yapısı,

gibi günlük ve saman alevi konularla uğraşıyoruz. Galiba bu durumu ya birileri yaratıyor, ya da birilerinin işine yarıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar