Faiz düşerken iç borç rekor kırıyor; demek ki bir yerde yanlışlık var

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

 İç borç stoku Ocak 2003-Ağustos 2021 döneminde, yani 224 ayda 1 trilyon 19 milyar lira arttı.

✔ Stok, Eylül 2021-Mart 2023 döneminde, yani son 19 ayda ise 1 trilyon 64 milyar lira arttı.

✔ Ya bir de faiz indirmeseydik değil mi, o zaman halimiz ne olurdu? Yoksa tam tersine bu artışı faizi indirdiğimiz için mi yaşadık?

Hani 2021’in 23 Eylülünden itibaren bir faiz indirme furyası başlattık ya... Bu indirimler sayesinde bütün faizlerin gerileyeceğini ve buna bağlı olarak enflasyonun da düşeceğini ileri sürdük ya... Enflasyon düşmek bir yana zirve yaptı ya... Faiz indirimi enflasyonun gerilemesini sağlamayınca (sağlayamazdı zaten) bu sefer de “Faiz indirilmeseydi Hazine’nin iç borç yükü çok daha fazla artardı, onu frenledik” diyenler çıktı ya... 

Onlara bir tavsiyede bulunalım. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın web sayfasını biraz karıştırıp Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü istatistiklerine baksınlar. Acaba orada iç borç yükünün azaldığını mı görecekler, yoksa tam tersine bir artış yaşandığını mı?

Hadi bir kolaylık yapıp biz söyleyelim...

Baş döndüren artış

Hazine’nin iç borç stoku, faiz indiriminin başladığı Eylül 2021’den önceki son veriye göre Ağustos 2021’de 1 trilyon 169 milyar lira düzeyindeydi. Son veri bu yılın mart ayı sonundaki durumu gösteriyor. Nereye mi gelinmiş! 

Mart sonundaki iç borç stoku tam 2 trilyon 233 milyar lira. 

Türkiye’nin iç borç stoku Cumhuriyet tarihi boyunca Ağustos 2021’e kadar 1 trilyon 169 milyar liraya gelmiş. Aradan 19 ay geçmiş, bu tutara 1 trilyon 64 milyar lira daha eklenmiş.

Yıllar yıllar boyu ancak 1 olan borç stoku, sonraki 19 ayda neredeyse 1 daha artış gösterip 2’ye çıkmış. 

Takdir edilmeyecek gibi değil; büyük başarı doğrusu!

Bu iktidar dönemindeki seyir

Peki AKP döneminde ne olmuş, ona da bakalım.

İç borç stokunda sahip olduğumuz ilk veri Ocak 2003'e ait. O tarihteki iç borç stoku 155 milyar lira. Yani AKP iktidarının iç borç stokunu 2002 sonunda 150 milyar lira civarında devraldığını varsaymak pek yanlış olmasa gerek.

2002 sonunda 150 milyar lira civarında devralınan iç borç stoku 18.5 yılı aşkın bir sürede 1 trilyon 19 milyar lira kadar artmış ve Ağustos 2021’de 1 trilyon 169 milyar liraya gelmiş. 

Ağustos 2021’den sonra AKP kendini bile aşmış! On dokuz yıla yakın bir zamanda 1 trilyon 19 milyar lira artırılan iç borç stokuna, sonraki on dokuz ayda 1 trilyon 64 milyar lira eklenmiş.

Sayılar çoğaldı ve karıştı değil mi, özetleyelim:

● Aralık 2002’deki stok 150 milyar lira.

● Sonraki 224 aydaki artış 1 trilyon 19 milyar lira.

● Devamındaki 19 aydaki artış ise 1 trilyon 64 milyar lira.

Nasıl, iyi değil mi! 

Faiz indirimi işe yaramış değil mi!

Ya bir de faiz indirilmeseydi halimiz ne olurdu diyorsunuz değil mi!

Peki “Bana ne Hazine’nin borç artışından ben mi ödüyorum” da diyor musunuz? 

Hani çok eskilerde kalan “Ödediğiniz vergiler size yol, su, elektrik olarak dönecek" diye bir söz vardı ya... İşte ödediğiniz vergiler bu borcun faizine gidiyor, o yüzden size dönen bir şey yok!

Bankalara ‘döve döve’ kağıt satılmasaydı...

İç borç stokuna ilişkin verilerde tek sorun borcun çok hızlı artması da değil ki...

Bir ara sıfırlanan dövize endeksli iç borç yine başımıza bela oldu. Bu yılın mart ayındaki 2.2 trilyon lira düzeyindeki iç borcun dörtte bir oranındaki 545 milyar liralık kısmı dövize endeksli. 

“Faizi düşürdüm” diye övünüyorsunuz ama tutup iç borcu dövize endeksli alıyorsunuz! Çünkü başka çare yok, borç bulamıyorsunuz.

Yine faizi düşürmekle övünürken TÜFE’ye endeksli borçlanıyorsunuz. Borç veren de kendini garantiye almak istiyor. 

Son dönemde sabit faizli borcun stok içindeki payı artıyor. Bu da bankalara adeta “döve döve” sabit faizli ve uzun vadeli kağıt satılmasından kaynaklanan bir durum. Acısı sonra çıkacak. Bu kağıtlar bir şekilde geri alınacak, yerine daha makul kağıtlar verilecek.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar