“Genel Tarım Sayımı” nasıl yapılmalı?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

“Adına ister envanter diyelim isterse Genel Tarım Sayımı, belli yıllarda tekrarlanma yerine, her an değişen ve dönüşen koşulları içerecek “dinamik yapılanma ve işleyişe” göre tasarlanmalı ve kurgulanmalıdır.”

Daha önce yapılan “Genel Tarım Sayımı” çalışmalarıyla ilgili özet bilgi edinmek isteyenler, Nasıl Bir Ekonomi’de 27 Eylül 2023 günü yer alan Ali Ekber Yıldırım’ın “Cumhuriyetten günümüze 7 tarım sayımı” başlıklı yazısını okumalı.

Ölçmenin, saymanın, görselleştirmenin ve kavramlaştırmanın gelişme yaratmanın temel dinamiği olduğunu bilen; Envanter, veri, veri ehlileştirme, veri analizi, ihtiyaç tanımlanması, öncelik belirlenmesi konularının çok önemli olduğunu kavrayan her yurttaş, tarımsal alanda yapılması planlanan ”sayımın” başarılı olmasına katkı yapmalı.

Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) arasında imzalanan “Genel Tarım Sayımı Protokolü” hayata taşınırken; ”dinamik envanter” ihtiyacı üzerinde düşünmeliyiz. Envanter hazırlama metodunun ülkemizin koşullarını dikkate alınarak belirlemeliyiz. İlkesiz gizlik tuzaklarından uzak durulmalı, geribildirim mekanizmasını oluşturulmalı ve etki analizler yaparak hesap verebilirlik alanlarında ciddi adımlar atmalıyız.

“Dinamik envanter” yapılanmasına geçilmeli

Yapılacak olan sayımın işlevsel olmasına özen göstermeliyiz. Öngörülen hedeflere ulaşılmasını sağlamak için atılması gereken ilk adım; geçmiş dönemlerde sayımların ürettiği yararın ne olduğunu sorgulama olmalı.

Daha önce yapılan sayımlarda hangi metotların uygulandığını, belirlenen nicel verilerin gelecek planlamada ne kadar işe yaradığı hakkında net bilgilere ulaşılmalı. Geçmişteki sayımlara harcanan emek, zaman ve para ile alınan sonuçlar karşılaştırılmalı, yapılacak yeni sayımın ne işe yarayabileceği alabildiğine sorgulanmalı. Gerekli tarih bilinci oluşturulursa, yeni sayımdan beklenen yarar hedeflerine daha yakın durulabilir.

Özellikle de, bilim ve teknolojik değişmeleri, küresel ölçekte jeo-ekonomik, jeo-politik ve jeo- stratejik eğilimlerin, eğilimlerin bugünün koşullarında yarattığı fırsat ve tehlikelerin neler olduğunu öngörmede önceki sayım çalışmalarının analizi yolumuzun önündeki engellerin aşılmasını kolaylaştırabilir.

Adına ister envanter diyelim isterse Genel Tarım Sayımı, belli yıllarda tekrarlanma yerine, her an değişen ve dönüşen iç ve dış koşulları dikkate alan “dinamik yapılanma ve işleyiş” gereklerine göre tasarlanmalı, kurgulanmalı ve yapılandırılmalı. Yapıların içine hayat dolduracak olan insan kaynağı da yeni ve gelişen ihtiyaçları kavrayacak niteliklerle donatılmalı.

Değişmelerin çok hızlı olduğu günümüzde belli aralıklarla yapılan sayım bizi yaratmak istediğimiz sonuca götürmez. Değişen devlet ve hükümet politikalarını, emek hareketlerini, nüfus dinamiklerini, teknolojik değişim ve dönüşümleri, geleneklerin ilerletici ve tutucu özelliklerini bilirsek üretken bir tarım ve hayvancılık politikası oluşturulabilir.

Dinamik envanter yapılanması bir ilk adımdır, gerek şarttır; içine hayat doldurabilmek için ikinci adım “metot belirlemektir

Envanterin metodu sorgulanmalı

Her zaman tekrarladığımız bir genellemeyi paylaşalım: “Metot, o kadar önemsizdir ki sadece esası etkiler!”. Uluslararası genel ve geçerli olan metotlardan yararlanılması kuşkusuz doğrudur. Doğrudur ama ülkemizin özel koşullarının bulunduğu da unutmamak gerekir; metot kopyacılığı yerine uygun olanını yaratıcı akılla bulmak da temel görevlerden bir başkasıdır.

Büyük emek ve parasal kaynaklarıyla yapılacak olan sayımın “etkili sonuçlar üretmesini” istiyorsak; metotları sorgulayan, sahanın gerçeklerine inen, “kontrol grubu” oluşturan çalışma biçimini benimsemeliyiz. Kendi deneyimlerin göstermiş ki, ülkemizde hayvan sayısıyla ilgili resmi rakamlar büyük sapmalar göstermiş; yörede “celepler” ile yaptığımız saha değerlendirmeleri çok daha gerçekçi verilere ulaşılmasını sağlamıştır.

Genel Tarım Sayımı başlamadan önce metot belirlenmeli ki, onca kaynak ve emeğin sonucu “…miş gibi yapılmış” olma aymazlığına bizi taşımasın.

Yapıların oluşturulması, metot belirlenmesi kadar “kültür oluşturma” da iş yapma tarzlarının hayati önemdeki sorunudur.

İlkesiz gizlilik tuzaklarından sakınılmalı

Genel Tarım Sayımı konusunda yapılacak çalışmaların üretkenliğini ve verimliliğini “ilkesiz gizlilik tuzaklarına” düşürmemek gerekir. Sayımlarda “yaratıcı yüzleşme özgüvenine” dayalı bir bağlantı, iletişim, etkileşim, rekabet ve işbirlikleri kültürü oluşturulmalı ve çoğaltılmalı.

Sayımın temel amacı, dünya genelinde tarımsal eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikeleri dengelemek için “kendi imkân ve kısıtlarımızı “ bilmektir.

Eğilimlerin fırsatlarını en üst düzeyde değerlendirme, maliyetlerini en düşük düzeyde savuşturma, kendi olanak ve kısıtlarımızı net bilgiye dönüştürmeyi gerektirir. Net bilgiye sahip olursak öncelikleri tutarlı biçimde belirleyebilir; hangi alanlara odaklanabileceğimizi tanımlayabilir ve etkin koordinasyon yapabiliriz.

Herhangi bir işi yaparken gözleme, izleme; iş süreçlerine ve işgücü profillerine hakim olabilmek için araç çantamızda “geribildirim mekanizması” mutlaka bulunmalı.

Geribildirim mekanizması kurulmalı

Gözleme, izleme, ölçme, sayma, görselleştirme ve kavramsallaştırma gelişme yaratmanın bileşenleridir. Geribildirim bize ülkemiz tarımında “ deneysel mesafe ayarları” yapabilme fırsatı yaratır.

Şark kurnazlığının sığındığı kalelerden biri olan “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışına sayım çalışmalarında asla izin verilmemeli. Sayım bireysel ya da belli bir siyası anlayış ve ideoloji sorunu değil, ulusun yüceltilmesi içindir. Yeni sayım çalışması “hata kültürü” oluşturmanın da vesilesi olmalı. Canlı, üretken olan her alanda hata yapılabilir. Hata yapmadan gelişme ve ilerleme olmaz. Genel Tarım Sayımı çalışmalarında da hata yapılmasından korkmadan ama aynı hatayı ikinci kez yapmadan ilerleyen bir sistem oluşturulmalı.

İnsan eliyle yapılan etken, sistemin yaptığı edilgen kontroller ödünsüz gerçekleştirilirse, yaratmak istediğimiz sonuca ulaşamasak bile yaklaşırız.

Hata kültürü bizi açık ortamlarda “etki analizi özgüvenine” taşırsa, yapılacak sayımdan umulan yararı en üst düzeyde sağlayabiliriz.

Etki analizi açık ortamlarda sorgulanmalı

Ülkemizin kolektif kaynakları harcanarak çok gerekli olan yeni bir çalışma başlatılmaktadır. Genel Tarım Sayımı için harcanan her kuruş milletin alın teridir. Sayım çalışmalarıyla ilgili bir “otokontrol mekanizması” mutlaka olmalıdır.

TÜİK yaptığı çalışmalarla ilgili belli aralıklarda “kamuoyunu bilgilendirme” etkinliklerine özen göstermeli. Ne yaptığını, nasıl yaptığını, tasarlanan hedefler ile ulaşılan sonuçlar arasında uyum ve sapmaların ne olduğunun hesabını vermeli. Çalışmanın mutlaka bir “karargâhı” olacaktır; karargâh sözcüsü ön hazırlıkları yaparak açık hesap verebilme geleneğini oluşturmalı. Açık hesap verebilirlik, kurumun kendi içyapısını güçlendirdiği gibi, yapılan işin işlevselliğini da artırabilir.

Sonuçta, yapılan çalışma hepimizin ortak kaynağından beslenecek, hepimizin geleceğini de etkileyecektir. Böylesine ulusal ölçekte bir iş hepimizin desteğini arkasına alırsa başarılı olur. Unutmayalım ki, azınlıklar ne kadar güçlü, yetenekli olursa olsun, “kitle desteğini” arkalarına almazlarsa başarılı olamazlar.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar