Hükümetin önlenemez borçlanma çılgınlığı…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Hemen her gün bir istatistik veya rapor yayımlanıyor, ekonomi ve sosyal hayat ile ilgili göstergeler açıklanıyor.

Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından merkezi yönetim borç stoku istatistikleri yayımlandı. Dün de Merkez Bankası’nın kredi kartları ve kredi kullanımları ile ilgili makroekonomik düzenlemeler açıklandı.

Bugünkü yazımızda Hükümetin borçlanma ile ilgili karnesinden bahsetmek istiyoruz.

Aslında borçlanma, hem bütçe açığının ve hem de dönemsel finansman açığının karşılanması adına başvurulan bir yol. Dünyanın gelişmiş veya gelişmemiş tüm ülkelerinin, merkezi yönetimlerin, yerel yönetimlerin, iktisadi kamu kuruluşlarının, diğer parafiskal kuruluşların borçlanma ile her zaman haşır neşir olması çok doğal. Aynı şekilde şirketlerin, ailelerin ve bireylerin de sürekli borçlanma enstrümanına başvurduğu bir gerçek.

Ancak önemli olan borçlanma değil; borçlanmanın neden yapıldığı ve geri ödemesinin nasıl yapılacağı konusu. Yoksa borçlanmadan korkmanın gereği olmadığı gibi, çok büyük kamu ve özel sektör yatırımlarının da ağırlıklı olarak borçlanma ile finanse edildiği ortada.

Bizim bütçemize ve kamu finansman gereğine bakıyoruz. Gidişatın hiç de iç açıcı olmadığını görüyoruz.

Dilerseniz 2023 yılının ilk yarısına kısa bir göz atalım. Birinci tablodan da görüldüğü üzere; Hükümetin ilk 6 ayda bütçe gelirleri yetmemiş, bütçe 483,2 milyar lira açık vermiş. Bu açık da 2023 yılı içerisindeki ağırlıklı iç borçlanma ile karşılanmış. Bütçe açığı 483,2 milyar lira olmasına rağmen 415,3 milyar lira net borçlanma olmasının nedeni geçen yıldan devreden nakit fazlası olmuş. Gerçekten de geçen yılın sonunda Hükümet yeni yıla 300 milyar liranın üzerinde nakit fazlası ile girmiş. Bunda elbette siyasetin çok önemli rolü olmuş.

Peki bu borçlanma nasıl bir yapıda sağlanmış?..

Büyük resme baktığımızda, 2022 yılının sonundaki toplam borç stokumuz 4 trilyon 35 milyar iken Haziran ayının sonunda 5 trilyon 617 milyar liraya yükselmiş. Yani iç/dış ve TL/döviz cinsi toplam borç stoku yaklaşık yüzde 40 artmış.

Toplam borç stokunun 3 trilyon 772 milyar lira ile ağırlığını döviz cinsi borçlar oluşturmuş. Yani toplam borcumuzun yüzde 67’si yani üçte ikisi döviz cinsi şekillenmiş. Türk Lirası’na güven konusunu bu istatistik ile de ölçmek mümkün.

Yine toplam borç stokunun 3 trilyon 42 milyar lirasını dış borçlar oluşturmuş ki oran yüzde 54 olarak şekillenmiş.

Şimdi de iç ve dış borç stoklarının faiz yapılarına bakalım.

5 trilyon 617 milyar lira borç stokunun 2 trilyon 576 milyar lirası iç borç, ağırlıklı 3 trilyon 41 milyar lirası ise dış borç.

İç borçların yüzde 58’i sabit faizli. Yine iç borçların 6 ayda artış oranı yüzde 35.

Buna karşın dış borçların yüzde 92’si sabit faizli. Ancak dış borçların artışı daha hızlı olup yaklaşık yüzde 43.

Daha fazla rakamlara boğmadan şunu söyleyelim:

Merkezi yönetim borçlarının artış hızı çok yüksek. Kaldı ki geçtiğimiz hafta çıkarılan ek bütçe ile artırılan borçlanma limiti de borçların artışının kesin ayak sesleri. Üstelik yetersiz bütçe gelirleriyle borçlanmanın artacağı çok daha açık ortada.

Merkezi yönetim borç stokunun daha çok döviz cinsi dış borç şeklinde olduğu da malum.

Hükümetin önlenemez frensiz borçlanma hevesi de gelecek kuşaklara borç yükünün devri ya da aktarılması anlamında.

Dolayısıyla çok da sürdürülebilir bir tablo yok.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar