İklim tehdidi ile yeterince güçlü mücadele edilmiyor

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Tatil nedeniyle yazılarımıza ara verdiğimiz son iki haftada para politikası ve döviz kurlarının seyri en çok konuşulan konular oldu, olmaya da devam edecek gibi görünüyor.  Bu hafta ise geleceğimizi çok yakından ilgilendiren iklim krizini aşma konusunda Glaskow’da bir iklim zirvesi toplanıyor.

Para politikasının seyri konusunda görüşlerimi birçok yayında paylaştım. Önümüzdeki dönemde de farklı boyutlarıyla paylaşacağım. Bu yazıda hepimizin ve gelecek kuşakların varlığını tehdit etmeye başlayan iklim krizi ve tehdidine yönelik toplanan COP 26 (Cooperation of Partners) Glasgow zirvesi üzerine düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. COP 1995 yılından bu yana yıllık olarak iklim krizi ile mücadelede toplanan bir konferans ve bu yıl 26.sı gerçekleşiyor. İçinde yaşadığımız dünyada bütün tarafların, bütün ülkelerin bir araya geldiği ve ortak kararlar alması beklenen konferans bu yıl 31 Ekim - 12 Kasım arasında gerçekleşiyor. 120 ülkeden liderlerin, bilim adamlarının, politikacıların, bürokratların, aktivistlerin katıldığı dev bir organizasyon. Geçmişte Kyoto (1997), Bali (2007), Durban (2011), Paris (2015) gibi aksiyonların, planların, deklarasyonların anlaşmaların olduğu tarihi geçen COP toplantıları var. Dünyanın geleceği açısından Glasgow’da onlardan birisi olmalı ama başarılabilir mi göreceğiz. 

Temel sorun küresel ısınmayı durdurmak. Sanayi devrimi öncesine göre küresel ısınma 1ºC. üzerinde artmış durumda. En son Paris İklim Anlaşmasında artışı 2050 yılına kadar 1,5ºC. altında tutmak ve karbon salınımını sıfırlamak için anlaşma yapılmıştı. Geldiğimiz noktada bunu başarmanın çok zor olduğunu görüyoruz.  Kötümser tahminler 2100 yılında ısınmanın 3 dereceyi bile bulabileceğine işaret ediyor. Zaman geçiyor ve yeterince güçlü ilerleme kaydedilememiş durumda. Karbon salınımını azaltmaya yönelik 2015 Paris İklim Anlaşmasından bu yana küresel enerji kullanımında fosil yakıtların yüzde 80 olan payı azalmış değil. Günümüzde de aynı orandayız. Pandemi öncesi ekonomik aktiviteye tam dönülmemiş olmasına rağmen 2021 yılında karbon emisyon oranındaki artış hızı tarihin en yüksek ikinci seviyesi olacak gibi görünüyor.

Küresel ekonomide karbon salınımının yarısı dört ülkeden geliyor; ABD, Çin, Rusya ve Hindistan. Sıfır karbon salınımı hedefine ulaşma konusunda Rusya ve Çin 2050 değil 2060 yılını hedef gösteriyor. ABD 2050’yi kabul etmiş durumda. Hindistan’ın durumu belli değil. Hindistan sorunun daha çok gelişmiş ülkelerden kaynaklandığı görüşüyle herkes için aynı hedef olmaması gerektiğini söylüyor ve net bir tavır almıyor. Glasgow toplantısına Çin ve Rus liderler katılmadı. İçeride ciddi ekonomik sorunlar ile uğraşan Çin lideri Xi yeni taahhütlerde bulunmak istemiyor. Üretim sürecinde fosil yakıtlara büyük bağımlılığı olan, özellikle kömür madeni yatırımlarını arttırmakta olan Çin’den kısa vadede güçlü adımlar gelmesi çok mümkün olmayabilir. Bununla birlikte, küresel yeni yeşil mutabakatın Çin’i bu değişime hızla zorlayacağını düşünen Jeffrey Sachs gibi önemli isimler de var. Rusya hem çok büyük bir fosil yakıt üreticisi hem de küresel ısınmadan en az negatif etkilenen hatta buzulların erimesiyle hem ticaret yollarında hem yeni kaynak bulmada imkan yaratan bir ülke olarak iklim krizine karşı en ağır davrananlardan birisi. Fosil yakıt fiyatlarının yüksek seyrinden muhtemelen çok mutlu olan Rus lideri Putin’de Glasgow’a gitmeyerek bu tavrını devam ettirmiş oldu.

İyimserliğimizi azaltan başka gelişmeler de var. 2020 yılı itibarıyla dünya enerji kaynaklarının yaklaşık yüzde 35’i kömürden, yüzde 25’i doğalgazdan, yüzde 16’sı hidro-elektrik santrallerden, yüzde 11’u nükleer enerjiden, yüzde 13’ü rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor. Kömür hala büyük bir paya sahip ve azalacak gibi görünmüyor. Batı ülkeleri kömür santrallerini kapatma eğilimindeyken Asya ülkelerinde artmaya devam ediyor. Çin’de hali hazırda 1000 adet kömür madeni bulunuyor, 240 tanesi de inşa halinde. Hindistan’da 280 tane kömür madeni bulunuyor. 51 tane daha yapım aşamasında.

İklim krizinin etkilerini her geçen gün hayatımızda hissediyoruz ve tehdit gittikçe artıyor. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız tabloda COP26 Glasgow toplantısından ne kadar iyimser olabiliriz emin değilim. Bununla birlikte, birçok ülke yönetimi yeterince hızlı davranmasa da tehdidin farkında olan kamuoyundan ve özellikle genç kuşaklardan büyük bir tepki yükseliyor. Bu toplantıda olmasa bile hem iklim krizinin kendisinin hem de genç kuşakların artan tepkisinin değişim adımlarını hızlandıracağını düşünüyoruz. 2050’de sıfır emisyon ve ısınmayı minimum seviyede tutacak yol haritası belli. Bunun en önemlilerinden birisi Uluslararası Enerji Ajansının Mayıs 2021’de yayınladığı 2050 için Net Sıfır raporu. (iea.org). Yeter ki yaptırım gücü olan güçlü bir küresel işbirliği oluşabilsin.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024