Küresel enflasyon kalıcı değil ama çok ısrarcı olacak

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Geçen haftaki yazımızın başlığı Fed şahinleşmeye, dolar güçlenmeye aday şeklindeydi. Pazartesi günü Fed başkanı Powell’ın yaptığı açıklamalar özellikle sıcak savaş riski azalırsa bu olasılığın arttığını gösteriyor.

Neredeyse 30 yıldır yüksek enflasyonu unutan dünya ekonomisi enflasyon sorunu ile yine karşı karşıya. 2008 krizinden sonra rezerv para sahibi merkez bankalarının çok büyük parasal genişlemesine rağmen pandemiye kadar çok düşük seyreden enflasyonun, hatta birçok ülkenin deflasyon yaşamasının nedenlerini iyi anlamamız gerekiyor. Bunu iyi anlamamız, gelecekteki enflasyonun seyrini ve merkez bankaların nasıl politikalar izleyeceğini doğru okumamıza yardımcı olabilir.

Özellikle 2000’li yıllardan sonra enflasyonun neden düşük seyrettiğine dair 4 ana faktörden bahsediliyor ve nedeni kısaca 4D olarak da ifade ediliyordu. 4D kısaca (Détente, Disruption, Demography, Debt) kavramlarını ifade ediyor. Détente Fransızca bir kelime ve siyasi- jeopolitik olarak göreli bir barış ortamını ifade ediyor. Disruption çok güçlü, yıkıcı denilen teknolojik gelişmelerin, robotlar, yapay zekalar gibi, maliyetleri çok düşürmesi ve dolayısıyla verimliliği arttırmasının enflasyonu bastırmasını gösteriyor. Demography özellikle gelişmiş ülkelerde yaşlanan nüfusun tüketim eğiliminin azalması ve buna bağlı olarak talep baskısının düşmesi ile enflasyonun gerileme eğilimine girdiğine işaret ediyor. Buna ilave olarak özellikle Y ve Z kuşaklarının daha minimalist olma eğilimi, konut, otomobil ve dayanıklı tüketim mallarına yönelik talebini azaltma eğilimi de eklenebilir. Debt ise borcu ifade ediyor ve özellikle gelişmiş ülkelerde hanelerin yüksek borçluluğunun tüketim eğilimini azaltmasının yine talep baskısını ve enflasyonu azaltmasına vurgu yapılıyor. Bütün bunlara, özellikle Çin başta olmak üzere Güney Doğu Asya ülkelerinden ucuz işgücüne dayalı görece düşük fiyatlı ürünlerin tüm dünyada getirdiği dezenlasyonist eğilimler de eklenebilir.

Pandemide yaşananlar ve yüksek parasal genişlemenin bugünkü sonuçlarına baktığımızda, deflasyonist baskı yaratan 4D’nin bir kısmının şimdilik ortadan kalktığını, bir kısmının etkisinin azaldığını ve bundan sonrasına ilişkin belirsizlikler olduğunu görüyoruz.

Savaşlar enflasyonist, barış ortamları deflasyonistir. Dünya ciddi bir sıcak savaş riski ile karşı karşıya. Umarız sıcak savaş noktasına gitmez ama yeni bir soğuk savaş riski yüksek. Bu durum korumacılığın artması, verimliliğin düşmesi, tedarik maliyetlerinin artması demek. Enflasyonist baskının devam edeceğine dair beklentimizin önemli bir nedeni bu durum, maalesef Détente durumundan çıkıyoruz gibi görünüyor.

Teknolojik gelişmeler tüm hızıyla devam ediyor. Bu durum yani yıkıcı teknolojiler (Disruption) enflasyonu baskılamaya devam edecektir. Demografik eğilimler enflasyonu bastırmaya devam edebilir fakat pandemi sürecinin geliştirmeye başladığı uzaktan çalışma ve ihtiyatlı olma durumu genç kuşakların bile konut, otomobil, dayanıklı tüketim malı talebini bir süre arttırıyor görünüyor. Ya da bu tür ürünlerde arz sorunu, talep baskısını öne çıkarıyor. Bu etki bir süre devem etmeye aday görünüyor. Debt yani borçluluk dünyada çok yüksek. Fakat pandemi döneminde verilen mali destekler, son dönemlerde artan ücret baskıları, hanelerin borçluluktan kaynaklanan talep düşüşünü şimdilik durdurmuş görünüyor. Bu destekler zaman içerisinde azalacak, ücretler bir noktada dengelenecek, hanelerin ve şirketlerin borçluluk baskısı muhtemelen tekrar artacak ama bunlar çok uzun zaman alabilir. Diğer taraftan Çin, Hindistan gibi ülkelerden gelen ucuz işgücü artık azalıyor, üzerine gelen yüksek taşıma maliyetleriyle deflasyonist etkisi düşüyor.

Sonuç olarak küresel ekonomide deflasyonist baskı yaratan 4D içinde bulunduğumuz ortamda gücünü azaltmış durumda. Enflasyonu bastırmaya devam edebilecek en önemli güç teknolojik gelişmeler ve merkez bankalarının kararlılığı olabilir. Fakat diğer faktörler, barış ortamından uzaklaşıyor olmak, verimsizlik, hammadde fiyatlarında baskı, pandemin getirdiği davranış biçimlerinin, ihtiyatlılığın, demografik eğilimlerin dezenlasyonist etkisini azaltması ve borcun getirdiği baskının azalması enflasyonun beklenenden uzun ve ısrarcı olmasına yol açacaktır.

Muhtemelen Fed ve Powell bu tabloyu net bir şekilde görüyor ve daha şahinleşme sinyalini veriyor ve vermeye devam edecektir. 1980’lerin başında ABD’de yüzde 15’e gelen enflasyonu yüzde 20 faizle ve uzun süre yüzde 3-4 reel faizle ancak indiren ABD’nin yüzde 10’lara gelen enflasyonu 2-3 puanlık bir faiz artışıyla ve kısa sürede düşüreceğini beklemek çok gerçekçi görünmüyor. Sıcak savaş ortamı biterse Fed’in çok daha yüksek faiz seviyelerine gitmesini ve bunun ABD ekonomisini ciddi biçimde yavaşlatmasını beklemek çok yanlış olmayacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024