Maliyeyi bırak, ekonomiye bak

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Maliye tabii ki bir kenara bırakılabilecek bir şey değil ama faiz ve kura bu kadar saplanmak ekonomik kaderimizi gözden kaçırmamıza neden oluyor.

Gösterge faiz ve döviz kuru seçimlerin ardından en önemli gündem maddelerimizden biri haline geldi. Merkez Bankası’nın gösterge faizi yüzde 15’e çekmesinin yeterli olup olmadığı, bunun kurun nereye yükselmesine neden olacağı ve bunlara bağlı finansal tahminlere bakınca aklıma İTÜ’deyken dinlediğim bir fıkra geliyor.

Balonla yolculuğa çıkan bir mühendis, fırtınada balonun kontrolünü kaybediyor ve kayboluyor. Fırtına dindikten sonra kendisini, bir adamın kahvaltı ettiği bir villanın üzerinde buluyor. “Neredeyim” diye aşağı seslendiğinde, “Villamın tam üstündesiniz” yanıtını alıyor ve “Siz matematikçisiniz galiba” diye karşılık veriyor. Adam, “Evet. Nereden anladınız?” diye sorduğunda da, “Söylediğiniz şey tamamen doğru ancak hiçbir işime yaramıyor” diyor.

Maliyeye ya da finansa çok fazla odaklanmak, bizi böyle bir duruma düşürüyor. Bu konu, kişilerin ve şirketlerin planlamaları için kritik önemde ve doğru tahmin yapamayanların iflasa kadar gitmesi söz konusu olabilir ancak, bu tamamen doğru önerme bize başka bir ölüm nedenini oluşturuyor: Ekonomik bozulmayı...

Sigortalı çalışmaya başladığım 1996 yılında faizler yüksekti ve enflasyon daha yüksekti. Benim sermayem olmadığı için ben daha çok enflasyonla ilgiliydim. Medyada çok sayıda oyuncu ve yeni girişimlere bağlı olarak yükselen ücretler söz konusuydu. Ben daha önce çevirmenlik yapıp para kazanmıştım ama ücret dinamikleri konusunda çok bilgi sahibi değildim. O zamanlar altı ayda bir zam alınıyordu ve insanlardan, “Yüzde 40’ın altında zam olursa işi bırakırım ama ben yüzde 60 bekliyorum” sözlerini duyduğumu çok net hatırlıyorum.

Aslında enflasyon daha yüksekti ve yoksullaşıyorduk ama insanlar kira ve genel giderlerini karşılama matematiğine saplanmışlardı. Başka bir yere transfer olmanın yarattığı refah sıçraması ile aynı yerde kalmanın yarattığı güven çemberi arasında sıkıştığını anlayanların oranı çok fazla değildi. Bu sırada önemli bir deformasyon yaşandı.

Yanlış büyüme ve çöküşe götüren deformasyon

Ana akım medya promosyonla günlük 1 milyon adede ulaşan tirajların, buna bağlı olarak yükselen reklam tarifelerinin ve bu kadar geniş bir kitleye ulaşabilmenin gücünün sefasını sürerken çalışanlarını elde tutmanın o kadar önemli olmadığını fark etti. Satış rakamı zaten promosyon maliyetine katlanarak garanti altına alınabiliyordu ve reklam gelirleri bunu karşılıyordu.

Bu sistemi keşfedince, adına centilmenlik anlaşması deseler de aslında birbirlerinden eleman alarak maliyetlerin yükselmesine neden olmayı engellemeye yönelik bir anlaşma yapan medya patronları, zaman içinde kurdukları sistemin altında ezildi ve bugünkü noktaya kadar geldik.

Bu, benim içinde bulunduğum sektöre özgü bir şey değildi. Bugünkü politikaların benzerlerinin faizlerin yükselmesine neden olması sonucunda, çoğu şirketin bilançolarında faaliyet dışı gelirler kalemi, faaliyet gelirleri ile yarışır ve genellikle onları geçer hale geldi. Bu durumda şirketler, çalışarak kazanamayacakları bir parayı faiz, inşaat, arsa ve gayrimenkul alım satımı gibi yöntemlerle elde etmenin güvenli alanına  hapsoldular.

Teknoloji şirketlerinin zorlu sınavı

Faizler yükselirken bulunduğumuz noktayı, rakamlardan çok bu tabloya bakarak anlayabileceğimizi düşünüyorum. Şirketlerin faaliyet dışı gelirlerinin yükseleceği ve işini yapmanın güçleşeceği bir dönem bizi bekliyor. İşin ilgi çekici yanı, Türkiye’yi ileri taşıyacağını düşündüğüm teknoloji şirketlerinin bulut ve servis operasyonlarının sermaye yatırımından (CAPEX) operasyonel giderlerin (OPEX) finansmanına geçişe dayanan bir model ile değer önermelerine karşın yüksek faiz/yüksek kur ortamında yatırımın nasıl yapılması gerektiğine dair bir projeksiyona sahip olmamaları.

Operasyon daralırken, verimlilik ve esneklik sağlayan bir çözüme yatırımın gerekçesi ne olabilir? Bunu finansal boyutları ile birlikte şirketlere anlatmayı başaramazlarsa, birçok teknoloji şirketinin maliyeyi toparlamayı hedefleyen ancak ekonomik deformasyona neden olacak bu süreçte müşteri kaybetmenin ötesinde hasar alacağını düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar