Petrol-altın kol kola şimdilik yukarıya

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Rusya-Ukrayna savaşı kızıştıkça finansal piyasalarda hareketler de artmaya başladı. Rusya’nın petrol ihracatına ABD ve Avrupa’nın ambargo koyma ihtimali, başta petrol ve doğalgaz olmak üzere tüm sıvı yakıt fiyatlarını hafta başında sıçrattı. Üretimi enerji tüketimi ile doğrudan bağlantılı olan birçok hammadde fiyatı da yukarı hareketlendi.  Başta petrol olmak üzere hammadde fiyatlarının yükselişi enflasyon ve daha büyük kriz beklentilerini yükselttiği için, altın fiyatları da tırmanmaya başladı. Bu iki ürün, özellikle petrol ve altın risk algısını çok yükselten ürünler. Nasıl olmasın ki? 1970’lerin sonunda 6 dolardan 45 dolara gelen petrol fiyatı ve 200 dolardan 800 dolara çıkan altın fiyatı ile bilenen en büyük stagflasyon dönemi yaşandı. Bu borç krizi ile birleşti. Bugün 90 trilyon dolar üretim gerçekleştiren küresel ekonominin 300 trilyon dolar üzerinde borcu olduğu düşünülürse, yaşanan paniği anlamak daha mümkün oluyor. Ama unutmayalım, o petrol fiyatı daha sonra tekrar 10 doların altına, altın fiyatları da 300 doların altına geriledi.

Önümüzdeki süreç nasıl olur, tahmin etmeye çalışalım. Son verilere göre petrol ve diğer likit gazların dünyada günlük talebi yaklaşık 102 milyon varil, arzı ise 102-103 milyon varil civarında seyrediyor. Bıçak sırtı denge fiyatlara baskı yapıyor.  İki yıl önce talep 91 milyon varil, arz 93 milyon varildi. Arz arttı, talep çok daha güçlü arttı. İklim krizi nedeniyle fosil yakıtlardan çıkma stratejileri, petrol, doğalgaz, kaya gazı gibi yakıtların çıkarımına yönelik yatırımları azalttı. Arzı arttırmak kolay olmuyor, aynı zamanda üreticiler de buna çok istekli görünmüyor. Bunun temel nedeni gelecekte bu tür fosil yakıtlara hiç talep olmayacağı ve fiyatların çok düşeceği beklentisi. Sınırda olan bu arz talep dengesi fiyatlara zaten baskı yapıyordu. Şimdi Rusya’nın günde yaklaşık 10,5 milyon varil olan petrol ve diğer likit yakıtlar arzına getirilmesi düşünülen ambargo devreye girerse, arz talep dengesinin ne denli bozulacağını tahmin etmek hiç güç değil. Piyasalar da onu tahmin ettiği için tepki veriyor. Elbette 10,5 milyon varilin tamamı batıya gitmiyor. Arz bu boyutta düşmez. Fakat bunun yarısı kadar bile düşse, 5-6 milyon varillik bir arz kesintisi fiyatlara ciddi bir baskı yapabilir. Arkasından da mevcut üretime enerji yetmeyeceği için küresel ekonomide ciddi bir daralma ve sonunda petrole olan talebin düşmesi ve nihayet fiyatların gerilemesi kaçınılmaz olur.

Rusya’dan gelecek enerjinin telafisi mümkün olabilir mi? İran-ABD anlaşması olursa 2,5 milyon varil bir katkı bir süre sonra ortaya çıkabilir. Venezüella’nın 500 bin varil olan üretim kapasitesi yine anlaşma olursa 2 milyon varile çıkabilir. Suudi Arabistan ve diğer OPEC ülkeleri 1-2 milyon varil arz artışına gidebilir. Sonuçta zorlanırsa ve her şey yolunda giderse Rusya’dan kaynaklanacak sorun kısmen telafi edilebilir. O sürece gelene kadar fiyatlar çok yükselebilir. Önceki 140 dolar rekorunun hızla geçilmesi ve 200 dolarlara doğru yol alınması, belki üstü mümkün olabilir. Fakat olası böyle bir süreç öylesine ciddi talep gerilemelerine yol açabilir ki, fiyatlar da bir noktadan sonra sert gerilemeler gösterebilir. Rusya –Ukrayna savaşı ve ötesi Batı –Doğu gerginliği çok kolay ortadan kalkacağa benzemiyor. Bir soğuk savaş dönemine girme olasılığımız yüksek. Böyle bir ortamda petrol fiyatlarındaki düşüş de bir noktaya kadar olabilir. Başta yenilebilir enerjiler olmak üzere diğer alternatifler devreye girmeden petrolün 100 dolarlar altına kısa sürede inmesi muhtemelen çok kolay olmayacaktır. Fakat, bu tür fosil yakıtlar, iklim krizi nedeniyle çok da uzak olmayan bir gelecekte hiç para etmeyen bir hale gelecektir.

Altın fiyatları belirsizlikten, kriz ihtimallerinden ve enflasyondan beslenir. Böyle bir süreçten geçiyoruz.  Rusya-Ukrayna savaşı ve bunun soğuk savaşa dönmesi yanında, iklim krizi ve nasıl aşılacağına dair belirsizlikler, dünyada büyük borç sorunu ve gelir dağılımın gittikçe bozulması ve buna bağlı sosyal- siyasal riskler altın fiyatlarını destekleyen bir ortam yaratıyor. Altının onsu 2000 doları geçerek nominal olarak rekorlarını yenilemeye aday. 1980’lerin başında 800 dolar olan Altının Ons fiyatı o günden bu güne enflasyonu dikkate aldığımızda 2300 dolar üzerine denk geliyor. Böyle ortamlarda piyasalar her türlü rekor zorlayabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024