Reel sektör için ağustos – aralık dönemi stratejisi
Nisan ayında yine ekonomim.com sitesindeki Püf Noktası köşemde kaleme almış olduğum yazının başlığı da “Reel Sektöre Yönelik Nisan – Temmuz Dönemi Stratejisi” idi. O yazımda para politikasına dair iki tane önemli soruyu gündeme getirmiştim. Birincisi bu yüksek faiz ortamı ne kadar edecek? İkincisi de Merkez Bankası yeniden faiz indirim adımları atmaya başlayınca bu adımlar yılbaşındaki 250bps indirim adımlarından daha mı fazla olacak? şeklindeydi. Üç ay önceki o yazımda da Merkez Bankası’nın ilk muhtemel faiz indirim adımının temmuzda gelmesine ve bunun da muhtemelen 250bps üzerinde olma ihtimalime ilişkin öngörülerimi paylaşmıştım. Nitekim bu öngörüm gerçekleşti ve Merkez Bankası faizi 300bps bir indirdi ve bundan sonraki toplantılarda yeni faiz indirimleri için kapıyı araladı. O halde hemen ağustos – aralık dönemine ilişkin bir strateji belirlemenin de vakti geldi.
Temmuz ayı toplantısında her ne kadar faiz inmiş olsa da, kredi faizleri üzerinde aşağı yönde çok belirgin bir etki görmedik ve finansman maliyetleri çok elverişli seviyelere henüz inmedi. 6 Mart tarihli PPK toplantısında 250bps indirim yapılarak politika faiz oranının 42.5’a indirilmesinin ardından 20 Mart tarihli ara toplantı kararı ile faiz koridoru üst bantının 46’ya yükseltildiği zaman aralığında EVDS verilerine göre ticari krediler için uygulanmakta olan ağırlıklı ortalama kredi faiz oranı yıllık yüzde 50 seviyelerindeydi. Şu anda en son 18 Temmuz tarihli veriye baktığımızda da faiz oranının yıllık yüzde 55.01 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Bu net görüntüde karşımıza çıkan konu, politika faiz oranının 300bps inmesi sonucunda da kredi faiz oranlarının halen yüksek seviyelerde durmaya devam etmesi. Bu yıl içerisinde ağırlıklı ortalama ticari kredi faizinin gördüğü en dip seviye yıllık yüzde 48.49 olmuş ki o da çok kısa bir süreliğine oldu.
Sözün kısası şu ki; Merkez Bankası eylül, ekim, aralık aylarındaki üç toplantıda bu adımlarına devam ederse ticari kredi faiz oranları da benzer paralellikte gerilemeye devam edecek. Göreceli olarak finansman maliyetleri düşecek ancak halen yüksek kalmaya devam edecek. Yani bu yıl reel sektör için finansman maliyetleri yine yüksek olacak.
Finansman maliyetleri açısından işin gerçekçi boyutu böyle iken diğer yandan iyi haberler de var elbet. O da finansmana erişim imkanlarının biraz daha rahatlayacak olması. Bankalar reel sektöre yönelik kredi vermek konusunda ağustos – aralık döneminde bugüne göre daha iştahlı olacaklar. Dolayısıyla finansmana erişmek konusunda firmalar tarafından gösterilen çabalar belki bankalar nezdinde çok yanıt bulmuyordu ancak önümüzdeki dönemde bu konuda firmalar daha rahat edecekler. Üstelik makroihtiyati çerçevede sadeleşme adımların çerçevesinde kredi büyümelerine ilişkin sınırlamalar artırılırsa finansmana erişme imkanı daha da artacak. Bu rahatlama yılın bundan sonraki döneminde adım adım gitgide daha da hissedilecek.
İşin bir de döviz kuru boyutu var. Dolar/TL kurunda yılın ilk altı aylık dilimindeki görülen artışı ve ekonomi yönetiminin 20’li seviyelerde enflasyon hedefini baz alıp; buradan yıllık yüzde 27 seviyesinde bir kur artış senaryosu yaparsak ve bunun üzerine yılın ikinci yarısında Merkez Bankası faiz indirimlerinin kurdaki hareketliliği artırma ihtimalini hesaba katarak bir çalışma yaptığımızda yıl sonunda 45TL – 46TL aralığında bir yere geliyoruz. Euro/TL kuru için de şu anda gerilemiş olsa da yeniden 1.17 seviyelerine toparlanma ihtimali kuvvetli bir parite öngörüsü ile ağustos ayında 50TL’ye yaklaşan ve yıl sonunda da 55TL seviyelerinde olma ihtimali kuvvetli bir Euro/TL kuru karşımıza çıkıyor.
Stratejimizi adımlayalım:
- 6 aylık mali verilerimizin çıkmasını bekliyoruz.
- Ay kapamalarının hızlı şekilde yapılarak 6 aylık mali verilerin bir an önce tamamlanması için çalışmalarımızı hızlandırıyoruz.
- 9 aylık mali verilerimizin nasıl görüneceğine ilişkin alternatif senaryoları bugünden mali işler ekiplerimiz ile oluşturuyoruz.
- Yüzde 50 finansman maliyeti üzerinden kar marjı hesaplarımızı yapıyoruz.
- Kurdaki artış hızının artacağı öngörüsü ile bugünden hammadde bağlantılarımızı kuruyoruz.
- Yılın son çeyreğine yönelik ihracat siparişlerimize bugünden hız verip, üretime geçmeyecek olsak da hammadde alımlarımızı bugünkü fiyatlardan yapmanın yollarını arıyoruz. Çünkü dolar/TL kurunda artış hızlanma ihtimaline karşı hammadde alımlarını bugünden yaparak kendimizi kurdaki hareketliliğe karşı korunaklı alana alabilmeliyiz.
- Alacaklarımızı daha hızlı tahsil edebilmek için erken tahsilatlarda iskontolar yapabilir miyiz nakit akış planlamamızı gözden geçiriyoruz.
İçinde bulunduğumuz koşullarda elbette bu stratejileri oluşturup uygulamak kolay değil. Diğer taraftan sıklıkla değişen bir makro ekonomik ortamda olabileceklere karşı çeşitli alternatif senaryolar ile hazır olmaya çalışmak, kendimizi emniyete alabilmenin tek yolu.