Seçim ekonomisi (II)

Hasan ARDIÇ
Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

12 Ocak 2023 tarihinde “Seçim Ekonomisi” başlığını kullanınca arkadaşlarım ve bazı okurlarım, “Yahu dur, daha çok erken…” dediler. Bir hafta evvel “Çok erken”di de, şimdi? Bu durum öyle veya böyle belliydi. Gazeteleri, TV haberlerini iyi okuyanlar, ülkede olanlar ile biraz ilgili iseler, olacağı belliydi…

Bakalım şimdi ne olacak?

Bu yazıyı yazdığım dakikalarda, ana muhalefet partisinden de, millet ittifakının diğer büyük oy potansiyeli olan partiden de, özetle 6’lı masadan da henüz bir reaksiyon kamuoyuna açıklanmamıştı.

Ortada, henüz resmen açıklanmamış iktidar ve muhalefet adaylarının kimler olacağı gibi, esasen oldukça önemli bir sorun var. Bu mutlaka artık açıklanmalı. Yapılacak ilk 6’lı masa toplantısının hemen sonrasında sanıyorum muhalefet bir açıklama yapacaktır. İktidar tarafını bilemiyorum.

Hangi cenahtan, kim aday olursa olsun bu beni sadece vatandaş olarak 1/86 milyon oranında ilgilendiriyor. Elbette daha da fazla ilgilendiriyor da, bilirsiniz yazılarımda siyaset ve inanç konuları yer almıyor.

Ülkemiz için en iyi kişi ya da bileşimlerin kazanmasını diliyorum. Ama herhalde kimse dönüşümlü ya da eş cumhurbaşkanlığı gibi düşünmüyor. Türkiye Cumhuriyeti 100 yıllık bir devlet geleneğinden geliyor. Bu tarihin tabii ki bazı gelenekleri, özellikleri var, bunların dikkate alınması sanıyorum hepimizi memnun edecektir. 

Seçim yasası ayrıntılarına ilişkin bilgim yok. Bugünden itibaren 14 Mayıs seçim tarihi olarak belirlenirse ve bu resmi olarak ilan edilirse, seçimin prosesleri, uyulması zorunlu kuralları neler olacak. Benim için şu aşamada en önemli konu; seçim ve oy sayım güvenliğinin tam anlamıyla sağlanması ve bunun böyle olacağına oy kullanan, kullanmayan her vatandaşımızın güvenmesi, inanması… 

Şimdi, herkes birçok şey yazacak, konuşacak. TV kanallarında herkes her şeyi biliyor ya, anlatacaklar da anlatacaklar. Burada istisna olan bilgili, deneyimli olanları hariç tutalım. Güvenlik uzmanları seçimi kimin kazanacağını söyleyecekler. Bence ilginç olacak. Zaten konuları da tükenmişti. Buyurun size çok önemli ve ağır bir konu. Grafikerler ve anket şirketleri, bence yetenekli elemanları eğer COVID döneminde tasarruf olsun diye işten çıkarttıysanız hiç oyalanmadan hemen geri çağırın. 

Dönemin çalışanları onlar olacak… Hepimiz onların yazıp çizdiklerini konuşacağız.

Esasen resesyona girmek üzere olan veya resesyondaki ekonomimiz seçim dolayısıyla biraz canlanacak. Hep böyle olur, ama bu defa hangi oranda canlanma olacak bilemiyorum. Ama mutlaka olacaktır. Kaçınılmazdır bu… 

Partilerin propaganda çalışmaları, toplantılar, ulaşım, belki yemekler, bayraklar, ilanlar, yazılı baskılı işler, ulaşım şirketlerindeki hareketlilik, işin siyasilerinin karşılayacağı hususlar. Yapılmayacak (seçim sonrasına ertelenen) zamlar, borç tahsilatları, Vergi sistemlerinde olası değişiklikler, toplu işe alımlar. Artık, hiçbir şey eski yıllarda olduğu kadar pembe olmayabilir, çünkü çok şey değişti, ama olacak yeni vaatlere bakalım. Ama şunu da unutmayalım ki, tüm maliyet, seçim sonrası hepimizin omuzlarına ağırlık olarak çökecek…

Aslında seçim ekonomilerindeki vaatler gibi, dayanağı olmayan sözler, mutlaka toplumun üzerine ek ve ağır maliyetler olarak çökecektir. Kaçınılmazdır. Biliyorsunuz bu kural hayatın olağan akışı içinde de çok geçerlidir. Eğer bir şey bedelsiz ise, bedel sizsiniz derler ya, işte öyle…

Seçim ekonomisi bu şekilde çalışan bir model olarak yerleşmiş. Belki de alıştık (mı?) Umarım bu tür cazip ve çekici teklifler olsa da, seçmenimiz geleceğini düşünerek karar versin. Basından takip ettiğim kadarıyla bu seçimde yaklaşık 2,5 milyon genç ilk defa oy kullanacaklar. Seçime giren partilerin ilk hedef kitlesi… Çeşitli nedenlerle ülkeyi terk eden gençler, sorunlarına partilerin inandırıcı yaklaşımlarını değerlendirecektir. Bir kısmını şimdilik yurt dışına gittikleri için kaçırmış olsak da ülke sevgisinin yanı sıra ülkenin de onlara tanıyacağı ayrıcalıkları dikkate alacaklarını düşünmek istiyorum. Ama her geçen gün, onların yurda dönmesini isteyen ve bekleyenler için heyecanı artırırken, umutlar da azaltıyor.

Beklenen; ekonomide derhal düzenlemelerin yapılması, enflasyon, resesyon gibi önemli problemlerin elbette şapkadan tavşan çıkarır gibi çözümlenmesi değil. Olsaydı iyi olurdu ama bu iş öyle değil…

Gençler, güvence istiyorlar, güven duymak istiyorlar. Örneğin, eski zamanlarda olduğu gibi enflasyon oranının, diyelim 4 ay içinde ikili bir orana indirileceği vaadi gençlerin kulağına artık hoş bile gelmiyor. Bunun 4 ay gibi bir süre zarfında olamayacağının hesabını çoktan yapmışlar bile. Ama bizim 75 yaş üstü politikacılarımızın bu tür söylemleri, gençler için her halde çok itici oluyor… 

Sadece ilk kez oy kullanacaklar değil, onlarla beraber belki son defa oy kullanacaklar da; genciyle yaşlısıyla herkes gerçeği, sadece gerçeği duymak, görmek istiyor. Adına kandırmak demeyelim ama gerçeği duymak ve deneyimlemek istiyorlar. Vatandaş olmaktan kaynaklanan bu haklarını kullanmak istiyorlar…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Muhalefet 13 Kasım 2023
Ortadaki Doğu 23 Ekim 2023
Ekonomide 29 Ekim 18 Ekim 2023
… Bundan sonra ? 28 Ağustos 2023
KKM, gelişmeler 25 Ağustos 2023