Turizmde gidecek çok yolumuz var

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Turizm dünyanın 3. büyük ihracat ürünü ve ülkemiz dünyada en çok turist çeken 10 ülke arasında bulunuyor. Son verilere göre 6. sırada. Gerek doğal güzellikleri gerek tarihi zenginliği ile böyle bir güce sahip olmak çok değerli fakat birçok alanda olduğu gibi potansiyelimizin çok altında bir performans gösterdiğimiz de bir gerçek.

Bu yıl hem büyüme hem döviz geliri açısından en çok izlediğimiz alanlar ihracat ve turizm. Pandeminin etkisini azaltmasıyla ki umarım böyle kalır, tüm dünyada turizmde ciddi bir hareketlilik başladı. Havayolu trafiği ve bu sektörün hisse senedi piyasalarındaki performansı da bu talebi ortaya koyuyor. Benzer şekilde kara, deniz ve demiryolu trafiğinde de ciddi artışlar gözleniyor. Petrol talebi ve fiyatlarına baskı yapan bir unsur olarak da karşımıza çıkıyor.

Ülkemize gelen turist sayısında da bu talebi izleyebiliyoruz. Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı verilere göre Ocak-Mayıs döneminde gelen yabancı turist sayısı geçen yıla göre yüzde 207 artarak 11,3 milyona çıkmış görünüyor. Artış mayıs ayında hızlanarak yüzde 308’e ulaşmış. Elbette çok iyi gelişmeler. Fakat şunu hatırlamamız gerekiyor, geçen yılın ilk 6 ayı Türkiye ve dünyanın pandemi nedeniyle gönüllü ya da gönülsüz büyük oranda kapalı olduğu dönemlerdi. Ciddi bir baz etkisi var.

Detayları TCMB Ödemeler Dengesi tablosunda Temmuz ayında izleyeceğiz. TCMB’nin Nisan ayı raporuna baktığımızda rekor kırdığımız 2019 yılına göre hala oldukça geride olduğumuzu görebiliyoruz. En çok turist çektiğimiz ülkelerin birisi olan Almanya’dan Ocak-Nisan döneminde 821 bin turist gelmiş. 2019 yılında ise 5 milyonun üzerinde Alman turist ağırlamışız. Avrupa’nın tamamından gelen turist sayısı 2019 yılında 20,2 milyonu bulmuş. Bu yılın ilk 4 ayında 3,5 milyon olmuş. Rusya’dan 2019 yılında 7 milyon turist gelmiş. İlk dört ayda Rusya’dan gelen turist sayısı 467 bin. Bu rakamın savaş öncesi Ocak-Şubat dönemini kapsadığını belirtmek gerekiyor. En çok turist gelen ülkelerden birisinin Bulgaristan olduğunu görüyoruz. Dört ayda 700 bin turist gelmiş. Bu girişlerin günlük ve konaklama içermeyen, ürünlerimizin kur etkisiyle ciddi ucuzluğundan kaynaklanan daha çok bir bavul ihracat geliri olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Ülkemize gelen turist sayısının bu yıl önemli oranda artacağı kesin görünüyor. Bu çok olumlu. Bununla birlikte, yılın ikinci yarısında baz etkisi azalacak, Rusya ve Ukrayna’dan gelen turist sayısındaki azalma daha çok hissedilecek. Bunun bölgesel ve firma bazında etkileri olabilir.

Turist sayımızın artması elbette iyi bir gelişme ve bu turistler ortalama 600-700 dolar harcıyor. İhracat verilerini konuşurken ithalattan hiç bahsetmiyoruz. Geçen yıl 24 milyar dolar turizm gelirimiz oldu. Bu turistleri ağırlamak için ne kadar bir emek sermaye maliyetine katlanıyoruz. Bunu hiç sormuyoruz. Özellikle herşey dahil otellerde ciddi bir maliyet olması gerekiyor. İşletme sermayesi ihtiyacı olan firmalar acaba maliyet artışlarını fiyatlara yeterince yansıtabiliyor mu? Turist sayısı arttı diyoruz ama 0-12 yaş grubu da buna dahil. Bu grup her şey dahil otellerde ücretsiz ya da yarı fiyatına ağırlanıyor. Gıda fiyatlarının arttığı bir ortamda ciddi bir maliyet unsuru olabilir. Emek maliyetini ölçmek ise daha zor. Ücretlerden bir hesap yapabiliriz ama yoğun çalışma temposunu ölçmemiz mümkün mü? Dış ticaret haddine benzer turizm fiyat haddi gibi bir endeks hesaplasak herhalde çarpıcı sonuçlar çıkardı. Bir Türk vatandaşının dışarı gidebilmesi karşılığında içeride ne kadar daha çok turizm hizmeti veriyoruz. ?

Geçen ay Davos Zirvesi’nde turizm üzerine kapsamlı bir rapor yayınlandı. Raporun içerisinde turizm gelişmişlik endeksi hesaplanıyor. 27 Mayıs tarihli DÜNYA gazetesinde detayları bulunuyor. Gelişmişlik endeksinde ülkelerin altyapı, çeşitlilik, sürdürülebilirlik, tarihi ve doğayı koruma konusunda değerlendirmeleri bulunuyor. Dünya’da en çok turist çeken 6. Ülke olan Türkiye gelişmişlik endeksinde 45. sırada bulunuyor. İspanya en çok turist çeken 2. ülke, gelişmişlik endeksinde 3. sırada. Üzerimizde olan 5 ülkenin tamamı gelişmişlik endeksinde ilk 10 içerisinde. Türkiye’nin en güçlü olduğu nokta fiyat rekabeti görünüyor. 18. Sıradayız, İspanya 90.sırada.

Sonuç olarak, ihracatta da turizm de de kurlarla sağlanan fiyat rekabeti ile değil, teknoloji ve gelişmişlik rekabeti ile gücümüzü arttırdığımızda çok daha fazla ve sürdürülebilir faydalarını görebiliriz. Fiyat rekabeti temel yöntem değil ancak belli oranda tamamlayıcı olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024