Yazılımın insan kaynağı ve ekonomisi

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Teknoloji şirketleri ve analistler dijitalleşmenin önündeki en önemli sorunlardan birini insan kaynağı yetersizliği olarak ifade ederken, suyun yeni yolunu bulduğunu gösteren gelişmeler var.

Perform adlı ürünlerinin tanıtımını yapmak için İstanbul’da bir basın toplantısı düzenleyen Rusya merkezli 1Ci şirketinin Türkiye Ülke Müdürü Mert Onay, teknoloji kadar sahayı bilmesiyle de dikkatimi çekti. Yaşar Grubu’nun çok vizyoner SAP projesi Fenix’ten bahsettiğimde, iki yıl boyunca Yaşar Grubu’nun teknoloji şirketinde çalıştığını öğrendim. Bir önceki yazımda bahsettiğim akıllı insanların akıllı insanları kopyalaması konusuna, rahmetli babamın çok sevdiği “aklın yolu bir” ekini yapma gereği duyuyorum.

Toplantı sırasında da Onay’ın 1C: Perform ile ilgili akışını neredeyse sabote ettiğim sorularım, kendisinin de benim gibi teknoloji yatırım ve uygulamalarını ekonomik gelişmeleri baz alarak anlatmasından kaynaklandı. Türkiye’nin bölgenin near-shore üretim üssü haline gelmesine yol açan gelişmeler, yabancı şirketlerin özellikle Avrupa’ya ve biraz da Kafkasya ile Ortadoğu bölgelerine satacakları ürünlerin üretimi için Türkiye’yi seçmesine neden oluyor. Bunun sonuçlarından biri üretim tesisi yatırımı almamız; diğer yandan da Türkiye’de üretim yapan yerli şirketlerin yabancılardan yatırım alacağı beklentisi oluyor. Bunun ne kadar beklenti ve ne kadar gerçekleşmiş yatırım olduğu konusunda elimde güvenebileceğim bir kaynak yok. Bunu rakamlar görmüş olmadığım şeklinde yorumlamayın; büyük resmi yani niteliği anlama konusunda güvenilir bulduğum rakamlar yok. Yatırım uzmanları bu konuyu daha iyi bilirler.

Ancak Onay’ın her iki yönden yabancı yatırımların artması ve bu yatırımları yapanların önlerini görebilmek için teknolojiye yatırım yapmasına ilişkin değerlendirmelerine güveniyorum. Bunun sonucunda büyük şirketlerden KOBİ’ler düzeyinde uzanan bir düzlemde kendi ürünlerine yatırım yapılmasını bekleyen Onay’a sorum doğrudan, “Enflasyon muhasebesi ve kur volatilitesinin yarattığı ortamda şirketlere önünü gösterebiliyor musunuz?” oldu.

Onay, bunu yapabildiklerini söyledi. Daha önce SAP yöneticileri ile konuştuğumda onlar da bu konuda bir çözüm geliştirdiklerini anlatmışlardı. Her iki çözümü size daha sonra daha geniş bir yerde aktarmak isterim ancak bugün, Onay ile sohbetimizde de gündeme gelen ve yazılımın olduğu kadar şirketlerin de geleceği açısından büyük önem taşıyan “No Code Low Code” kavramından bahsetmek istiyorum.

İşi bilenin yazılıma hükmettiği dünyaya açılan kapı

No Code-Low Code çözümleri yıllar önce Fortune Türkiye’de Şenol Balo ile gündeme getirmiştik. O zamanki şirketinin adı Octopod’du diye hatırlıyorum. Balo, sonradan şirketinin adını bugünkü adı olan Xpoda’ya çevirdi. Bugün bu konuyu daha önemli kılan, Microsoft ve SAP gibi yazılım şirketlerinden Intel gibi chip üreten ama yazılım tarafında büyük yazılım şirketleri kadar güçlü olan şirketlerin bu alanda uygulanabilir çözümler ve platformlar ortaya koymaları. Basitçe sürükleyip bırakılan yazılım parçaları ile Lego yapar gibi yazılım tasarlamaya olanak tanıyan bu sistem ya da kurgu, insan kaynağı yetersizliğinden yakınanların derdine de deva olmaya aday.

Bu kurgunun en önemli özelliği, merkezde profesyonel yazılımcılar tarafından üretilen çok güçlü bir koda sahip olması. Uçtaki kullanıcıların kod yazmasına gerek bırakmadan tasarım yapmasına olanak tanıyan sistemin püf noktasını oluşturan bu.

İşin aslı, adapte olmayan işini yetiştiremeyecek

Onay, vatandaş geliştirici (citizen developer) kavramına atıfta bulunarak bu kurgunun bir başka ayağına işaret ediyor. “Benim tarifim şu: Analitik düşünebilen ve bir algoritma mantığını hayatında/ iş hayatında oturtabilen kişi, bizim low code platformu ile her şeyi yapabilir. Bunu kullananlar arasında jeoloji mühendisi, kimya mühendisi, işletme mezunu ve hiç üniversite okumamış alaylı kişiler var” diyor.

Şirketlerin bilgi işlem departmanlarındaki yükü dağıtmaya yarayan bu kurgunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir kehanet şöyle: Yazılımcı arzı ile talebi arasındaki uçurum giderek açıldığı için talep edilen yazılım talep edilen zaman ve terminde alınamayacak. Bu da dijitalleşen şirketler için ölümcül sonuçlar doğurmaya aday. İnsan kaynağı eksikliği diye bakılan konuda bu akılcı çözümü uygulamayanların böyle bir sorunu olacak. Bilginize.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar