Yeşil bir dünya
Yurdumuzda ve dünyamızda yaşadığımız orman yangınları, sel felaketleri, iklim değişikliğinin yaratabileceği tahribatı maalesef tekrar gözler önüne koydu. Son IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change) raporunun sonucu da, sera gazı emisyonlarının ciddi ölçüde azaltıldığı en iyi senaryoda bile, sıcaklıkların artmaya devam edeceğini ve küresel ısınmanın 20 yıl içinde 1,5 derece olan eşik seviyesine ulaşacağını belirterek durumun aciliyetini ortaya koyuyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) 2O50’ye kadar Net Sıfır Emisyon Küresel Enerji Sektörü Yol Haritası Raporu da bu hedefe ulaşabilmek ve küresel ısınmayı 1,5 derecede sınırlamak için tüm sektörlerde temiz teknolojilerinin ağırlığını artırmanın gerekliliğini ortaya koyuyor. UEA’nın senaryosuna göre; güneş ve rüzgar enerjisinde 2030’da 2020 seviyesine göre 4 kat kapasite artışı (GW) gerekiyor. 2050’ye kadar elektrik üretimin yüzde 90’ının yenilebilir enerjiden gelmesi, rüzgar ve güneş enerjisi toplamının bunun yüzde 70’ini oluşturması bekleniyor. Bu da büyük miktarlarda yatırım, inovasyon, altyapı geliştirme, Ar-ge anlamını taşıyor. Toplam yıllık temiz enerji yatırımlarının 2030’a kadar 5 trilyondolara yükselmesi gerekiyor.
İklim değişikliği ile mücadelede uluslararası iş birliği de kritik. Kasımda COP 26 İklim Değişikliği Konferansı yapılacak. 2019’da yapılan konferansın aksine, ABD, Çin ve AB net sıfır karbon hedefine ulaşma taahhütleri ile konferansa katılıyorlar.
Finansman tarafına baktığımızda ise; Avrupa Merkez Bankası (ECB), iklim değişikliği konularını kendi para politikası çerçevesine dahil etmeyi taahhüt eden bir aksiyon planı hazırladı. Buna göre; bankanın makroekonomik modellemeleri ve istatistikleri, iklim değişikliğinin ekonomi üzerinde etkilerini daha iyi değerlendirecek şekilde hazırlanacak. Tahvil alımlarında ise; bonoları ihraç eden şirketlerin Paris 2015 iklim değişikliği kurallarına uygunluğunu göz önüne alacak. Bu şekilde, yeşil dönüşümü uygulayan şirketlerin projelerine daha uygun koşullarda finansman sağlamalarına olanak tanınacak. Dünya genelinde de daha yeşil bir finansal sisteme geçiş hedeflenmekte.
Türkiye’de ise Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Genel olarak OVP’nin, küresel ekonomik, çevresel dönüşümleri içeren ve orta vadeli politikaları da bu doğrultuda şekillendirmeyi hedefleyen bir program olduğunu değerlendiriyoruz.
OVP’de Yeşil Dönüşüm de vurgulanmış. Programda; 2019 Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi yaklaşımlarla ekonomi politikalarında iklim değişikliğinin önemi artıyor. Bu durum ekonomi genelinde yeşil dönüşümü gerekli kılıyor. Dolayısıyla küresel değer zincirleriyle bütünleşebilmek ve daha fazla uluslararası yatırım çekebilmek amacıyla politikalar bu çerçevede şekillendirilecektir; diye belirtiliyor.
Sanayi, ticaret, ulaştırma, çevre ve enerji alanlarında yeşil dönüşümü destekleyici mekanizmalar ortaya konulacak. Yeşil dönüşümü destekleyecek Ar-ge çalışmaları, sertifikasyon sistemleri ve çevreye duyarlı yatırımların finansmanı geliştirilecek. Bu kapsamda finansal sektörün düzenleyici çerçevesi de yeşil dönüşüme odaklı geliştirilecek. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum kapsamında Yeşil Bankacılık uygulamalarının geliştirilmesi amacıyla; strateji ve altyapı alanında rehberler hazırlanacak.
Yurdumuzda ve tüm dünyada ‘çevre’mize daha fazla önem veren bir gelecek dileği ile…