2021 Yılı Görünümü
2021 yılını yurtiçinde bir dengelenme yılı olarak değerlendiriyoruz. Para ve kredi koşullarında sıkılaşma ile enflasyonun kademeli olarak gerilemesini, cari açığa ilişkin risklerin azalmasını ve bu görünümün Türkiye’nin risk primini azaltmasını bekliyoruz. Dünya genelinde COVID-19 vakalarında artış devam etmesine ve sınırlamaların sürmesine rağmen, aşı gelişmeleri ile küresel büyüme tahminleri yukarı yönlü güncellendi ve risk alma iştahı olumlu etkilendi. Halihazırda bu küresel görünümün tersine dönmesi için bir sebep görünmüyor.
Başlıca merkez bankaları 2021’de destekleyici duruşlarını sürdürecekler. Dolar endeksi de başlıca gelişmiş para birimlerine göre zayıf seyrini sürdürecek: Göreli reel faiz oranı farklarının ABD Doları aleyhine dönmesi, güvenli liman saikiyle küresel dolar talebinin azalması ve reel kur değerlenme seviyelerinde doların göreli güçlü seyri bu gelişmede etken. Dolardaki zayıf seyir ABD dışı riskli varlıkların cazibesini artıran bir faktör. Bu görünüm, değerlemeleri düşük kalan gelişmekte olan piyasaların (GOÜ) riskli aktifleri için de ek performans potansiyeli oluşturuyor. Nitekim son dönemde gelişmekte olan ülkelerin hisse senedi piyasalarına önemli bir yabancı sermaye girişi gördük.
Yurt içinde enflasyonun, birikimli döviz kuru geçişkenliğinin etkisiyle, nisan ayında tepe seviyeyi gördükten sonra kademeli olarak gerilemesini ve yılı yüzde 11 mertebelerinde bitirmesini bekliyoruz. Kuraklık kaynaklı gıda fiyatları enflasyonda yukarı yönlü risk oluşturmakla birlikte reel kurda değerlenme eğiliminin süreceği ve petrol fiyatlarındaki artışın sınırlı kalacağı bir görünümü esas aldık. Bu görünümde, politika faizinin de yılın 2. yarısından itibaren kademeli bir şekilde gerilemesini bekliyoruz. Cari işlemler açığının 2020 yılını 38 milyar dolar civarında açıkla tamamlamasını 2021’de ise açığın milli gelirin yüzde 2,5’ine gerilemesini bekliyoruz; 2020 yılında altın ithalatındaki artiş neredeyse enerji ithalatına yaklaşmış idi. 2021’de ithalat tarafında, sıkı para ve temkinli kredi politikası ile birlikte, altın ithalatının normalize olacağını, seyahat gelirlerinde de 2020’ye göre belirgin artış olacağını öngördük. İhracatın ithalatın üzerinde artış göstermesini bekliyoruz.
Büyüme beklentimiz yüzde 4 ancak risklerin bir miktar yukarı yönlü olabileceğini değerlendiriyoruz. İlk çeyrekte büyümenin zayıf seyretmesini, 2. çeyrekte 2020’deki güçlü düşük baz etkisinin önemli olmasını, yılın 2. yarısında net ihracattan gelecek pozitif katkının belirginleşmesini bekliyoruz. Geçtiğimiz çeyreklerde büyümeye temel katkıyı yapan stok gelişmeleri de izlenecek. 2021’de sürdürebilir bir büyüme hedefi çerçevesinde yüzde 15 mertebelerinde bir TL kredi büyümesi makul görünüyor.
Bütçe gelişmelerine baktığımızda; 2020’de bütçe açığı, iç talepteki artışla birlikte özellikle 2. yarıda artan dolaylı vergilerin de etkisiyle yıl sonunu yüzde 4’ün altında kapatacaktır. 2021 yılında ise temkinli para ve kredi politikası ile koordineli bir bütçe politikası enflasyon üzerindeki riskleri azaltmak için temel önem taşıyor. Zira 2020 yılında hızla artan para arzı büyümesinin ve artan maliyet enflasyonun tüketici fiyatlarına yansımaması için talep koşullarının ılımlı olması kritik.
Enflasyonun gerilediği ve cari açık üzerindeki risklerin kademeli olarak azaldığı ve CDS primlerinin gerilediği bir konjonktürde, yurt dışı olumlu likidite ve piyasa koşullarının, riskli aktiflere, TL’nin istikrarlı seyretmesine ve rezerv birikimine destek vermesini bekliyoruz.