YouTube ekonomisini neden incelemiyoruz?

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Gazetecilik yaparken hiç, “Şimdi aldığımız bir haberi veriyorum” heyecanı yaşamadım ama bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Eskiden spikere kenardan bir kağıt uzatılırdı. Şimdi kulaklıktan moderatöre söyleniyor. Son dönemde en çarpıcı örneği Beyaz TV’nin sabah magazin programında Söylemezsem Olmaz programında Arto’nun aralarında ilişki olduğunu söylenen bir çiftin, “Rumeli Hisarı’ndaki meşhur yerde” kahvaltı ettiklerinin tespit edildiğini bildirmesi oldu. Kullandıkları kanal muhtemelen WhatsApp’tı, Instagram’da kapalı veya açık bir hesaptı ya da başka bir mesajlaşma uygulamasıydı. Benim tanımadığım kişilerdi ve adlarını bile hatırlamıyorum ama süreç şans eseri karşıma çıkmıştı. İyi de oldu.

Habercilik yaygın bir muhabir ağı ve bunlardan gelen haberlerin işlenerek içeriğe dönüştürülmesini sağlayan bir merkeze dayanır. Buradaki formül, sahadan gelen enformasyonu birikim (knowledge) ile harmanlayıp ortaya dişe dokunur bir ürün çıkarmaktır. Bu köşeyi yazmaya başladığımdan beri, iki tarafın da hakkını vermeye çalışıyorum ama kolay değil. Çok fazla enformasyon havada uçuşuyor ve neyin işe yarar olduğuna karar vermek çok kolay değil. Burada doğru sözcüğü yerine kasıtlı olarak işe yarar ifadesini kullandım. Medyada geçirdiğim 30 yıldan uzun süre bana mutlak bir doğru olmadığını gösterdi.

Bu hafta YouTube’a odaklanmamın ve bu şekilde bir giriş yazmamın nedeni, bir olaylar dizisi. Önce YouTube’un Türkiye’deki ekonomik, toplumsal ve kültürel etkisi ile ilgili basın toplantısında insanların artık haberleri YouTube’dan takip ettiği ifade edildi. Arkasından, toplantıda hediye edilen battaniye benzeri ürünün üzerine yatan kedimiz Külhan anlamlı anlamlı yüzüme baktı. Sonra arkadaşlarımız misafirliğe geldiğinde sohbetin ardından ben Netflix’te izleyecek film aramaya başladım ve ‘Annemle Balayında’ adındaki İspanyol komedisinin ne olduğunu anlamak için ileri sararken video izleyerek resim yapmayı öğrenen baba figürüne denk geldim. O sırada arkadaşlarımızdan birinin telefonunda örgü ile ilgili ders veren birinin sesleri gelmeye başladı. Arkadaşımız, “Kulaklığı evde unutmuşum da sen film seçene kadar şu dersi dinleyeyim. Kazağı ördüm; kolda kafama takılan bir şey var” dedi. O arada çay-kahve hazır oldu ve filmin seçimi de tamamlandı. Böylece hayatımızın normal akışına döndük. Ancak bütün bunlarla karşılaştıktan sonra YouTube analizi yapmamın gerektiği sonucuna vardım.

Oxford Economics’in söyledikleri

YouTube’un etki analizini yapan Oxford Economics, 2022’nin son çeyreğinde ve daha spesifik olarak Ekim 2022’de Türkiye çapında 2 bin YouTube kullanıcısı, binden fazla YouTube içerik üreticisi ve 500’den fazla işletme ile yaptığı anket çalışması ile YouTube ekonomisine ışık tutuyor. Anket çalışmasında, o tarihte YouTube’un elindeki en güncel veri seti olan 2021 sonuçları kullanılıyor. Bunun sonucunda Türkiye’de 45 binin üzerinde tam zamanlı iş istihdamına denk bir etki ile doğrudan ve dolaylı olarak 2 milyar liranın üzerinde bir gayrisafi yurtiçi hasıla katkısı tespit ediliyor. 2021’in dokuz liranın altındaki dolar kuru ile yapılan bu hesapta ortaya çıkan bu katkı 225 milyon dolar civarında bir büyüklüğe tekabül ediyor.

Fortune 500 Türkiye listesiyle karşılaştırırsak, bu sonucun anlamını daha rahat kavrayabiliyoruz. Listedeki 500’üncü şirketin net satış rakamı 1 milyar lira civarında. Listede 295’inci şirketle birlikte 2 milyar liranın üzerine çıkılıyor.  Burada bir not düşmekte yarar var. Fortune 500 Türkiye listesi net satış rakamlarını baz alıyor ve dolaylı etki ya da üretim ve pazarlama şirketlerinin birbirine yaptığı satışları mükerrer olarak toplama etki ettirmiyor.

YouTube, kendisini anlatırken mahallenin iyi çocuğu olmasını, yeterli temsil edilemeyen seslere yer vermesini, fikirleri paylaşma platformu olmasını, ankete katılan insanların kendilerini buraya ait hissetmesini ve kullanıcılarının olumlu etki yaratmasını vurgulayan anket sonuçlarına atıfta bulunuyor.

Bunlar etkileyici ancak ekonomik etkiler daha çarpıcı. KOBİ’lerin yüzde 71’i YouTube’un işletmelerini büyütmek için katkı sağladığını, yüzde 65’i yeni müşterilere ulaşmasına yardımcı olduğunu ve yüzde 83’ü de bir reklam yayınlama platformu olarak satışlarını artırmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. YouTube’u çalışanlarının yeni beceriler edinmesi için bir kanal olarak görenlerin oranı ise, yüzde 79.

Burada biraz durmak istiyorum. Araştırmada yapılan KOBİ tanımı, 250 kişinin altında çalışanı olan şirketleri ifade ediyor. Bu, ülke yönetiminin bazı regülasyonları açısından doğru olsa da Türkiye’nin KOBİ gerçeğini yansıtan bir olgu değil. Benim için bu sonuçlar, akademik hayat için de bir gösterge. Türkiye’de 2 milyar liranın üzerinde bir ekonomik büyüklük oluşturan ve 43 binin üzerinde içerik üreticisini barındıran YouTube Türkiye, kaç akademik kurum, kuruluş, kişi tarafından takip ediliyor. Sayısı 200’ü aşan ve yenileri açılan üniversitelerimiz ne iş yapıyor?

Bu araştırmanın ücretli bir çalışma olduğunu tahmin ediyorum. Yani burada da oluşan bir gelir söz konusu. Diğer ülkelerde de bu çalışmayı yapan Oxford Economics’in bunu nasıl yaptığının da ilgimizi çekmesi gerekmez mi?

1981’de Oxford’da Oxford Üniversitesi’nin işletme fakültesi ile birlikte bir ticari girişim olarak kurulan Oxford Economics, daha sonra bağımsız hale getiriliyor. Yapı şu anda 200 ülkeyi, 150 sektörü ve 8 binden fazla şehir ile bölgeyi kapsıyor. Böylece, Türkiye’deki sonuçları başka ülkelerdekiler ile karşılaştırmak için internet sitesine girmek yeterli olan bir araştırma kuruluşu ile karşılaşıyoruz. Bence bizdeki etkinin en önemli eksiği, Türkiye’nin kurumlarının vergi ya da ceza kesme dışında bu konuya ilgi duymasını sağlama etkisini yaratamaması. Çünkü etki de haber de burada.

Püf Noktası

YouTube toplantısının ardından kahvesini içmek için Veli’ye uğradım. ROIVO Kurucusu ve CEO’su Veli Bahçeci, büyüme stratjisti. Geçen hafta Linked’in’e yüklediği makale, “2023’te veriden nasıl para kazanılır?” başlığını taşıyordu. Başlığın başında bir de, “Data Monetization nedir?” sorusu var ama ben tanımlamalarla çok ilgili değilim. Etki analizini iş sonuçları üzerinden değerlendirmeyi seviyorum ve geçmişe değil geleceğe odaklanmanın daha yerinde olduğu günlerden geçtiğimizi düşünüyorum.

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar