Tekstilde yeni dönem hızlı balık olmayı gerektiriyor

Global markaların alımlarını Türkiye yerinde Uzak Doğu ve Kuzey Afrika’ya kaydırması Türk tekstil ve hazır giyim sektöründe yeni yol haritasının belirlenmesini zorunlu kıldı. Tekstilciler, Türk tekstil sektörünün marka değerini yükseltmek için ürün ve pazar çeşitliliğine odaklanılması gerektiği vurgusunu yapıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Tekstilde yeni dönem hızlı balık olmayı gerektiriyor

Esra Özarfat
BURSA - Pandemi sonrası dünyada oluşan enflasyon Ukrayna ve Rusya savaşıyla birlikte enerji fiyatlarındaki artışla da birleşince bütün sektörleri olumsuz etkiledi. Türkiye’nin tekstil ve hazır giyimde ana pazarı olan Avrupa Birliği ülkeleri bu süreçte en fazla etkilenen bölge oldu. Enflasyona rağmen gelirinde değişiklik olmayan Avrupalı tüketici önce hazır giyim talebini geri çekti. Talep daralması büyük markaların iş hacmini daraltırken, bu daralma ana tedarik ülkelerinden olan Türkiye’deki tekstil sektörünü de etkiledi. Bu süreçte markaların temel ürünlerde uzun dönemli siparişleri kumaşta Uzak Doğu’ya, hazır giyimde ise Kuzey Afrika’ya kaymaya başladı. Son olarak Zara, Pull&Bear, Massimo Dutti, Bershka, Stradivarius gib markaları bünyesinde barındıran ve Türk hazır giyim sektörünün önemli alıcısı konumunda olan İspanya merkezli İnditex grubunun Türkiye’den alımlarını azalttığı haberleri de Türk tekstil sektöründe endişeye neden oldu. Öte yandan global krizde pazar ve kapasite kaybeden Çin’in ise bu dönemde hızlı bir şekilde yeniden oyuna dahil olmaya başladı. Özellikle yapılan lojistik ağ yatırımlarıyla kaybettiği kapasiteleri yeniden elde etmeye çalışan Çin’de bazı global alıcılar için özel uçaklarla servis yapıldığı, özel rotalar çizildiği ve özel sunumlar yapıldığı konuşuluyor.

Çıkış formülü: Ürün ve pazar çeşitliliği

İpeker Yönetim Kurulu Üyesi İhsan İpeker, global tekstil sektöründe dip noktanın görüldüğünü, bundan sonra yukarı doğru bir ivme yaşanacağını öngördüklerini söyledi. Tekstil ve hazır giyim sektörlerinde ‘basic’ denilen bölümün üretimin genelini oluşturduğuna işaret eden İpeker, alternatif oluşması halinde alımların farklı ülkelere kaydığını söyledi. Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün kendini birçok coğrafyaya hizmet verebilir hale getirmesi gerektiğine vurgu yapan İhsan İpeker, “Bu noktada belli müşteri ve belli ülkeye odaklanmamak gerekiyor. Pek çok firmanın büyük fuarlara katılmadığını ya da son senelerde katılmaya başladığını görüyoruz. Firmalar yurt dışı aktivitelerini ne kadar artırırlarsa o kadar başarılı olacaktır. Ancak ülkelere göre özel altyapı hazırlanması, bu konuda titizlikle çalışma yapılması ve pazarlarda süreklilik sağlanması gerekiyor” dedi.

Bölgesel değil, yerinde teşvik talebi

Parlamış Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Parlamış da alternatif pazarları, müşterileri ve ürün grupları olan üreticilerin bu dönemde pozitif ayrıştığına dikkati çekti. Kendini büyük grupların alımına mahkum bırakarak göreceli olarak konfor alanı oluşturan üreticilerin aksiyon almakta zorlandığının altını çizen Parlamış, bu durumun firmalara yaşama şansı bırakmadığını ifade etti. Bülent Parlamış, “Krizde kapasite kaybeden Uzak Doğu ülkeleri oluşan boşluğu fiyat rekabeti ile kapatmaya çalışıyor. Şu anda yüksek TL maliyeti hem ihracatta kolumuzu kanadımızı kırdı, hem de Uzak Doğu’nun bu konuda güçlenmesine neden oldu. Türkiye’nin istihdam, ihracat ve katma değeri yükseltmeye çalışan bir sektör olan tekstile bakışının değişmesi gerekiyor. Aksi halde tekstilde yaşanan bir sarsıntının toparlanması uzun sürüyor. Tekstil uzaktan yönetilen bir iş değildir. Bu nedenle bölgesel değil, yerinde teşvikle büyütülmesi gerekiyor. Türkiye’nin tekstilde diğer sektörlere göre marka değeri var” diye konuştu.