Türk halkı, “küresel ısınmayı durdurmak için geç kaldık” diyor

Türkiye, küresel ısınmayı durdurmak için artık geç kalındığı konusunda yüzde 57’yle İtalya’yla birlikte en kötümser 3. ülke. Türkiye’de hükümetlerin çevreyi korumak için gerekli önlemleri aldığı görüşü 2021 yılına göre +4 değerinde artışla yüzde 38’e çıksa da, yüzde 60 gerekli önemlerin alınmadığını düşünüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Türk halkı, “küresel ısınmayı durdurmak için geç kaldık” diyor

Küresel ısınma geleceği tehdit etmeye devam ederken, insanların önemli bir kısmı bu konuda karamsar ve alınacak önlemler için çok geç olduğunu düşünüyor.

BAREM’in global ortağı WIN Grubu ile birlikte 36 ülkeden 29 bin 739 kişi ile yaptığı araştırma, 2022’de iklim değişikliği algısı ve dünya çapında sürdürülebilir kalkınmanın önemi ile ilgili görüşleri analiz ediyor. Küresel ısınma, insanlık için ciddi bir tehdit olarak görülüyor ve topluma göre hükümetler gerekli önlemleri almıyor. Araştırmaya göre kadınlar bu konuda erkeklere oranla daha endişeli.

Gelecekle ilgili insanların endişe duyduğu birçok konu var. Araştırmaya göre, dünya çapındaki vatandaşların temel endişelerinden biri yüzde 30 ile kişisel veya ev ekonomisi. Ardından yüzde 23 ile ülkelerinin ekonomik durumu geliyor. Bölgesel genel bakışta ise Orta Doğu, ülkelerinin ekonomik durumu hakkında daha fazla kişinin endişe duyduğu bölge. Avrupa yüzde 19 ile bu göstergede en düşük yüzdeyi kaydederken, kişisel finans yüzde 31 ile insanların en çok endişelendiği konu.

Her ülkede insanların büyük çoğunluğu küresel ısınmanın insanlık için ciddi bir tehdit olduğu konusunda hem fikir. 2022 yılında vatandaşların yüzde 83’ü küresel ısınmanın insanlık için ciddi bir tehdit olduğuna ya tamamen ya da kısmen katıldı. Kadınlar, erkeklere göre küresel ısınmanın insanlık için daha ciddi bir tehdit olduğuna inanıyor (yüzde 86’ya karşı yüzde 81).

ABD küresel ısınmayı tehdit olarak görmüyor

Küresel ısınmayı insanlık için ciddi bir tehdit olarak görmeyen ülkeler arasında yüzde 24 ile Amerika Birleşik Devletleri, yüzde 21 ile Polonya başı çekiyor.

Bireylerin küresel ısınmayı durdurmak için hala bir şeyler yapılıp yapılamayacağı konusundaki algısı ya çok iyimser ya da çok kötümser. Araştırmaya katılanların yüzde 45’i için iklim değişikliği konusunda herhangi bir şey yapabilmek için artık çok geç olduğuna inanıyor. Bu, önceki yıllara göre biraz artan bir pay. 2020’de bu oran yüzde 40 iken, 2021 yılında yüzde 43 seviyesindeydi. Bu da nüfusun bu konuda daha karamsar hale geldiği anlamına geliyor.

Hala bir şey yapılabilir mi?

Afrika ve Amerika, insanların iklim değişikliğini azaltmak için hala bir şeyler yapılabileceğine daha fazla inanan ülkeler. Sırasıyla yüzde 60 ve yüzde 54 çok geç olmadığına inanıyor. Oysa Orta Doğu bölgesindeki vatandaşların sadece 41’i hala iyimserliğini koruyor. Kenyalılar ise en iyimser olarak öne çıkıyor. Kenyalıların yüzde 87’si iklim değişikliğini azaltmak için çok geç olmadığını düşünürken, Filipinliler (yüzde 23), Hintliler (yüzde 28), İtalyanlar (yüzde 40) ve Türkiye (yüzde 41) en az iyimser olan ülkeler.

Araştırmaya katılanların yüzde 55’i hükümetlerin çevreyi korumak için gerekli önlemleri almadığını düşünüyor. 2021’de bu oran yüzde 51 idi. Asya-Pasifik bölgesinden yanıt verenlerin yüzde 62’sinin dünyanın geri kalanının aksine hükümetlerinin çevreyi korumak için gerekli önlemleri aldığını düşünmesi dikkat çekici. Kenya, Paraguay ve Hırvatistan, hükümetlerinin çevre konusunda pek bir şey yapmadığını düşünen ülkeler olarak öne çıkıyor.

Türkiye’nin en büyük endişesi ülke ekonomisi, savaş ve politik durum

Türkiye’de gelecekle ilgili endişelerin yarıya yakınını (yüzde 44) ülke ekonomisi oluştururken, yüzde 18’i savaş ve yüzde 9’u politik durumlar. Küresel ısınmanın insanlık için ciddi bir tehdit olduğu değerlendirmesi 2021 yılına göre -9 değer düşüşüyle 84’e gerilemiş durumda. Türkiye, küresel ısınmayı durdurmak için artık geç kalındığı konusunda yüzde 57’yle İtalya’yla birlikte en kötümser 3. ülke. Türkiye’de hükümetlerin çevreyi korumak için gerekli önlemleri aldığı görüşü 2021 yılına göre +4 değerinde artışla yüzde 38’e çıksa da, çoğunluk (yüzde 60) gerekli önemlerin alınmadığı yönünde.