Erdoğan: Markalaşma sürecini hızlandıracağız
Etlik Şehir Hastanesinin açılışında, "Gençlerimizin başka ülkelerdeki hiçbir şeye gıpta ile bakmayacakları gelişmişlikte bir Türkiye'yi inşa edene kadar bize durmak yok." diyen Erdoğan, "Sağlık ordumuza katılan her doktorumuzu, asistanımızı, hocamızı akademik statü ve özlük hakları bakımından destekleyerek markalaşma sürecini hızlandıracağız." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Etlik Şehir Hastanesi Açılış Töreni'nde katıldı.
Etlik Şehir Hastanesi'ni bünyesindeki 8 ayrı hastane ve en son teknolojiyle donatılan birimleriyle, sağlık devrimlerinin sembollerinden biri olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, 691'i yoğun bakım olmak üzere, 4 bini aşkın yatak kapasitesi, bin polikliniği, 125 ameliyathanesi, laboratuvarları, araştırma merkezleri ve 1 milyon 145 bin metrekareyi aşan alanıyla bu dev hastanenin adeta bir sağlık şehri hüviyetinde olduğunu söyledi.
"Ankara'ya bu yakışır, dolayısıyla Ankaralılara da bu yakışır." ifadesini kullanan Erdoğan, hastanenin sadece vatandaşlara değil çalışanlarına da en üst konforu sağlayacak donanımla tasarlandığını belirtti.
Bundan 20 yıl önce hükümete gelirken millete, ülkeyi, eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerine yükselteceklerinin sözünü verdiklerini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ardından ulaşım, tarım, enerji, diplomasi, dış politika, bu konularda dünyanın sayılı ülkesi olacağımızın sözünü vermiştik. Açılışını yaptığımız Etlik Şehir Hastanesi işte bu sözün gereğini hakkıyla yerine getirmiş olduğumuzun örneklerinden biridir. Tabii Ankara'da sadece Etlik Şehir Hastanesi ile kalmadık. Aynı büyüklükte Bilkent'i kurduk. O da yine 4 bin 50 oda ve yatak, aynı şekilde burası da 4 bin 50 oda ve yatak. Dünyada bu hastanelerimiz örnek. Türkiye yıllar yılı buna hasretti. Hayalim olarak gördüğüm şehir hastanelerinin her birini ve her aşamasını bizzat takip ettim. Milletimizin her hayali gibi bu ortak hayalimizin 20'nci eserini bugün hizmete sunmaktan büyük bir bahtiyarlık ve gurur duyuyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Türkiye'nin 20'nci şehir hastanesine kavuştuğunu, halen inşası süren 13 ve proje aşamasındaki 2 şehir hastanesiyle bu sayıyı 35 çıkartacaklarını dile getirdi.
Kamu-özel ortaklığı
Şehir hastanelerinin bir kısmının Etlik'te olduğu gibi kamu-özel ortaklığıyla bir kısmının da genel bütçeden hayata geçirildiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Milletimize en verimli, en etkin, en hızlı, en yüksek standartta hizmeti ne şekilde verebileceksek o yöntemi devreye alıyoruz. Her ne kadar muhalefet, çoğu yalan ve çarpıtma olan hezeyanlarla bu eserlere çamur atmaya çalışsa da dünyada ilk defa ülkemizde hayata geçirilen şehir hastaneleri modeli, bugün pek çok ülke tarafından yakından inceleniyor. Altyapıları artık iyice eskiyen ve yetersiz hale gelen gelişmiş ülkelerin sağlık konusunda nasıl acınacak bir durumda oldukları, salgın döneminde tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Öyle ki pek çok ülke sağlık hizmetlerini telefonla verecek derecede çaresiz kalmış, adeta vatandaşlarını ölüme terk etmiştir. O dönemde hastanelerden, yaşlı bakım evlerinden yansıyan insanlık adına yüz kızartıcı manzaraları hepimiz gayet iyi biliyoruz."
Gazeteci Savaş Ay'ın hastanelerle ilgili programını anımsatan Erdoğan, "İzlemiş miydiniz? Orada Bay Kemal'in Sosyal Sigortalar Kurumunun (SSK) başı olarak nasıl bir sefalette olduğunu görmüş müydünüz? Ya bu Bay Kemal'den bu ülkeye hayır gelir mi? Gelmez. SSK'nın başında sen ne yaptın ki bu ülkede ne yapacaksın?" dedi.
Erdoğan, "Ne yaptı bu CHP? Adana'da hal, hal, hali bilirsiniz, değil mi? Tuttular bunlar hali şehir hastanesi diye benim milletime kasmaya çalıştılar. Ve utanmadan, sıkılmadan Bay Kemal oranın açılışını yapmaya gitti. Hastane bu. Öyle çadırdan hastane olur mu? Ama Bay Kemal'e sorarsan olur. Çünkü hayatı böyle geçti." diye konuştu.
Vatandaşlara birinci sınıf sağlık hizmeti sunarken 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa da tıbbi yardım malzemesi gönderdiklerine söyleyen Erdoğan, bugün dünyayla rekabet edebilecek seviyedeki kamu ve özel hastanelerde, becerileri ve çalışkanlıkları herkesçe takdir edilen doktorlarla, hizmet kalitesini yükselten altyapı ve nitelikli personelle sağlığın küresel yıldızı haline gelindiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elbette, her büyük reformda her büyük değişimde olduğu gibi bu alanda da ufak tefek aksilikler yaşanıyor olabilir. Ama artık bu gemi yükünü almış, rotasına girmiş ve menziline doğru gitmektedir. Ülkemizin sağlık alanındaki kazanımlarına halel getirecek hiçbir olumsuzluğa meydan veremeyiz. Tam tersine elimizdeki imkanları daha verimli kullanacak, daha ileriye taşıyacak adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Bilhassa şehir hastanelerimizin hasta ve çalışan memnuniyetini yükseltmekten akademik vasfını güçlendirmeye kadar her konuda ne gerekiyorsa yapacağız. Beşeri sermayemizle teknolojik imkanları en üst seviyede birleştirerek her şehir hastanemizi ulusal ve uluslararası düzeyde birer marka haline getireceğiz."
"Türkiye'nin kaybetmeyi göze alacak tek bir evladı yoktur"
Erdoğan, sağlık ordusuna katılan her doktoru, asistanı, hocayı akademik statü ve özlük hakları bakımından destekleyerek markalaşma sürecini hızlandıracaklarını, hep beraber daha çok çalışarak, daha çok üreterek, dünyayı daha iyi takip ederek, kendilerini daha iyi geliştirerek, Türkiye'yi 2053 sağlık vizyonuyla buluşturacaklarını dile getirdi.
Gençlere bırakacakları en önemli mirasın, sağlık başta olmak üzere, her alanda onlara hayallerini gerçeğe dönüştürecek ruhu aşılamak ve imkanı vermek olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Vatandaşlarımızın her birinin ama özellikle de gençlerimizin başka ülkelerdeki hiçbir şeye gıptayla bakmayacakları gelişmişlikte bir Türkiye'yi inşa edene kadar bize durmak, duraksamak yok, haramdır. Durmayacağız. Türkiye'nin kaybetmeyi göze alacak tek bir evladı yoktur. Bilaistisna her insanımız potansiyeli, enerjisi, kabiliyetiyle bizim için, ülkemiz için, milletimiz için değerlidir, kıymetlidir. Hiç kimsenin bu mümtaz hazineyi elimizden almasına rıza göstermeyeceğiz. Hiç kimsenin ülkenin birikimlerini heba edecek, milletimizin geleceğini tehlikeye atacak fütursuzluklar sergilemesine izin veremeyiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel yönetim mekanizmalarının yeniden kurgulandığı bir dönemde böyle bir felaketi asla göze alamayacaklarını dile getirerek, "Bir gönül sultanı bakın ne diyor? 'İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmayana nasihat kar etmez'. Elbette tüm bu söylediklerimiz idrak kulağı açık olanlar için bir anlam taşıyor. Bunun için milletimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da irfanı ve ferasetiyle önündeki tablonun kendisine işaret ettiği farkı görerek, Türkiye yüzyılı için en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum. Bu yüzyılın adı Türkiye yüzyılı, unutmayın." ifadesini kullandı.
Dünyanın, koronavirüs salgınında hem elindeki imkanların kıymetini hem de zaafları üzerinden refah düzeninin ne kadar kırılgan olduğunu gördüğünü belirten Erdoğan, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın da nükleer silah kullanma tehditlerine kadar uzanan boyutlarıyla dünyanın güvenlik düzenindeki kırılganlıkların müşahede edilmesine vesile olduğunu aktardı.
"Türkiye, güven ve huzur adası olarak ayrışmaktadır"
Erdoğan, Türkiye merkeze alındığında batıdan doğuya, kuzeyden güneye her tarafta güvenlik krizlerinin ve istikrarsızlıkların yol açtığı huzursuzluk ikliminin hakim olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Türkiye, bu endişe verici tablodan maruz kaldığı tüm saldırılara ve yaşadığı tüm badirelere rağmen güven ve huzur adası olarak ayrışmaktadır. Eskiden beri gelişmiş ülkelerle mukayese ederek kendi eksiklerimize, kusurlarımıza, yetersizliklerimize hayıflanan bir kesim vardır. Rahmetli Mehmet Akif'in bile Batı'nın fennine, tekniğine, bilimine olan gıptasını dile getirdiği şiirleri vardır. Hangi radikal ideolojiye mensup olursa olsun ülkemizi terk edenlerin istikametlerini hep Batı'ya çevirmeleri de kendi içindeki tutarsızlığa rağmen bir hakikat olarak tarihimizdeki yerini almıştır.
Son dönemde sosyal medya mecralarında yine gelişmiş ülke güzellemelerinin yapıldığını, özellikle gençlerimizin bilinçaltlarına mutlaka buralara gidilmesi gerektiği fikrinin aşılanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlara cevabı önce ülkemizin yakın dönemde yetiştirdiği en büyük mütefekkirlerden Cemil Meriç'in diliyle verelim. 'Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz kılanlar vardır'. Cemil Meriç'in dediği gibi Türkiye'yi böyle göstermeye çalışanlar aslında ülkenin bu hale gelmesi için her türlü sinsiliği yapanlardır. Gelişmiş ülkelerin bugünkü zenginliklerinin gerisindeki sömürge düzenini kan, vahşet ve soygun tarihini bir kenara bırakıyorum. Bu ülkelerin en önemli alametifarikaları olan güvenlik ve refah sırça köşkü, yaşanan her küresel krizle biraz daha çatlamakta, biraz daha kırılmaktadır. Türkiye'nin sadece savaş bölgelerinden kaçanların değil, gelişmiş ülke vatandaşlarının da adeta sığınağı haline dönüşmesinde bu acı gerçeğin payı vardır."
Erdoğan, Anadolu'nun asırlardır her istikametten gelen mazlum ve mağdurların sadece ve sadece insan vasıflarıyla kabul gördüğü belki de dünyadaki tek coğrafya olduğunu söyledi.
Türkiye'nin bugün dünyanın dört bir yanından gelen milyonları misafir ettiğini anlatan Erdoğan, "Ülkemizi bir kurtuluş kapısı veya kurtuluşa giden yolun geçiş yolu olarak görerek bu topraklara yönelen herkes aslında bize çok önemli mesaj veriyor. Yaşadığımız toprakların, vatanımızın, devletimizin, ülkemizin, mensubu olduğumuz milletin kıymetini çok iyi bilmeliyiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanlarını kaybedenlerin, devletleri yıkılanların başlarına felaketler geldiğinin görüldüğünü belirterek şöyle devam etti:
"Sizi zor gününüzde sarıp sarmalayacak, gerektiğinde ekmeğini, aşını, suyunu bölüşecek bir milletin mensubu değilseniz, vay halinize...Buna rağmen hala başka ülkelerin, başka toplumların, başka hayat biçimlerinin güzellemesini yapanların gayesi, birey olarak bize iyilik etmek değil, tam tersine en büyük gücümüz olan sosyal yapımızı çökertmektir. Özellikle sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek için süfli heveslerle ellerin, yani başka ülkelerin, başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz. Bugün böyle bir hevesle yola çıkanların, yarın merhamet ve şefkat ihtiyacı duyduklarında sığınacakları bir aile, bir sosyal bünye, bir devlet mekanizması bulamayınca yaşayacakları pişmanlığı tahmin edebiliyoruz."
"Bu dönüşümü en az sıkıntıyla ve en büyük kazançla atlatacağız"
Erdoğan, her yeni küresel krizin, her yeni sınamanın, her yeni kaosun, dünyadaki insanların sadece bir kısmına hizmet eden mevcut güvenlik ve refah düzenini kökten sarsmaya devam edeceğini kaydetti.
"Türkiye olarak kendi inancımıza, kendi gücümüze, kendi kabiliyetimize, kendi potansiyelimize inanarak, güvenerek, dayanarak inşallah bu dönüşümü en az sıkıntıyla ve en büyük kazançla atlatacağız. İşte o zaman bu ülkenin kadri, kıymeti, değeri, eşsiz nimetleri çok daha iyi anlaşılacaktır." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun görüleceği güne kadar birliğe, beraberliğe, kardeşliğe sıkı sıkıya sahip çıkılmasının, Türkiye'nin hep daha ileriye götürülmesinin ve devletin sürekli güçlendirilmesinin önemli olduğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye kazandırılan her eser ve hizmeti, bu gayeye hizmet eden birer araç olarak gördüklerini, Etlik Şehir Hastanesi'nin ülkeye katkısı ve millete vereceği hizmetlerle büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında önemli bir merhale teşkil edeceğine inandığını vurguladı.
İstanbul'da Çam ve Sakura, Göztepe, Okmeydanı, Kartal, Sancaktepe ve Yeşilköy şehir hastanelerini yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, Etlik Şehir Hastanesi'nde emeği geçen Bakanlığa, yüklenici firmaya, mimarından mühendisine tüm işçilere teşekkür etti, hekimlere ve diğer sağlık personeline, çalışmalarında başarılar diledi.