“Maden kazası uluslararası hukukta sorun yaratabilir”

Yabancı ortaklı Anagold firması tarafından işletilen İliç’teki Çöpler altın madeninde hayatını kaybedenlere ulaşma çalışmaları devam ederken, içeride ve dışarıda yaratacağı sorunlar da tartışma konusu oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Maden kazası uluslararası hukukta sorun yaratabilir”

Mehmet KAYA / ANKARA

İliç’te resmi soruşturma ve savcının iddianamesinin beklendiğini kaydeden Avukat İsmail Hakkı Atal, Fırat nehri bağlantısı nedeniyle maden kazasının uluslararası hukuk nezdinde de gelecekte sorun yaratması ihtimalini vurguladı.

Yabancı ve yerli ortaklı Anagold firması tarafından işletilen İliç’teki Çöpler altın madeninde hayatını kaybeden kişilere ulaşma çalışmaları devam ederken, üç kanaldaki resmi raporlar bekleniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı yanında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetim alanları bulunuyor. Savcının iddianamesi yanında bu kurumların da resmi raporlar hazırlaması bekleniyor.             

Çöpler altın madenine yönelik geçmişte de hukuki itirazlar ve davalar açan Avukat İsmail Hakkı Atal, Fırat nehri bağlantısı nedeniyle maden kazasının uluslararası hukuk nezdinde de gelecekte sorun yaratması ihtimalini vurguladı. EKONOMİ’ye konuşan Atal, mevcut görünüm, uluslararası hukuk ve madenciliğin, çevre, sağlık ve sosyal alandaki kamuya oluşturduğu toplam yükün incelendiği “toplumsal maliyet analizi” açısından yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.             

Atal, Ekim 2022’de Çöpler altın madenine yönelik olarak insan hayatını tehlikeye atması yönünden Haziran 2022’de atık yönetimindeki hata ve patlayan boru nedeniyle siyanürün çevreye yayıldığı gerekçesine dayalı olarak Uluslararası Ceza Mahkemesine başvurmuştu. Atal, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin siyasi konulardaki kuruluş gerekçesiyle davayı reddetse de verdiği resmi yanıtta açık kapı bıraktığı, ileride soruşturmaya konu olabilecek ihlaller için tekrar gözden geçirme ihtimali olduğu görüşünü savunuyor. Atal, son gelişmeler ışığında yeniden mahkeme ile temasa geçip iddialarda bulunacaklarını belirtti. Atal’ın dikkat çektiği bir başka konu ise Türkiye’nin sınırı aşan sulara yönelik uluslararası sözleşmelere taraf olmasa da Bern sözleşmesine taraf olduğu, bu nedenle bitki ve hayvanları korumakla yükümlü olduğunu vurguluyor.           

Soruşturma geniş kapsamlı olmalı

Atal, gerek İliç’te, gerekse madenlerdeki diğer kaza sonucu oluşan davalarda, ana sorumlu olarak teknik personel ve idari personelin sorumlu tutulduğu bir sürecin yaşandığını ve bunun da caydırıcılığı önlediği görüşünü savunuyor. Anagold İliç Maden kazasında da şirketin Türkiye ayağında teknik ve idari personelden gözaltı ve tutuklamalar olsa da, ana hissedarlar hakkında herhangi bir inceleme ya da soruşturma açıldığına dair herhangi bir bilgi verilmedi. ABD ve Kanada’da halka açık ana hissedar SSR Mining şirketi altın madenindeki kazayı borsaya bildirdikten sonra da hukuki sürece yönelik yeni bir açıklama yapmadı.            

Toplumsal maliyet analizi

Madencilik ve çevre etkileri konusunda uzun süredir girişimlerde bulunan Avukat İsmail Hakkı Atal, özellikle altın madenciliğinin Türkiye’ye getirisinin son derece sınırlı olduğunu, insan sağlığı, sosyal etkileri, çevreye etkilerinden kaynaklı olarak harcanan tutarlara bakıldığında oluşan “toplumsal maliyetin” daha yüksek olduğunu savunuyor. Kömür ve bazı madenler için yapılan toplumsal maliyet analizlerinin bunu doğruladığını belirten Atal, “Maden yatırımına karar verilirken, kazanılan parayla sağlık, tarım, toprak kirliliği, doğal ekosisteme verilen zararlardan kaynaklı maliyetleri yan yana koyuyor ve kazanılan para fazlaysa ‘toplumsal maliyet düşük’ diyorlar. Bakılması gereken alan budur. İliç altın madenine bu analizle bakıldığında zarar getirdiği görüşündeyim” dedi.

Çevre izin lisansı iptali yeterli bir önlem değil

Avukat İsmail Hakkı Atal, İliç Çöpler altın madeninin normal şartlar altında işletilmesinin artık mümkün olmadığı görüşünde ancak süreçte yaşananlar açısından geleceğe ilişkin “artık kapandı” diyemeyeceğini vurguladı. Çevre izin lisansının iptal edildiğini hatırlatan Atal, bunun her an yenilenmesi mümkün basit bir idari izin prosedürü olduğunu kaydetti. Atal, kaza öncesi kendilerinin açtığı ÇED raporu iptal davasının devam ettiğini, kaza sonrası da çok sayıda ekoloji ile ilgili çevrelerin suç duyurularının bulunduğunu, işletme ruhsatı iptaline yönelik de dava açma süreci içinde bulunduklarını kaydetti.