Balık avcılığında rekabeti Akdeniz’in ortasına taşıdı

Mustafa Kemal ÇOLAK
Mustafa Kemal ÇOLAK Kökler ve Kanatlar

Türkiye’nin geleneksel iş ve aş sahası balıkçılığın yalnızca kendi karasularımızda yapıldığını düşünenler varsa fena halde yanılıyor. Balık endüstrisi öyle bir hal aldı ki artık rekabet çok uluslu boyutta, dünyanın en büyük denizlerinde yürütülüyor. Teknolojik teknelerle yapılan avcılığın yanı sıra pazarlık, satış hatta işleme kıyıdan binlerce kilometre uzaklıkta okyanusun ortasında gerçekleşiyor.            

Türkiye de bu yarışın içinde. Su ürünlerinde global oyuncu olmak isteniyorsa, üretim küresel ortama taşınmalıydı, oldu da. Sektörde 2023’e ilişkin konulan 1 milyar dolar ihracat hedefi, 2021'de tutturuldu. Aynı yıl, ihracatta miktarda yüzde 19, değerde yüzde 30 yükselmesi sevindirici. İhracat 2022’de 1.5 milyar doların üzerinde kapattı, 2023’te ise 2 milyar doların üzerine çıkacak. Bu rakamların yukarı çıkması için kurallı üretimin artması gerekiyor.   

   

Dört nesildir mesleğe gönül veren Sagun Ailesi, balıkçılığı bu sözünü ettiğim şekliyle uluslararası boyutta yaşayanlardan. Avcılıktan, satışa uzanan icrai faaliyetler, ailenin 4'üncü kuşak temsilcisi Oğulcan Kemal Sagun’a emanet. Akdeniz’in ortasında tekne filosuylu aylarca orkinos sürülerinin izini sürüyor. Rekabeti, Fransız, İtalyan, Yunanlı, Tunuslu, Faslı meslektaşlarıyla yaşıyor.             

Sagun’u Ar-Ge ile büyütecek

Sagun Grubu’nun Başkan Yardımcısı Oğulcan Kemal Sagun, “Avcılık, şirketlerimizdeki işlerimizin yalnızca bir bölümü. Ofislerimizde, çiftliklerimizde de önemli sorumluluklarım var. Ancak deniz üstündeki mesaim bir başka. Orkinos avı benim için ayrı bir olay. Aylarca telefon yok, internet yok. Böyle bir adrenalin yaşadığım başka bir şey yok” diyor. Çocukluğundan mesleğinin içinde olan Sagun, grubun amiral şirketi Kemal Balıkçılık ile birlikte büyümüş. Aile büyüklerinin vizyonuyla, küçük yaşlardan itibaren uluslararası ortaklık görüşmelerinde dahi bulunmuş. Su ürünlerinin duayen ismi baba Tuncay Sagun’dan mesleğin ve ticaretin inceliklerini öğrenmiş.            

İyi eğitimli; Saint Joseph Lisesi’nden sonra Sabancı Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü bitiriyor. Ardından Ege Üniversitesi’nde Balıkçılık ve Su Ürünleri Bilimi ve Yönetimi üzerine master yapıyor.  Çok sevdiği, ‘hasat’ ifadesiyle tarif ettiği balık avcılığı dışında Sagun, deyim yerinde ise mesleğini A’dan Z’ye icra ediyor. Binin üzerinde çalışanı bulunan, Tuncay Sagun’un başkanlığındaki Sagun Grubu’nun günlük tüm işlerinden kendisi sorumlu. Grubun önünü açacak Ar-Ge faaliyetlerine ayrı önem veriyor. İstanbul İhracatçıları Birliği-Su Ürünleri ve Hayvansal Mamüller İhracatçıları Birlik Başkan Yardımcılığı ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda Türkiye-Japonya İş Konseyi Başkanlığı başta, iş örgütlerinde ve sivil toplum kuruluşlarında da aktif mesai yürütüyor.

4’üncü kuşaktan iki temsilci daha var

Sagun Grubu’nun temelleri, Samsun’da atılıyor. İlk şirket Kemal Balıkçılık, babadan balıkçı Kemal Sagun tarafından 1970’te kuruluyor. Asıl büyümesini 1988’de işin başına geçen oğlu Tuncay Sagun ile yapıyor. Bugün 5 ayrı bölgede, 8 üretim tesisi bulunan 8 şirketli Sagun Grubu, ünü ve ekonomiye katkısı gittikçe artan Karadeniz Somonu’nun da ilk üreticisi ve ihracatçısı aynı zamanda. Aile için tüm fertleriyle denize ve balıkçılığa gönül verdiğini ifade edebiliriz. Tuncay Sagun, geceli gündüzlü yürüyen iş mesaisinde yanında su ürünleri mühendisi eşi Seda Sagun hep olmuş. Seda Sagun halen grubun insan kaynaklarının sorumluluğunu yürütüyor. Ailenin dördüncü kuşak temsilcileri olarak Oğulcan Kemal Sagun dışında iki isim daha aktif görevdeler. Kemal Sagun’un kardeşi Nazlıcan Sagun avukat olarak şirketlerin hukuk işlerini, kuzeni Firdevs Külekçioğlu da CFO olarak grubun mali işlerini yürütüyor.  

       

Sagun: Sektör, ekipmanı da yerli üretip, ihraç ediyor   

"Alaylı ve aileden balık endüstrisinin içinde olan nesil, sektörümüze çok şey kattı. Dişiyle tırnağıyla çok uğraştı, pratik zekalarıyla Lyon pazarlarına ürün sattı, fuarlara iştirak etti. Şimdi okumuş, farklı diller bilen nesiller devrede. Sektörümüzde çok sayıda dostumuz olan rakip firmalarda da iyi yetişen isimler var. Karadeniz’de somon üretmek önceleri hayaldi. İzmir’de sevdiğim arkadaşım var makine üretiyor; Tamay Makine. Yatırımlarımızda onlarla beraber çalıştık, yerli üretimlere imza attık. Denizdeki kafesler, borular, ağlar suyun altında çapalar, zincirler hepsi yerli. Yerli donanım artık dünyaya ürün satıyor”            

Sürdürülebilir metotlar Türkiye’nin önünü açar      

Oğulcan Kemal Sagun, sektörlerini ‘balık hayvancılığı’ olarak tanımlıyor. “Yaptığımız işin bildiğiniz hayvancılıktan hiçbir farkı yok. Tek farkı biz hayvanımıza dokunamıyoruz hayvanlarımız suyun altında” diyor. Türkiye’nin su ürünleri yetiştiriciliğinde önünün çok açık olduğunu ifade eden Sagun, tek yapılması gerekenin doğaya saygılı, sürdürülebilir yöntemler geliştirmek olduğunu söylüyor. Sagun, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Türkiye’de artık zaten keşfedilmemiş su kaynaklarımız kalmadı. Bu su kaynaklarını doğru ve temiz bir şekilde kullanabilirsek, yem hammaddelerinin sürdürülebilirliği sağlayabilirsek önümüz açık. Bugün size Norveç’i örnek veriyorum. Ar-Ge çalışmalarına önem vermeliyiz. Karbon salımını azaltma başta olmak üzere çevre dostu üretim metotlarını daha fazla devreye almalıyız. Şirketler kaynaklarını, bilgi birikimlerini bu konulara odaklamalılar”. 

G. Kore ve Çin devreye girdi, yurt dışında ilk çiftlik Fas’ta kurulacak

Oğulcan Kemal Sagun’dan görüşmemizi yaptığımız gün Güney Kore’deki şirketlerini faaliyete geçirdiklerini öğreniyoruz. Ardından Çin’de şirket kuruluyor. Dünya pazarlarında Uzak Doğu’dan Avrupa’ya, Amerika kıtasına geniş coğrafyada satış ve pazarlama yaptıklarını kaydeden Sagun, “Suşi için alternatif pazarlar yaratıyoruz” diyor. Sagun, Akdeniz’de İspanya ve Malta’dan sonra uluslararası kotaları en fazla kullanan ülkenin Türkiye olduğunu söyleyerek, “Şubat’ta Tunus’tayım. İlk yurt dışı çiftliğimizi bu ülkede kuracağız” diyor.     

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar