Çok paydaşlı işbirliği “daha iyi yeniden inşaya” çözüm olabilir mi? (2)

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Dr. Eyüp Vural Aydın/İstanbul Ticaret Üni. Öğr. Üyesi-KÖİ Araştırma Merkezi Başkanı

Bıraktığımız yerden devam edelim. Japonya Altyapı Bakan Yardımcısı Nagoya üniversitesi Afetten Kaçınma Araştırma Merkezi Profesörlerinden Satashi Nishikawa ile konuşmamda üç önemli husus dikkat çekiciydi. İlki, Japonya depremle mücadelesini acı tecrübelerle test ederek öğrenmişti. 75 depremi, 81 depremi, 95 büyük Kobe depremi, 2005 Sendai depremi ve tsunamisi, 2011 depremi. Bütün bu yaşananlar en doğru standartları belirlemelerini ve uygulama deneyimleri kazanmalarını sağlamıştı. 

İkincisi ise, acı bir istatistikti. Depremlerde ölenlerin yüzde 83’ü deprem anındaki enkazlarda hayatını kaybediyordu. Yani özeti, arama kurtarma tabi ki çok önemli, tabi ki çok kıymetli ama asıl üzerine çok çalışılması gereken konu, “depremin yıkamadığı” binayı yapmak. Bir başka deyişle afete hazırlık olmak.

Dikkat çekici son başlık ise dirençli toplum oluşturmanın önemi.  Profesör Nishikawa insanların deprem konusunda önemli bir farkındalık kazandıklarını anlatırken, Japon hükümetlerinin çok zorlandığının altını çizdi. Aralıksız deprem farkındalığını artırmak, daima insanların depreme hazırlıklı olmaları gerektiğini hatırlatmak ve ısrarla deprem yönetmeliklerini teşvik edecek kamu politikalarını tüm eleştirilere göğüs gererek uygulamak. 

Depreme karşı iki cephede hazırlıklı olmak gerek. Yıkıma dayanıklı bina yapmak ve yaşam alanlarımızı depreme uygun dekore ederek “oda güvenliğini” sağlamak. Kısacası, yıkılmayan bina yapmak ne kadar önemli ise, yaşama tutunduran mobilyalarla yaşamayı öğrenmek de o kadar önemli.

Tecrübelerden görünen şu: Afet öncesi çalışmaların afet sonrasından daha çok olması gerek. Afet sonrası, afete acil müdahale ve yeniden inşa ne kadar önemliyse, afet öncesi, dirençli toplum oluşturmak ve afete hazırlıklı olmak da bir o kadar mühim. 

Depremin hazırlık ve farkındalık kısmını işin uzmanlarına bırakalım. Şimdi deprem sonrası yeniden inşa konusunda hangi adımın nasıl atılacağına odaklanalım. 

Deprem sonrası yıkımın sebep olduğu korku ve tedirginlik kadar görüş ayrılıklarının oluşması da doğal. Ancak depremden yeniden inşa ile çıkmanın yolu ise toplumsal dayanışma ve yeniden yapılanma için ihtiyaç duyulan finansal kaynakları bir araya getirecek etkin bir işbirliğini kurma. 

Deprem sonrası en büyük ihtiyaç listesini yine Maslow’un ihtiyaç piramidinin ilk iki sırasının oluşturduğuna şahit olduk. Barınma, yeme içmeden oluşan temel fizyolojik ihtiyaçlar ile aile, beden, iş ve korunmadan oluşan güvenlik ihtiyacı. 

Temel ihtiyaçların, altyapı inşaatları, barınma, sağlık, eğitim, yaşlı bakımı, çocuk bakımı, kimsesiz kalanların eğitimi ve barınmaya ilişkin tüm hizmetlerin acil ayağa kaldırılması ve psikolojik destek yanı sıra güvenli bir ortamın, tesisinin acilen inşası.

Bu hizmetler için gerek yerel kurumlar gerek uluslararası kurumlar gerekse halkın tamamı tarafından izlenebilir bir model geliştirilmelidir. Kamunun kendi kaynakları ve depreme özel olarak toplanan yardım kaynakları ile bu hizmetleri yapabileceği gibi, etkin bir yönetişim, paydaş koordinasyonu, özel sektör işbirliği gibi farklı alternatiflerin de değerlendirilmesi ciddi olarak düşünülmelidir. 

Örneğin yaşanan felaket sonrası yeniden toparlanmaya, Kamu-Özel işbirliği modeli (KÖİ) önemli inovatif ve hızlı çözümler getirme potansiyeli barındırmaktadır. 

Gerekli ihtiyaçlar yavaş yavaş netleşti. Geçen yazımızda depremin olası bilançosunu da gördük. Erklerin tek başına üzerinden gelmesinin, ya da vaktinde gelmesinin zor olduğu acı bir tablo ile karşı karşıyayız. 

Finans, yönetim, kabiliyet ve insan gücü kaynaklarının birleştirilmesi son derece önemli. Özel sektörün yardım gücü kadar, toparlanmak için gerekli yatırım ve yönetim becerilerini de sürece katmak atılacak adımların süresinin, yapısının ve izlenebilirliğinin kalitesini artıracak. 

Tipik bir yönetişim tabanlı işbirliği modeli geliştirilebilir. İyi bir paydaş yönetimi ile özel sektörden yararlanılabilir. Böylece, daha etkin bir afet riskinin azaltılması stratejisi (ARAS) geliştirilebilir. 

Bu strateji neyi kapsar, unsurları ne olabilir, kurgusu nasıl olmalıdır. Elbette teoriler her zaman gelişir, geliştirilir. Özellikle sahada teoriler şekil değiştirir, beklentilere ve ihtiyaçlara göre yeni bir hüviyet kazanır. Bunu saklı tutmak kaydıyla; 

ARAS kamu ve özel sektörün tüm yetkinliklerini bir araya getirebilecekleri bir kurguya dayanır. Özel sektör bu kurguda, yatırım getirmeye razı olduğu iş kalemlerine finans yaratırken, kamu standartları belirler, imkanları dahilinde yapılanma için özel sektörü teşvik eder, ana planı ortaya koyar, izler, denetler ve kamuoyunu bilgilendirir. 

Bu hizmetleri yaparken görevlerin paylaşılması gibi risklerin ve çıktıların ortak şekilde paylaşılması esas alınır. Bu sayede, tüm paydaşları kapsayacak bir ortaklığın kurulması ile kamu ve özel kuruluşlar arasında bilgi, deneyim ve temel yetkinliklerin paylaşılması sağlanır. 

Gelecekte kayıpları en aza indirecek ve daha güçlü yeniden inşa süreçlerini planlayarak, şehirlerdeki yerleşim yerlerinin ve kentli olma alışkanlıklarımızın ciddi manada gözden geçirilmesi gerektiği aşikâr. 

2023 Şubatı’nda yaşanan depremlerden çıkarılacak derslerle afet risklerini azaltmak, yönetmek, kontrol edilebilir hale getirmek ve korku ile yaşamadan sevdiklerimizi korumak, topluma ve gelecek nesillere fayda sağlamak için harekete geçmek mümkün. Motivasyonumuzu, yatırımlarımızı felaket sonrasına değil, öncesi yapılacak çalışmalara yöneltmeliyiz. Ülkemiz için bu dönüm noktasının ıskalanmaması gerekir. 

Ortaya çıkan bu tabloyu, çok paydaşlı işbirliği ile nasıl yeni bir toparlanmaya çevirebiliriz. Özel sektörü, sivil toplumu, yerel inisiyatifleri ve bölge halkını düzenli bir organizasyonla nasıl afet riskinin yönetilmesi sürecine ekleriz. Buna ilişkin dünya örneklerini ve Türkiye’deki hem mevcut duruma bir çözüm hem de gelecekteki olası afetlere hazırlıklı olmak adına çalıştığımız model önerisini bir sonraki yazımızda enine boyuna sizlerle paylaşacağım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vizyon tuzağı 19 Nisan 2024