Cumhuriyetin 101. yaşında 2024’e girmek

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Yeni bir yıla girerken geride kalan yılı hayırla andığımıza, izleyen yılların da böyle geçmesini dilediğimize hiç tanık olmadık. Umutları hep giren yeni yıla bağladık. Tek değişen şey takvim yaprakları aslında. Doğal afetler, savaşlar, kayıplar, eşitsizlik, yoksulluk, adalet açığı, ekonomik sıkıntılar, iktidar mücadelesi hep sürüyor. Yeni yılın ilk sabahına uyanırken buruşturup attığımız takvim yaprağına bakıp gerçekleri, bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızı, daha iyi günlere ulaşmak için neler yapabileceğimizi düşünebiliriz. Geride bıraktığımız 2023’ün 37. gününde yaşadığımız deprem felaketi 2023 yılını zaten tarihin en kara verileri sayfasına çoktan yerleştirdi. Cumhuriyetimizin 100. Yılında yaşadığımız bu korkunç felaket ders alabilenlere 1923’den bu yana neleri iyi ki yaptığımızı, nelerin eksik kaldığını, yapısal sorunlarımızı, bir türlü aşamadığımız toplumsal açmazlarımızı, çelişkilerimizi apaçık gösterdi.

Mayıs seçimleri çok pahalıya mal oldu

Elbette 2023’ü uzun yıllar hatırlanır kılacak unsurlardan biri de Mayıs ayında yaşadığımız seçimler oldu. Siyasi ve ekonomik hazırlıkları, pozisyon alışları neredeyse iki yıl öncesinden başlayan, seçim ekonomisini tarihte görülmedik boyutlara ulaştıran Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim ülkemize çok pahalıya mal oldu. Bırakın G-20’yi, gelişmekte olan ülkeler sınıfl amasına bile yakışmayan, neredeyse 90’lı yıllarda yaşadığımıza benzer yüksek enfl asyon oranlarıyla boğuşmaya çalışıyoruz. 2024’e girerken uluslararası kredi derecelendirme notlarımız yatırım yapılabilir ülke notunun 5-6 kademe altında ve neredeyse kriz yılı 2001 düzeyinde. Mayıs seçimlerinde ilk defa 21 yıl sonra iktidar alternatifi olmaya yaklaşan muhalefet de seçim ekonomisinin maliyetinin katlanmasına el yükselterek unutulmaz katkılarda bulundu. Şimdi hızla büyüyen bir ur gibi bünyeyi rahatsız eden KKM’yi eritip, 2024 yılını uluslararası karşılaştırmalara yakışmasa da yüzde 35-40 arasındaki enfl asyonla tamamlamak en büyük ekonomik hedefimiz. Felaketler, seçim stresi, ekonomik sıkıntılar Cumhuriyetimizin 100.yılını ağız tadıyla kutlamamıza pek imkan vermedi. Ancak yılın son günlerinde S.Arabistan’da yapılacak Galatasaray-Fenerbahçe Süper kupa finali öncesinde yaşanan akıl almaz skandala karşı kendiliğinden oluşan tepki toplumun önemli kesimini Atatürk çizgisinde buluşturdu. Kırmızı çizginin aslında ne olduğunu iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte bir kez daha gördük. Esenlik ve umut dolu nice yıllara ulaşmamızı diliyorum.

İSMAİL BAYER VE ASGARİ ÜCRET

Aralık ayı asgari ücretin güncellendiği, çalışma barışının, işçi-işveren-hükümet ilişkilerinin masaya yatırıldığı bir aydır. Bütün dikkatler üç tarafın yer aldığı masadan aldığı tepkilere göre iktidarın vereceği karara çevrilir. İşçiler adına masaya oturan TÜRKİŞ, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da mutabakatla alınması çok istenen asgari ücreti güncelleyen karara katılmadı ve muhalefet şerhini koydu. Ekonomi çevrelerinden aldığımız izlenime göre 2024’de uygulanacak 17 bin 2 liralık asgari ücret “işçiyi süründürmeyecek, işvereni üzmeyecek” düzeyde bulunuyor.
Asgari ücret tartışmaları sürerken bu masanın geçmişteki önemli aktörlerinden eski Çalışma Genel Müdürü İsmail Bayer’i kaybettik. 90’lı yılarda görev yapan İsmail Bayer’in ülkenin çalışma barışına yaptığı katkılar bugün hala hem işçi hem işveren örgütlerince takdirle anılır. Biz gazeteciler emekli olduktan sonra da çalışma hayatına ilgisini sürdüren Bayer’i bu alanın dışında da hayata, kültür ve sanata, memleket sorunlarına dair danışılacak bir büyüğümüz olarak gördük. Hasta yatağında asgari ücret makalesi yazmayı düşünen Bayer, doğduğu, çok sevdiği ve her fırsatta soluk almak için gittiği Bigadiç’te toprağa verildi. Işıklar içinde uyu İsmail Bayer.

ANKARA’YA “YANKILI TEPELER”DEN BAKMAK…

Milli Mücadele yürüyüşünü başlatan Mustafa Kemal Atatürk’ün 104 yıl önce 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişi orta Asya Türk töresindeki “kızılca gün” gibi görülür. Ankaralılar bu kutlu günü böyle bir gurur ve bilinçle anarlar. Töreye göre devletin buhran yaşadığı dönemlerde devleti ve milleti bu buhrandan çıkaracak bir lider seçiminin yapılacağı güne “kızılca gün” denir. Ankara bu yıl Atatürk’ün Ankara’ya gelişini Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü nedeniyle daha derin bir coşkuyla kutladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ev sahipliğinde CSO Ada konser salonunda “Yankılı Tepeler” senfonik şiir dinletisini izledik. Namazgâh Tepe ve Dua Tepe “iki tepe arasında var kılınmak” temasıyla sahnelenen senfonik şiirin bestecisi Oğuzhan Balcı, libretto yazarı ise Yavuz Demir. Yazın ve müziğin harika birlikteliğini izlediğimiz senfonik şiirde Ankara Filarmoni Orkestrası’nı Şef Rengim Gökmen ve Saygun Korosu’nu da şef Çiğdem Aytepe yönetti. Ankaralılar, milli mücadelenin başlangıcını Yunan Ordusu’nun İzmir’i işgaline karşı ve ulusal duyguları yükseltmek amacıyla 5 Haziran 1919’da bugün Etnografya Müzesi’nin yer aldığı Namazgâh tepede yapılan büyük mitinge tarihlerler. Ankaralı seğmenler 27 Aralık 1919’da Dikmen sırtlarında Mustafa Kemal’i bu bilinç ve coşkuyla karşılarlar. Ankara Kent Konseyi Başkanı ve ATO Başkanvekili Halil İbrahim Yılmaz da 27 Aralık’taki “İyi ki geldin” mesajında Namazgâh tepeden yükselen “kızılca gün” kararlılığı ve coşkusunu dile getirdi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar