Enerji Krizi

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Enerji krizi birdenbire dünya ekonomisini çarptı. Eylül ayında ortalama ham petrol fiyatı geçen yılının Eylül ayına göre yaklaşık %80, kömür fiyatı %240, doğal gaz fiyatı %470, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) fiyatı ise %135 oranında arttı (fiyat hareketleri için şu adrese gidilebilir (https://www.worldbank.org/en/research/commodity-markets). Enerji hammadde fiyatlarındaki artış yılbaşından itibaren hızlandı ise de asıl yukarı doğru hızlı ivme haziran ayında başladı. Petrol ve kömürde fiyatlar finansal kriz öncesine geri döndü. İngiltere’de toptan elektrik fiyatları son on yılın ortalamasının 10 katından fazla arttı. Almanya'da elektrik fiyatları 2008 zirvesini aştı. 

Yükselen enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde yarattığı baskı, ekonomik toparlanmaya yönelik riskler oluşturmakta, hane halklarına ve firmalara zarar vermesi nedeniyle Avrupa'da bir enerji arzı krizi korkusu son bir haftadır daha da arttı. Bu fiyat artışlarının keskin bir enerji krizine dönüşüp dönüşmeyeceği henüz belli değil. Bu biraz da önümüzdeki kışın ne kadar soğuk geçeceğine bağlı.

Enerji sektöründe fiyat yükselişi aslında ekonomik canlanma ile birlikte bekleniyordu. Hatta dünya, iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıktıkça ve temiz enerjiye geçiş hızlandıkça daha fazla oynaklığın olacağı politika yapıcılarınca öngörülmekteydi. Ancak bu artışın bu kadar hızlı ve yüksek olacağı beklenilmiyordu. Enerji krizinin ağırlaşmaya başlamasının ardında yatan olguları birkaç başlık altında toplayabiliriz.

Bunlardan ilki iklim değişikliği kaynaklı olağandışı mevsimsel dalgalanmalar hem gaz talebini hem de arzını etkiledi. Kuzey Yarımküre'nin büyük bölümünde, özellikle Asya'da kış, bu yılın başlarında alışılmadık derecede soğuktu, ardından Avrupa'da alışılmadık derecede soğuk bir bahar geldi ve bunların tümü gazlı ısınma talebini artırdı.  Ardından, Çin, Avrupa, ABD ve dünyanın diğer bazı bölgelerindeki alışılmadık derecede şiddetli yaz sıcakları, soğutma için elektrik için gaz talebini yukarı çekti.

İkincisi, Avrupa'da rüzgâr enerjisi üretimi, uzun süre daha az rüzgârlı hava nedeniyle bu yıl ortalamanın çok altında kaldı. Gaz ve kömür talebi, azalan yenilenebilir enerji üretimini dengelemek için fiyatları yükselterek arttı. Almanya, nükleer kapatmanın bir parçası olarak bu yıl üç nükleer reaktörü daha şebekeden çektiği için fosil yakıtlara olan talep daha da arttı. Bu arada, Çin ve Güney Amerika'daki kuraklık, hidroelektrik üretiminin azalmasına neden oldu ve bu da küresel olarak ticareti yapılan gaz arzını bu pazarlara yöneltti.

Üçüncüsü, salgının etkisinin azalması ile ekonomide toparlanma hızlı ve güçlü oldu. Evlere, fabrikalara ve diğer işletmelere güç sağlamak için enerji talebi arttı. Çin'in bu yılın ilk yarısında LNG talebi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25'ten fazla artarak, Japonya'nın önünde en büyük LNG ithalatçısı haline getirdi. Dördüncüsü, kötüleşen piyasa sıkılığına ve artan gösterge fiyatlarına rağmen, Rusya'nın Avrupa’ya doğal gaz sevkini politik amaçlarla kısması.

Tüm bunların yanında AB’nin iklim değişimini engellemeye yönelik izlediği politikalar enerji fiyatlarını yukarı çekmekte. Avrupa'nın karbon salınımına vergi koyması doğal gaz fiyatlarını yükseltti. Doğal gaz fiyatlarının son zamanlarda artmasıyla birlikte, yüksek gaz fiyatları, karbon vergisine rağmen kömüre geçişi teşvik etti.  Tüm bu piyasa dinamiklerinin bir sonucu olarak, Avrupa doğal gaz depolama tesisleri son on yılın en düşük seviyelerine geriledi. 

Enerji piyasaları dönemsel arz kısıtlarından kaynaklanan sorunlara alışık. Ancak küresel ısınmayı engellemeye yönelik politikaların hızlandığı bir dönemde tüm hükümetlerin enerji talebine yönelik yeni önlemler alması gerekiyor. İklim değişikliği, önümüzdeki yılların daha sıcak, kışların daha soğuk geçeceğini göstermekte. Hidroelektrik enerji üretimini azaltmakta, nükleer ve fosil yakıt tesislerini soğutmak için tatlı su kaynaklarını kullanımı kuraklıkların etkisini şiddetlendirmekte.  Bu olumsuzlukları en aza indirmek için hükümetler temiz enerjiye geçişi hızlandırmak zorunda. Enerji verimliliğinin iyileştirilmesi, ısıtmanın elektrikli hale getirilmesi ve mevcut doğal gaz altyapısını kullanan biyometan ve hidrojen gibi düşük karbonlu yakıtların kullanımının artırılması, yalnızca emisyonları azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda doğal gaz talebini ve dolayısıyla gaz fiyatlarındaki dalgalanmaları da azaltacak.

Kapitalizm hızlı büyüme, aşırı tüketmenin bedelini ödüyor. Doğa kendisine hoyrat davranılmasının intikamını alıyor.

Okuma önerisi: Fred MagdoffChris Williams, Ekolojik Bir Toplum Yaratmak 

Erıc Holt-Gıménez, Bir Gurmenin Kapitalizm Rehberi – Yediklerimizin Politik İktisadını Anlamak.

  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Banka Aşkı 24 Nisan 2024
Enflasyonun bedeli  03 Nisan 2024
TCMB çıplak 20 Mart 2024
İktisatçılar korosu 28 Şubat 2024