Enflasyon, itibar ve istikrar

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Enflasyon Türkiye’nin başına sürekli bela olmasından dolayı Avrupa ve ABD’de de oran yükseldiğinde bazı hükümet taraftarları bunu hemen ”başka ülkelerde de enflasyon var” çığlığı atmalarına neden oldu. Haksız da değiller, enflasyon oranı Batı Yakasında (ABD, AB üyesi Olmayan Avrupa Ülkeleri, AB üyesi ülkeler) 2008 öncesine adeta geri döndü. Nitekim Batı Yakasının bazı gazete ve dergilerde enflasyon üzerine olumsuz yazılar yayımlandı.

Bu telaşa karşı Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve ABD Merkez Bankası (Fed) enflasyon oranındaki bu artışın pandemi kaynaklı olduğunu, salgın sürecinde tedarik zincirlerindeki kırılmaların (taşımacılık da buna dahil) ve de 2020’deki küçülme sonrası bu yıl ki hızlı büyümenin fiyatları artırdığını savundular. Her iki banka da 2022 de enflasyon oranının tekrar düşeceği konusunda iyimser olduklarını söylediler. Onlar haklı, çünkü Batı yakasında en yüksek enflasyona sahip olan ülke olan ABD’de oran %5,4, AB’de %3,2, kıskanılan ülke Türkiye’de ise oran %19,25. 

Batı Yakasında En Yüksek Enflasyon Oranına Sahip İlk 10 Ülke, Ağustos 2021

 

2020

2021-08

Türkiye

12,3

19,2

ABD

0,8

5,4

Estonya

-0,6

5,0

Litvanya

1,1

5,0

Polonya

3,7

5,0

Macaristan

3,4

4,9

Belçika

0,4

4,7

Sırbistan

1,8

4,2

Romanya

2,5

4,0

Norveç

1,2

3,8

AB

0,7

3,2

Euro Alanı

0,3

3,0

 

Kaynak: Eurostat

Onların bu söylemi genel kabul de gördü, enflasyon oranı yükseldi diye bu ülkelerde ne hane halkında ne de şirketlerde bir panik havası yaşanmadı. Bu davranış biçiminin altında elbette uygulanan makro iktisat politikalarına, hükümetlere ve her iki merkez bankasına duyulan güven başlıca rol oynadı.

Enflasyon dinsel bir olgu değil., bir mit de değil. Somut uygulanan politikalarca yaratılan bir sorun. Sorunun kaynağı doğru tespit edilirse çözüm de üretmek mümkün oluyor. Örneğin 1980’ler de ABD‘de yüksek enflasyon oranı uygulanan iki yıllık acı reçete (durgunluk) sonrası düzeldi. Avrupa ülkeleri de benzer müdahaleleri 1970’li yıllarda yaptılar ve olumlu yönde sonuç aldılar.

Narh fiyat, enflasyonu yukarı çeker

Türkiye gibi ülkelerde birçok sorun gibi enflasyon sorunu da çoğu zaman popülist eğilimlere kurban edilerek atalet kazanıyor ve çözüm üretilemiyor. Somut iki örnek verelim:

-Gıda fiyatları ülkemizde yüksek. AB’de gıda ve alkolsüz içeceklerin fiyatı yıllık bazda 2021 yılının Ağustos ayında binde 33 artarken, Türkiye’de artış oranı %29 düzeyinde. Türkiye’de fiyatları aşağıya çekmek için polisiye önlemler alınıyor. Belediyenin zabıtaları, ticaret bakanlığının çalışanları marketleri dolaşarak fiyat denetimi yapıyor. Bu denetimleri televizyonda izlediğim de Kemal Sunal’ın filmleri aklıma geldi. Bu uygulama sonrası fiyatlar düşmeyecek aksine daha çok artacak. Çünkü fiyat artışının altında üretim eksikliği, rekabet eksikliği ve kamunun izlediği AVM politikası yatıyor. AVM’ler, süper marketler göreli olarak rekabetin olduğu bir piyasayı hükümet ile birlikte oligopolist hale getirdiler. Üstelik uzun yıllar kooperatifçilik de halka komünist uygulama diye yutturulduğu için (Almanya kooperatifçiliğini incelemenizi öneririm) tedarik zinciri de az sayıda toptancının eline geçince fiyatların artması kaçınılmaz bir olgu olarak karşımıza çıktı. Üstelik özelleştirme uygulaması ile yem sanayinden çekilen kamu, tarımsal girdi fiyatlarının daha artmasına neden oldu, yani gıda fiyatlarının artmasını adeta teşvik etti. Unutmayalım temmuz ayında tarımsal girdi enflasyon oranı %29,28 oldu. Falcılık yapmak istemem ancak gıda fiyatları yükselmeye devam edecek.

-İkinci örneğimiz konut üzerine. Kiralar ülkemiz de bu yıl hızlı yükseldi.  Üniversitelerin açılması, artan talep ile birlikte kiralardaki yükselişin ana kaynağı oldu. Salgının başlaması sonrasında hükümet  konut ve işyeri kiraları üzerinde fiyat bastırma politikası uygulamaya başladı. Kira da narh fiyat uygulamasına gitti ve kira artış oranı TÜFE’nin on iki aylık artış oranını geçemez dedi. Bunu duyunca aklıma 1970’li yıllarda New York’da yapılan benzer uygulama geldi. Belediyenin bu kararı sonrası ev sahipleri evlerini kiraya vermek yerine boş tutmayı tercih etmiş, sonuç da kiralar New York’da daha çok yükselmişti. Türkiye’de de bu uygulama benzer sonuç doğuracaktı ve doğurdu. 

Türkiye’de plansız bir üniversiteleşme hamlesi yapıldı. Bugün devlet üniversiteleri arasında 20 binden daha az öğrencisi olan yok gibi. Üniversiteye gelen öğrencilerin barınması için çok az yurt yapıldı. KYK’nun yurt kapasitesi 60 bin dolayında. Öğrencilerin önemli bir kısmı ev sahiplerinin ve özel yurtların insafına bırakıldı. Toplu konut idaresi her kente lüks konut yaparken, öğrencileri düşünmedi. Sosyal devlet kimliği ayaklar altına alınırken, özellikle ailesi yoksul olan gençler Cumhuriyet ve demokrasi karşıtı vakıfların eline bırakıldı. Keşke kapasite fazlası olan Camiler yerine yurt yapsalardı. Elbette bu tercih bilinçliydi ve siyasal temelli idi. Kurumsal yapılanmadaki bozulma sosyal yapıyı bozduğu gibi, enflasyonun da artmasına neden oldu.

Ulusal parasının değeri o ülkenin itibarıdır

Türkiye’de bu yanlış uygulamaların yanında (sadece iki örnek verdik) para (TCMB) ve maliye politikasını (Hazine ve Maliye Bakanı) uygulamakla görevli iki kurumun tepe yöneticileri de sık sık değiştiğinden istikrarsızlık artmakta, bu da var olan belirsizliği daha da yukarı çekmekte. Yapılan ampirik çalışmalar da göstermektedir ki, belirsizlik, enflasyon oranının yükselmesine kaynaklık etmekte.

Bir ülkenin ulusal parasının değeri o ülkenin itibarıdır. Ulusal parayı enflasyon değersiz kılar, para ikamesine neden olur (dolarizasyon).  Bu olgu kabul edilmeden faiz oranlarını yükselterek enflasyonu kalıcı olarak düşürmek mümkün olmaz. Yani enflasyon ve döviz kuru için TCMB’nın perşembe günü açıklayacağı faiz oranını beklemeye gerek yok. Alacağı her karar uzun dönem de ölüdür.

Enflasyonu düşürmenin yolu önce demokrasi, şeffaflık ve insan haklarına bağlı ülke olmaktan geçiyor. Sıraladıklarımızı hayata geçiren her hangi bir ülkede hiç enflasyon olduğunu gördünüz mü?

Okuma önerisi: Ömer Faruk Çolak, Atilla Gökçe,

Enflasyon Hedeflemesi: Kuram ve Türkiye Uygulaması.

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Banka Aşkı 24 Nisan 2024
Enflasyonun bedeli  03 Nisan 2024
TCMB çıplak 20 Mart 2024
İktisatçılar korosu 28 Şubat 2024