Etkileyici rakamları, rakamsal etkiye çevirmek gerekiyor

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

İTÜ ARI Teknokent üzerinden ekonomik kalkınma kurgulamaya bu yazıda devam edip işi bağlayacağım. 11 milyar dolara ulaşan bir ciro varken bu adam ne diyor diye sorabilirsiniz. İki adet pizzaya 10 bin bitcoin ödemekten üzüntü duymamayı kastediyorum.

Binance’in daveti ile USLA’da 21 Mayıs’ta pizza yapıp yiyenlerin arasında yer aldım. Bir başka toplantıyı izlemeyi planlıyordum ama konuşmak istediğim bazı konuları da ele almak için kararımı değiştirmek. Bundan karşılıklı konuşma fırsatlarını değerlendirmenin dinlemekten daha önemli olduğunu düşünmeye başladığımı anlayabilirsiniz. Bu kadar ilgi çekici ismin konuşmak için İstanbul’a akın ettiği bir dönemde söylemesi garip gelebilir ancak karşılıklı konuşmanın iş sonuçları her zaman dinlemekten daha büyüktür inancımı dile getireyim.

İkinci olarak vurgulamak istediğim, USLA’nın Topkapı Üniversitesi’ne bağlı bir eğitim kurumu olması. Yani akademik bir çalışma yapmış oldum ve ardından katıldığım Google toplantısında yapay zekâ ile ülkenin kalkınmasına ne kadar etki edilebileceğine dair bazı rakamlar dinledim. Yani dinlemeye de karşı değilim ancak bugünkü yazıda ben de kendimi ifade ettikten sonra bu rakamları konuşmamız gerekecek.

İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Attila Dikbaş ile bir saat olarak planlayıp iki saatin üzerine taşan görüşmemizin ilk ve en önemli çıktısı olarak, teknoparklarda üretilen teknolojinin Türkiye çapında üretimde kullanılması gerektiği olmuştu. Yani benim çıkardığım bu olmuştu. Bu yapılmadığı takdirde startup geliştirmenin gayrimenkul geliştirme gibi şık bir ifade kullansak da inşaat yap-satçılığından farkı olmayacağını dile getirmiştim.

Buradan konuya devam ederken bu ifadeleri nasıl bir ekonomik ve organizasyonel büyüklük ile ilgili kullandığımı da tespit etmek isterim.

Bana iletilen bilgi notunda, İTÜ ARI Teknokent’in 2020 itibariyle 8,6 milyar dolar (26 milyar lira) olan kümülatif cirosunun 2023’te 11 milyar dolara (65 milyar lira) yükseldiği ifade ediliyor. Kümülatif ihracat rakamı ise 2020’de 800 milyon dolar (2,9 milyar lira) iken 2023’te 1,1 milyar dolara (7,4 milyar lira) oluyor. Attila Hoca, “2020 yılından bu yana ciromuz TL cinsinden altı kat büyüdü, ülke ekonomisine sunduğumuz katkılardan mutluluk duyuyoruz. İhracatımız ise dolar cinsinden büyüklüğünü korudu, TL cinsinden 3,5 kat arttı. Türkiye’ye teknoloji girişimciliğini yaymak, teknoloji transferine yardımcı olmak ve yüksek/ileri teknoloji sağlayacak yabancı sermayenin ülkeye girişini hızlandıracak teknolojik altyapıyı sağlama hedefleriyle 2002 yılından bu yana yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde bugün 10 binamızda; 330’dan fazla firmaya ev sahipliği yapıyor ve 8 binden fazla kişiye istihdam sağlıyoruz” diyor.

İTÜ ARI Teknokent’in geldiğimiz noktada yapması gereken ve benim bir önceki yazımda “Samsun’a çıkmak” olarak ifade ettiğim bu konu bu rakamsal büyüklükleri ülke çapında etkiye dönüştürüp yeni bir seviyede daha üst düzeyde ciro üretiminin parçası olmak. Kendisini global ekosistem kurucusu olarak tanımlayan ve bunun gereklerini yerine getiren Teknokent, UBI Global’ın 2023’te İTÜ Çekirdek’i dünyanın en iyi kuluçka merkezi seçmesinin ardından yeni bir hikaye yazmak durumunda.

Asla yalnız yürümemek gerek

İTÜ ARI Teknokent’te yola yeni başlayan girişimcileri destekleyen İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi, 2011’den bu yana girişimcilere çözümlerini geliştirmeleri, ticarileştirmeleri ve global pazara açılmaları için ihtiyaç duydukları tüm alanlarda 360 derece destek sunuyor. Dikbaş, “Girişimlerine harcadığı bütçe 11,5 milyon doları aşan İTÜ Çekirdek’te teknoparkın kuruluşundan bu yana destek verilen girişimlerin sayısı 4 bin 500’ü aşıyor. Bunların arasından şirketleşen 1.600 girişimin sağladığı istihdam 10 bin 500’ün üzerinde. Desteklenen girişimler 270 milyon dolar yatırım almış ve toplam ciroları 200 milyon dolar’a ulaşmış durumda. Kurulduğumuz yıldan bu yana aldığımız başvuru sayısı dokuz kat arttı ve şu anda her yıl 7 binden fazla başvuru alıyoruz. Her yıl 500’ün üzerinde girişimi seçerek destek veriyoruz” diyor.

İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi’nin dünyanın en iyi kuluçka merkezi seçilmesi ve değerlendirme sürecinde “gerçek olamayacak kadar iyi” olan sonuçların UBI Global’e ayrıntıları ile anlatılmasının gerekmesi elde edilen sonuçların çarpıcılığını ortaya koyuyor ancak Attila Hoca ile bu konuyu her konuştuğumuzda benim zihnimde Liverpool’un meşhur şarkısı çalıyor: You’ll never walk alone yani asla yalnız yürümeyeceksin.

Bunun nedeni, İTÜ Çekirdek ile ilgili bu başarının arkasında sadece İTÜ’nün bulunması. Daha önce ödül alan kuluçka merkezlerine bakıldığında farklı bir resim görülüyor. 2021’de bu unvana layık görülen SETsquared Kuluçka Merkezi, “Güney İngiltere'deki araştırma ağırlıklı altı üniversitenin desteklediği kuluçka merkezi ve girişim ortaklığı” olarak tanımlanıyor. Bu kuluçka merkezine, University of Bath, Bristol University, Cardiff University, University of Exeter, University of Southampton ve University of Surrey destek veriyor. Diğer detaylar şu şekilde: “2002'de kuruluşundan bu yana, merkez 5 binden fazla girişimi destekleyerek 3,9 milyar sterlinlik yatırım almalarına yardımcı oluyor. Warwick Economics tarafından yürütülen bağımsız araştırma, SETsquared destekli şirketlerin 15 bin 600 istihdam yarattığını ve bu girişimlerin ekonomik etkisinin 15,7 milyar sterlin olduğunu ortaya koyuyor.”

2019’da seçilen 1871 - Chicago's Teknoloji & Kuluçka Merkezi de ABD’de yedi üniversite tarafından desteklenen bir kuluçka merkezi ve girişim ortaklığı. The University of Illinois, The University of Chicago, Northwestern University, DePaul University, Loyola University Chicago, IllinoisInstitute of Technology ve DeVry University tarafından desteklenen 1871, Chicago, Illinois’te bulunan kâr amacı gütmeyen bir dijital startup kuluçka merkezi olarak tanımlanıyor. 2012’de J.B. Pritzker tarafından kurulan 1871, CEO Betsy Ziegler liderliğinde Chicago'nun teknoloji ve girişimcilik ekosisteminin önemli bir merkezi haline geliyor. Bugüne kadar 17 unicorn ve 850'den fazla mezun ile 3,5 milyar dolarlık girişim sermayesi topluyor ve yaklaşık 14 bin 500 istihdam yaratıyor. 2019 yılında UBI Global tarafından dünyanın en iyi özel iş kuluçka merkezinin yanında kadın girişimciler için en umut verici kuluçka merkezi olarak tanınıyor. Yeni dönemde İTÜ Teknopark’ın da bu birlikte çalışma kültürünü ülkeye hakim kılmak için rol üstlenmesi gerekiyor.

10 bin bitcoine iki piza dersi

Binance’in etkinliğinde pizza yaparken ilkinde elde ettiğim deneyimle ikinci pizzayı yapmada çok daha başarılı oldum ancak elde ettiğim tek deneyim bu değildi. 10 bin bitcoin karşılığında iki pizza alma hikâyesini duyanların ilk tepkisi “sonradan çok pişman olmuştur herhalde” veya “nasıl da üzülmüştür” gibi sözler sarf etmek oldu. Binance’tekilerin tavrı ise farklıydı.

Önce olayı aktarayım: ABD'nin Florida eyaletinde yaşayan yazılımcı Laszlo Hanyecz, çocuklarına iki pizza siparişi verip ödemeyi bitcoin ile yapmak istediğini yerel bir foruma yazıyor. Günler geçtikten sonra 22 Mayıs 2010’da 19 yaşındaki Jeremy Sturdivant, o zamanlar değeri yaklaşık 41 dolar olan iki pizza için 10 bin bitcoin teklifini kabul ediyor. Sturdivant iki pizzayı satın alıp Laszlo Hanyecz’in Florida'daki evine teslim ediyor. Hanyecz, pizzaları aldığını yanındaki iki çocuğuyla birlikte fotoğraf vererek paylaşıyor.

Binance bakış açısında bu işin iki önemli boyutu var.

1) Bu işlemle pizza almak için bitcoin kullanılabileceği yani bitcoin’in bir değişim aracı olduğu kabul edilmiş oluyor. Dolayısıyla bir kod yerine para muadili bir araç tanımlanmış oluyor.

2) Bir bitcoin madencisi olan Hanyecz üzülmüyor çünkü zaten yaptığı iş sadece bilgisayar altyapısı ve elektrik faturasına dayanan maliyeti ile bitcoin sahibi olmasını sağlıyor.

Değerli bir işiniz varsa size kazandıracak olan yarattığınız etki oluyor. İTÜ ARI Teknokent’in ulaştığı noktada bu tür modeller geliştirerek ürettiği teknolojilere dayanan yeni kullanım modellerine topluma yaygınlaştırması gerekiyor. Aksi takdirde yeni bir ürüne kullanım alanı ve yeni değer yaratmanın maliyetini üstlenmek yerine Kızılderililerin incik boncuk karşılığında Manhattan’ı satması durumuna benzer varlık satışları kaçınılmaz olacaktır. Bunun için kendi üretim kültürümüzü bu değerli birikimle yoğurup daha iyisini yapmamız gerekiyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar